Paylaş
2013’ün en iyilerini sıralayıp sıkıcı bir yazı yazabilirim, evet yapabilirim. Pek çok TV yazarı gibi kendi gazetemizin kanalında ne yayınlanıyorsa sıralayıp içinize baygınlık verebilirim. Alengirli laflarla sizi ikna bile ederim.
Çok tuhaf değil mi Allah aşkına, hatta biraz ayıp kaçmıyor mu ve dahası bu insanlar seyirciyi-okuyucuyu bayağı salak sanıyorlar değil mi? Her gazete yazarı kendi kanalın da ne varsa arka arkaya diziyorsa buna sıralama değil taraftarlık denmez mi? Aslında basbayağı başka şeyler de söylenir ama biz keyfimizi bozmayalım bence. Nasıl olsa kumanda elimizde… İçerik, yapı ve söylem hemen hemen aynı ideolojinin pompalanması olsa da en azından biz seçimimizi yaptığımızı sanalım, mutlu olalım. Kaldı ki herkes kendi ürününü en iyi ilan ediyor, kendi oyuncusuna hayran oluyor, kendi partisini hep haklı buluyor ve hep en iyisi olarak kendisini seçiyorsa yapacak bir şey kalmadı demektir…
Ben de yılın en iyi TV yazarını kendimden aldığım bilgiler doğrultusunda belirledim. Kendi anketimi, kendime dürüstçe yaptım. Çok heyecanlandınız değil mi? Evet açıklıyorum; ah Şenay Tanrıvermiş’miş. Ay hepinize çok teşekkür ediyorum, şu an ağlıyorum bilesiniz. Aranızda benim ağlamamdan gamlanarak gözleri dolan olursa çok memnun olurum. Saniyeler boyu yazıya ara verdim duygusallıktan dolayı. Şimdi biraz toparlandım ve zar zor yazıyorum. Ay duygularım vallahi çok şey oldu yani, ne bileyim işte! Duygularım çok duygulandı birden.
Gönül isterdi ki listeyi filan bırakıp direkt her okuruma en az bir kutu hediye edeyim, 2. dalgayı köpüklerine ayırayım ve 3. dalgayla temize çıkaralım kendimizi. Bu kadar çamur, haram, kan ve adaletsizlik dolu bir yılın ardından hala bangır bangır her kanaldan bize bağıran adamları yeni yılda hayatımızın ekranlarından uzak tutayım. Son derece adil, objektif ve çok sayıda farklı bilgiden toparlayarak yaptığım kendi anketim beni çok gaza getirdi yemin ederim. Gidip birkaç kişiyi tutuklayasım geliyor, sevmediklerimi toptan görevden almak istiyorum. Öylesine havaya girdim ki kendi kendimi en iyi yazar seçtiğimi bile unutup en çok kendim delicesine ve sonuna kadar inanıyorum. Kendi kendimi omuzlarıma alasım var. Beni ben seçmeden, düşünüp de seçmeyenlerden de nasıl hırsımı çıkarsam bilemiyorum.
Bu arada haberlerde bal reklamı yapan kanal ile dershane kampanyası yapan kanallar arasında hiçbir gündem benzerliği olmaması kafama takılıyor. Atatürk rozeti ve posteri satan kanalın tek bir stüdyodan hem memleketi kurtarması hem ticaret yapabilmesi ise sinirime dokunuyor. En arka kanallara itilen gerçek gazetecilerin çaresizliği ve düşük reytingleri canımı sıkıyor. (Bakın baştan söylemedim gerçi siz anlarsınız zaten, bu paragrafı avaz avaz bağırarak yazıyorum, siz de öyle okuyunuz.) Televizyonlar 2013’te halkı haberlendirme konusunda sınıfta kalmıştır. Gerçek bilgiyi vermekten korkmuştur. Toplumu eğlendirme, bilgilendirme ve eğitme gibi 3 temel sorumluluğunun yerine kandırma, unutturma ve uyutma gibi farklı bir politika izlemiştir. Bizim çocuklarımız, bizim özgürlük alanlarımız kısıtlanmasın diye ölmüştür ama haber olamamıştır. Bazılarının çocukları da çalmış, yemiş, şişmiş ama yine haber olmamıştır. Ve bu çok doğaldır çünkü kendi kanalının dışındaki yayınları bile en iyiler listesinde yazmayanlardan da işte böyle tarafsız ve doğru habercilik beklenir. Biz bunları çok iyi biliriz. (Yine bağırmaya başladım lütfen tırsınız ve çılgınca alkışlayınız.)
Ancak sakin olalım, her şey geçecek ve güzel günler göreceğiz çünkü 2. dizi dalgası geliyor az kaldı. Sonuçta 2014’ünüz mübarek olsun (Bu kutlamayla da hem laik hem Müslüman olduğumu ispatladım sanırım). Üzerinize mesaj yağdım; lütfen çekinmeden alınız, gerekirse alınınız ya da hiç aldırmayınız…
Paylaş