Paylaş
Günümüz hız, değişim, sürat ve yine de hemen sıkılma zamanıdır, kimse yerinde duramıyor ey ahali! Efendim yazı sıkıcı başladı ama iki üç cümle sonra örneklerle eğlenceli olmaya başlayacak, az sabredin! Lütfen hemen başka yazıya geçmeyiniz yani! Televizyoncular kumanda elinde zappinglemek için bekleyen seyirciyi şaşırtmak zorunda olduklarının farkındalar çoktandır. Bu yüzden sık sık görsellerle söylem çakıştırılıyor, bazen ani çığırtkanlıklar yapılıyor, şiddet ve kişilik haklarına saygısızlık normalleşiyor ki seyredilsin. Allah aşkına durun gitmeyin, örneklerim çok güzel buyurunuz!
Mesela Paramparça dizisi toplam iki bölümde 40 kere Nurgül Yeşilçay’ı çatıya çıkarttı kış günü. Saçlar, asılı çamaşırlar ve etekler dağılıyor uçuşuyor ve Nurgül güzel gözleriyle uzaklara dalıyor ve haliyle seyirci zappingleyemiyor. Sonra efendim Erkan Petekkaya’da düğmeleri ilikli pek İtalyan takım elbisesiyle kış günü 1000 küsur odalı yalısında ha bire terasa çıkıyor. Yağmur, rüzgar, fırtına kıyamet ama boğaz ve yalı manzarası iyi durduğundan karı koca bazı tartışmalarını deniz kenarında yapıyorlar. (Adam boğazın sularına viski döküyor filan, lüferler hep kafayı buldular yani bu hafta…) Ve oyuncuların dondukları her hallerinden belli oluyor ama içeri geçmiyorlar… Zaten iki bölümde birkaç kere yağmur fırtınasına yakalanmaları apayrı bir konu! Acaba mevsim değişikliklerine gönderme mi yapıyorlar? Tabii sonuçta ana fikir bu olabilir. Çünkü çevre ve ekolojik dengenin bozulması sonucu iklimlerin değişmesi gibi insanlar da değişti ve mevsimine göre giyinmeyi ve davranmayı unuttular. Ay bakın şimdi anladık ki dizi zappinglemeyelim diye değil bir meselesi olduğu için çok acayip…
Mesela eskiden bir ses yarışmasında pop star seçilen Abidin’e bir başka yarışma da tekrar ünsüzleşmiş olarak rastlayabiliyorsunuz. Hay Allah ben bunu bir yerden tanıyorum ama nerden derken kanala takılırsanız normaldir. Çünkü aynı kişinin ikinci kere ekranlar aracılığıyla keşfedilmek üzere bu sefer başka bir yarışmada boy göstermesi kafa karıştırıyor. Demek ki bir kere ünlü olunca yetmiyor ve birkaç kere daha ünlü olmak gerekebiliyor ancak adam ziyan olsa da zappinglemesi imkansız başarılıyor.
Mesela kanalın birinde Lezzet Haritası adında yemek programı yapıyorum diye gezerek gündüz programı yapan çok hanım bir kızımız var. Hanım kızımız pek iştahlı ve hiç aralıksız kahkaha atacak kadar geniş gülümsüyor, her şeye şaşırıyor, şok oluyor ve yiyor ama zappinglememek için yetmez tabii. Eh tabii o da mecburen aniden koşuyor, hopluyor, zıplıyor ve mutlaka göbek atıp halay çekiyor. Ayrıca yemekler herkesin bildiği tatlar, bizler kızın yemesini seyrediyoruz ve kanaldan gitmeyelim diye kızcağız yerken konuşuyor, gülüyor, oynuyor ve koşuyorsa bu başarı inkar edilemiyor bittabi. Şehriyeli pilava şok oluşunu izlemek izah edilemez bir iz bırakıyor.
Mesela rating makinesi doktorlar var. Asla zappingleyemiyorsanız normaldir çünkü doktorlar ‘azzz sonraaa’ katil baklagilleri, dost içecekleri, sırtınızdan hançerleyen sebzeleri, sinsi kuruyemişleri, şifalı ekmekleri vs açıklayacaklarını bangır bangır müjdeliyorlar. Herkes dostunu düşmanını bilmek ister elbette, ayrıca doktorlar jimnastik yaptırıyorlar, yemek tarifi veriyorlar ve şakalar, espriler patlatıyorlar. Her biri şovmenlikte Mehmet Ali Erbil’e taş çıkartıyorken kimsecikler zappingleyemiyor.
Mesela hiç almayı düşünmeseniz de günaha girmemek ve bazen de vatan haini olmamak adına zappingleyemediğimiz de oluyor. Örneğin Hz Muhammet’in annesinin adını bilenlerin yolladığı msm sonucu hediye edilecek ezan alarmlı saatler, kolyeler insanın ufkunu açıyor. Dokunmatik seccadeler, otomatik tesbihler veya öbür dünyada sorulması kesinleşen sualler satılıyor. Almasan günah ama zappinglemek komple cehennemlik eder diye dona kalınıyorsa normaldir elbette. Öte yandan Atatürk rozeti, takvimi, broşu satan ve almayanı neredeyse vatanı satmakla itham eden programlar da seyirciyi yerine mıhlıyor mesela…
Mesela insan açıyor televizyonunu ama kapatamıyor ve karşısında elinde kumandayla uyuyakalıyor…
Paylaş