Paylaş
Senelerdir akşamüstü ortalama her kanalda 3-4 saat gibi gayet uzun bir süre boyunca evlilik programları aracılığıyla arabuluculuk yapılıyor.
Bitmedi gitti memleketin bekarı ve bitmedi gitti vatandaşın evlilik merakı ve bitmedi gitti her birinin ‘benim ki en namuslusu, gerçeği, faydalısı’ münakaşası… Ve bitmedi gitti tüm değerlerin değersizleştirilmesi! Kullanmadıkları ne din kaldı, ne Atatürk, ne Mevlana! (Yazının sonunda örnek vereceğim, okumaya devam edin! AZ SONRA, ŞİMDİ…)
Esra Erol bu konuya ilk başlayan ve en çok güven kazananlarından gerçekten de! Zaten içeriği canlı yayında görücü usulü tanıştırmaya dayalı olduğundan kendiliğinden absürt ötesi olan bu programlar bir de birbirlerini taklit etmeye, bozmaya, deformasyon üzerinden yenisini yaratmaya çalışınca işin içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Artık insanları tanıştırmak yerine ‘ilginç’ adayları karşılaştırarak komedi çıkarmak ve reyting kazanmak gayet doğal gelmeye başladı.
Tanıştırılan adayların tuhaf davranması da yetmez oldu. Hamileyken eş aramaya devam edenler, eş bakarken arada küçükken kaybolan kardeşini de aramaya koyulanlar, öteki kanala kızıp bu kanalda söylenenler, şarkıcı türkücü olmak isteği ve histerisiyle aniden çığıranlar, birbirinin adayına aşık olanlar, küs ağabeyiyle bu programda barışanlar ve daha neler neler…
Ha bir de sunucuların kendilerini aldıkları para ve reytingler sonucu star zannetmeleri ve birbirlerine düşmeleri başladı ki inanılmaz! Geçen hafta Esra Erol’un seyircisiyle tek yürek olup rakip sunucuyu Allah’a havale etme haftasıydı… (‘Ne zamanlara kaldık’ sözü buraya çok yakışır.)
Esra Erol kamera önünde seyircisine içini döktü. Ağladı, anlattı ve aslında paylaşmaktan çok şikayet ve isyan etti. Açık açık Zuhal Topal ve eşine çağrıda bulundu. ‘Meslektaşız, kendini ve kocanı kullandırma, maşa olma! Ortada bir mücadele varsa hukuk ve adalet var ama bir de ilahi adalet var. Eğer burama kadar gelirse öyle bir açıklama yaparım ki…’ Esra Erol uzun konuşması boyunca sesi titreyerek ve ağlamamak için direnerek artık dayanamadığını, sabrının bittiğini, çok sustuğunu, hamileliği boyunca büyük sıkıntılar çektiğini ve yine de hiç beddua etmediğini, kendisine tehdit, hakaret ve iftira dolu planlar yapılarak uğraşıldığını anlattı da anlattı.
Ertesi gün Zuhal Topal programı boyunca beklenen açıklamayı ‘az sonra’ hatta ‘şimdi’ yapacağını alt yazıyla geçerek 3.5 saat dikkatleri üzerinde tutmayı başardı. Eskinin Hülya Avşar - Gülben Ergen magazin atışmalarının yerini evlilik programı sunucularının savaşları aldı belli ki... Magazinin bile evlilik programları üzerinden geliştiği bir alaca karanlık kuşağının çok acayip yeni starları! Hiç özelliği olmayan ve zaten programın da özellik istemediği daha doğrusu rezillik istediği yapılar… Neyse sonunda Zuhal Topal programı biterken katılımcılarına vereceği bir hediyeden bahsetti ve Esra Erol’a cevap vermeye değmezmiş gibi yaparak cevap verdi. Veeeeee
“Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?” yazısını girerek şovunu Mevlana’yla kapattı. Mevlana’nın aracı olmadığı, diline düşmediği ve aklamadığı kepazelik kalmadı zaten… Adeta Atatürk, bayrak, camii edebiyatı kadar klasikleşti, sıkışan kullanıyor.
Gelinen noktada bu programları artık ne Atatürk, ne bayrak, ne camii ve son olarak Mevlana da kurtaramayacak gibi görünüyor çünkü evlilik programları toplumun çürümüş değerlerini tek tek deşifre etmede sınır tanımıyor.
Paylaş