Paylaş
Bu sıralar haberler sonrası ve diziler öncesi yarışma kuşağı denilebilecek bir kuşak oluştu. Gördük ki bilgi yarışmaları kolay kolay bilgi sorusu sormuyor. Neredeyse hepsinde en fazla bulmaca gibi kelime sorulabiliyor. Soran pişman gelen pişman, olmuyor da olmuyor. Eğlence yarışmalarında ise sunucuların dilinde yapacak şaka kalmamış, zavallıcıklar resmen zıp zıp zıplıyor, hop hop hopluyor. Zamanın da çocuk yarışmalarında bile bu kadar zıplanılmazdı. Buyurun yarışma kuşağına.
‘Ben Bilmem Eşim Bilir’ adlı yarışma programında eşler esprili, sempatik ve samimi olmak adına ne kadar kirli çamaşırları varsa ortaya döküp kahkahalarla gülüyorlar. Galiba sinir krizi olsa gerek! Yarışma sonrası birbirlerinin suratına bakıp aynı eve nasıl gidiliyor acaba? Bütün ülkenin önünde eşleriyle ilgili tüm şikayetler, eksikler, kusurlar alayla anlatılıyor. Ağzı mı kokuyor, erken mi uyuyor, gazlı mı, tüy döker mi, uyurken gezer mi, hemencecik küser mi ve daha neler neler. Gerçi sunucu duydukları karşısında zıplamasında ne yapsın yani?
‘Kamuflaj’ adlı yarışmada yarışmacı soruyu bilemezse acıklı bir müzik çalmaya başlıyor uzun uzun. Sunucu elini yarışmacının omzuna koyuyor dayanışma amacıyla ve ‘yapma ağabey’ diye bağırıyor, sonra ‘basiretin mi bağlandı, aslan gibisin, başka zaman kazanırsın!’ gibi şeyler söylüyor. Son derece candan, bu zamanda bırakın bir sunucuyu karşı komşunuzun bile göstermeyeceği bir yakınlık gösteriyor. Bu arada adamın bilemediği soru şu: Atarsa her şey biter. Bu nedir? Cevap, sigortaymış. Yani soru mu tuhaf, cevap mı acayip, dünya mı kafayı yedi, ben mi delirdim bilemiyor insan. Gerçekten sigortasını attıyorlar, şalterini indiriyorlar ya da aşırı elektrik yüklüyorlar seyirciye bilinemiyor, çözülemiyor ve duruma mantıklı bir açıklama getirecek akıl bulunamıyor. Ama sunucunun da dediği gibi her şey bitmiyor yine de; Neyse aslanlar gibiyim başka soru bilirim umudu taşıyor insan.
Yılların yarışması ‘Kelime Oyunu’nda ise harfler verilip kelime bulunmaya çalışılıyor bilindiği üzere. Sunucusu genellikle iyi kalpli öğretmenler gibi tek tek anlatmaktan bıkmıyor ve ne yapıp ediyor bilmenizi sağlıyor. Doğru cevabı ağzınızdan almadan hayatta bırakmıyor! Bilemeyince yarışmacıdan çok üzülüyor, ‘yapanlardan neyin eksik, yaparsın’ diyen anne babalardan daha babacan. Yarışmacıya kelimenin eş anlamlısını, baş harfini, son harfini ve orta harflerini ipucu olarak verdikten sonra yarışmacı soruyu bilince nasıl rahatlıyor, sevinçten deliriyor anlatılamaz. ‘İşte bu kadar, ne kadar basit gördün mü? Müthiş bir performans, aman ben ağzımı açmayayım da nazar değmesin' diyerek gaz veren ve herkesten çok evhamlanan dünya iyisi bir sunucu. Gelmiş geçmiş tüm TV yarışmalarının en iyi kalplisi, en kopya vereni ve vermemiş gibi yapanı. Sunucu kanal değiştirse de huy değiştirmeyen ve yıllardır bu yarışmada ona buna yarışma kazandırayım derken saçlarına kırlar düşmüş genç bir adam. Her akşam çıkıp kendi yarışsa daha rahat eder ama ah format izin vermez ki!
‘Kim Milyoner Olmak İster’in sunucusu asla yardım etmez mesela. Can verir ipucu vermez, üstelik yanıltmaya bile çalıştığı görülmüştür. Arada şiir okur, türkü söyler yani kendini eğlendirir ama yarışmacıya ilaç için yardım etmez. Hatta ona göre bilinmesi mutlaka gereken sorular vardır ve eğer yarışmacı bilmezse burun kıvırır, hor görür... Havasından geçilmez ve kendisi daima kara kışlar kadar soğuk, buz ve don yaptığından yaz akşamlarında iyi gider.
Yarışmalar böyle uzar gider ama yarışma izlemek istemeyen izleyici için aynı saat kuşağında her yaştan fetva veren dede saatlerimiz var. Dedeler genç de olabilir, tıfıl da! Yaş sınırı yoktur. Aksakallı, kara sakallı, keçisakallı, sinekkaydı, cüppeli, ceketli, yelekli, takkeli, asabi veya sakin olmak üzere her yaşa ve zevke hitap edecek çeşitliliktedir. Kimisi reiki enerji yollar, kimisi rahle hediyeli, 40 hadisli ve tercümeli DVD, kimisi kitabını alırsan CD’sini yanında verir, iki tane rüyanı yayında yorumlar…
Seçim sizin tabii; ister yarışın, ister dedelere danışın!
Paylaş