Paylaş
Sevgili izler-okur yaz zapping kampına hoş geldiniz. Kampımız tüm okurlara açık olup ücretsizdir sadece kemerlerinizi bağlayın ve yazıyı beleşe okuyun lütfen.
*Çılgın Teyzeler meselesi nasıl çözüme ulaşır acaba? Memleketin başına daha gelecek varmış da kimseler ön görememiş resmen!
Teyzeler çok fena şımardı. Olmadı yine Obama’yla görüşse başbakan?
*Her şey Yolunda Merkez, hiçbir şeyin yolunda olmadığı bir ülkede polis güzellemesi yapmaya kalkıştığı için güldürmekten öte sinir bozuyor. Zaten sinirlerin bozulması için dizinin adı fazlasıyla yetiyor da artıyor. Hiçbir şey yolunda değil merkez, sinir içinde herkes!
*Osmanlı’da Derin Devlet ise yaz kış dinlemeden tarihi yeniden yazmaya devam ediyor. Üstelik belli bir kitlenin keyfine göre yazılan tarih bolca ayrımcılık ve aşağılamanın daniskasıyla dudak uçuklatmaya devam ediyor.
*Osmanlı Tokatı’nda bugün dayak atılmıyormuş gibi bir de geçmişin sözde yitirilen kahramanlık, paylaşımcılık ve insanlık dersleri üzerinden günümüze patlatıp duruyorlar. Yaz günü de Türkiye’nin gazı, biberi, copu yetmezmiş gibi bir de Osmanlı tokadı hiç çekilmiyor doğrusu! Dayak arsızı olacak millet!
*Güzel Çirkin, bir erkek ve kadın polisin bol kavgalı, aşk elektrikli ve maceralı çalkantısında yumuşak bir klişeler toplamından oluşuyor. Kaba saba erkek ve ta Amerikalar da okumuş kibar kadın polisimizin iç bayıltan esprileri sıcaklarla birleşince kalıcı hasar bırakabiliyor. Ayrıca hem haberlerde hem dizilerde yapılan polis güzellemelerine bir Behzat Ç.’mizin bile olmadığı bugünlerde ‘de git la’ diyesi geliyor bazılarının haliyle!
*Güneşi Beklerken, Amerikanvari bir okul dizisi olarak dikkat çekiyor. İyi kalpli koç, fakir ama idealist genç kız, zengin ama mutsuz genç çocuk ve çetesi, eski aşkını kalbine gömüp hayat mücadelesi veren fedakar anne, koşulsuz ve çıkarsız bir çocukluk arkadaşı, falan da filan. Okulda Afrikan Amerikan öğrenciler de olsa hiç sırıtmaz çünkü mekan, kostüm ve kullanılan dil kesinlikle çeviri gibi duruyor zaten. Ama yine de yaz sıcağında yormadan, üzmeden, kızdırmadan iyi gidiyor doğrusu.
*Benim Hala Umudum Var, günümüze uyarlanmış masal formülünde ilerleyen bol dramlı, çok güzel kızların ve yakışıklı gençlerin yer aldığı ancak özellikle Gizem Karaca’nın keşfine sebep olan yeni bir dizi. Dizinin tüm başarısını gölgede bırakan Gizem Karaca sektöre adımını ve imzasını şimdiden atmış görünüyor. Artık Gizem’in sadece umudu değil planları da olmalı çünkü ekrana gerçekten çok yakışıyor ve yazın patlayan ismi olarak epey öne çıkıyor.
*Seksenler dizisinin sermayesiyle Doksanlar’da başladı ancak Doksanlar bu kadar sıkıcı mıydı gerçekten? Dizinin seti, kıyafetleri ve makyajları ilk 10 dakika cezbedip seyirciyi sabitlese de yavaş, demode ve tekrardan oluşan anlatı sonunda kanal değiştirtiyor. Zaten Birol Güven imzalı dizilerin hepsinde bol miktarda tekrar eden benzerlik sürekli yenilik bekleyen izleyiciyi çoktandır sıkıyor.
*Survivor yarışmacılarının genç, yakışıklı, güzel, başarılı ve özellikle de ‘sanatçı’ sıfatlarıyla sunulması bazı izleyicilerin televizyona kafa atarak beyin kanaması geçirmesiyle sonuçlanıyor.
*En ciddi konuları işleseler ve Enver Aysever kadar çok sevilseler dahi Bodrum gibi yazlık yerlerden yayın yapanlara karşı gelişen gizli kıskançlığın giderek büyüdüğü hissediliyor.
*Gupse Özay sürekli rekor kırılan bir yarışmayı sunarken kendisi kimi oynuyor acaba? Tek başına stüdyoda kaybolmuş gibi şaşkınlığını ve korkusunu bastırmak için konuşuyor da konuşuyor ama Allah aşkına ne anlatıyor? Kendisi dahil kimse anlamıyor ama herkes çok yoruluyor.
*Ekran yarışmalarla doldu taştı ama henüz yenisi bulunamayan ‘önemli olan kazanmak değil katılmaktı’ yalanı çok acıklı duruyor. Her köşeden ‘önemli olan katılmak’ diyen birini duydukça ağlamamak için seyirci kendini zor tutuyor.
Ulu önder TVKOLOG insan Şenay Tanrıvermiş’le yaptığınız butik, sofistike ve organik yaz zappinginin ilk haftası sona ermiştir.
Dağılmadan önce karşılıklı sevgiler, bakışmalar, çoğalarak artan alkışlar eşliğinde yazıdan çekiliyorum. Başka yazılara gidebilirsiniz!
Paylaş