Paylaş
Yazın geldiğini Doktorlar’ın başladığını görerek net bir şekilde belgeli, ispatlı anladık. Demek ki aşırı sıcaklar başladı ve herkes tatile gitti hatta Acun bile programlarına ara verdi, ülkemiz seyircisi de her yaz olduğu gibi Doktorlar’a emanet edildi. Bir yandan yeni diziler peş peşe yayına girdi ve bir yandan klasikleşmiş bazı TRT dizilerinin tekrar yayınlanacağı müjdelendi. Ancak ne yazık ki evlatlarını birkaç iktidarbaşının kaprisine, nefretine kurban verenler doğru dürüst haber olamadı. Bölücübaşı yetkililerin nefret çiçekleri ektikleri parklar gencecik, masum, barışsever gençlerin kanları ve annelerin gözyaşlarıyla sulandı, sulanıyor. Zaten çimlere basmasanız, parklara girmeseniz, meydanlara dolmasanız ama kendinize engel olamaz bunları yaparsanız bari ölürken sakin olsanız mümkünse öldürüldüğünüzü çaktırmasanız da ana akım medya için fark etmez!
En fazla bir iki dakika da özetlenen yaralı, ağır yaralı, ölüm ve işkence haberlerinin ardından hayat güllük gülistanlık devam ediyor.
Şimdilik medyanın büyük derdi ‘Mısır’ ve bu konudaki hassasiyetleri göz yaşartıyor doğrusu. Acaba direnişçiler olarak hep beraber Mısır’a gidilip direnilse haber yapılır mı gibi dahiyane fikirler akla düşüyor haliyle. Sonuçta gençler haber olup olmamaktan çok, sonuç alamaya çalıştıkları için genel olarak medya kendi kendini rezil ettiğiyle kalıyor. Kısacası çocuklar takdir kazanırken babalar sınıfta kalıyor. Babam Sınıfta Kaldı’da yeni başlayan komedi dizilerinden biri. (Nasıl bağladım ama mevzuyu, ben yazar diye bana derim. Helal olsun bana TVKOLOG’un hasıyım, kalemlerin efendisiyim, yazarın dibiyim ya! Neyse kendimi methedecek değilim şimdi… )
Babam Sınıfta Kaldı dede, baba ve kızı arasında yaşanan kuşak çatışmasından mizahını üreten ve ilk bölümü gayet eğlenceli geçen bir yapım. Cem Davran’ın kıvrak, hızlı ve esprili tonu ve Halit Akçatepe’nin jest ve mimiklerle yarattığı ustalık hemen dikkat çekiyor ve seyir zevkini güçlendiriyor. Cem Davran’ın kızını canlandıran Melis Tüzüngüç kadronun gücüne uygun bir performans yakalıyor. Mesut Yar ve Defne Samyeli gibi artı sürpriz isimlerle iyice renklendirilen dizinin kadrosu Cem Davran liderliğinde tıkır tıkır işliyor. Gani Müjde kaleminden çıkan yapım üç kuşağın birbirleriyle kurulan ve kurulamayan ilişki yapısını, ön yargılarını, yerli yersiz endişelerini masaya yatırıyor. Hem otoriter babasının sürekli eleştiren, asla onaylamayan ve hayatının başrolünden kımıldamayan baskısına katlanan hem de kızının özgürlükçü isyanlarına dayanmaya çalışan baba figürünün sıkışmışlığı günümüz anne/babasına oldukça denk düşüyor gerçekten.
Büyüklerine ne olursa olsun saygılı ve küçüklerine her koşulda sevgi ve anlayış dolu ebeveynlerin ezilmişliğine ve çaresizliğine eğlenceli bir örnek teşkil ediyor. Bugünlerde konuşulması çok moda olan ve göklere çıkartılan Y kuşağını yetiştiren X kuşağının çilesi, yalnızlığı ve çıkışsızlığı Davran’ın virtüöz performansıyla sırıtmadan anlatılıyor.
Zaten Gani Müjde’nin senaryolarında bir şekilde her zaman yeni neslin beklentileri ve ebeveynlerin kalıp yargıları karşı karşıya getirilir. Bu çatışma mizah için oldukça verimli bir alan yeşertir ve Müjde yazdığı prototip karakterlerle derdini anlatmayı başarır. Zamanında ülkenin politik kaosundan dolayı devlet baba tarafından eğitim hakkı elinden alınmış baba (Cem Davran) aftan yararlanıp kızıyla aynı okulda okumaya karar verir. Evde baba terörü, sokakta anarşi ve şimdi de kızının aşağılamalarıyla geçen bir yaşamın özelinde yok edilen bir kuşağın temsilcisinin trajikomik sahneleri çok güldüreceğe benziyor.
Paylaş