Paylaş
Şok şok şok! Kaçış Planı adlı programda Haşmet Babaoğlu ve Selahattin Yusuf ‘Albert Camus Akşamı’ başlıklı bir program yaptılar. Uzun uzun edebiyatçının eserleri, eserlerinin arka planını, yaşamını, ailesini, arkadaşlarıyla özellikle de Sartre olan arkadaşlıklarının bozulma sebeplerini, yalnızlığını vs konuştular. Başımıza taş yağmadı ancak yağsa yeriydi. Program boyunca sadece konuştular, kimse göbek bile atmadı. Ayılanlar bayılanlar, panik atak geçirip balkondan atlayanlar, korkuyla birbirilerine sarılanlar, daha neler neler!
Ay ne sıkıcıydı ama Türkiye bunu da gördü. Bol lacivertli geniş stüdyonun fonunda yazarın bazı sözleri değişerek yer alıyordu. Örneğin; ‘Önümden gitme seni izleyemeyebilirim, arkamdan da gelme yol gösteremeyebilirim; yanımda yürü ve yalnızca dostum kal.’ demiş Albert Camus. Sonra bu söz üzerine Kant’ın Heidegger’in, Sartre’ın Dostoyevski’nin hatta bir ara Orhan Pamuk’un bile konu hakkında söylediklerini anlattılar uzun uzun. Ne utanma ne sıkılma! Benim bildiğim televizyonda iki insan konuşuyorsa kavga eder. Ancak hem Babaoğlu hem de Yusuf resmen edebiyat ve felsefe sadece anlattılar. Bu kadarı ayıp değil mi yahu? Hayır, bahsettikleri adamları tanısak belki biz de bu kadar sıkılmayacağız ama belli ki kendi arkadaş akraba çevrelerinden insanlar. Bir ara İsmet Özel filan deyince birilerinin özeline girecekler sandık ama nerede onlarda yürek, bilgi, birikim, incelik!
Entel dantelliğin bu kadarı toplumda alerji yapar, şok yaratır ve daha fenası alışkanlık yaratabilir mi tınlamadılar bile. Birazcık dikkatli olunamaz mıydı, birkaç küçük ayrıntıyla en azından halka hizmet edilemez miydi? Ne bileyim mesela mini etekli hostes bir kız diğer kanallardaki gibi çay servisi yapsaydı bari! Hadi bunu düşünemediler ama madem canlı yayındalar canlanabilirlerdi azıcık. Of yahu memleketimizin özenle yetiştirdiği herhangi bir cicişe bağlanılamaz mıydı? Anladık ciciş sevmiyorlar ama o zaman Camus’unun sözleri yerine fona bir çift panpiş koyuverselerdi ne olurdu yani? Ellerine mi yapışırdı? İçimiz şişti resmen. Yani genel olarak oturup iki insanın uzun uzun bir konu hakkında fikir alış verişi yapmasına alışıkta değiliz. Kurdeşen döktük. Eninde sonunda kesin kavga çıkar, biri diğerinin kafasını gözünü yarar diye bir umut izledik. Olmadı da olmadı. Adamların umurunda değil ki hiçbir şey. Kafayı kitaplarla bozmuşlar, biri bir şey deyince diğeri iyice gaza geliyor o da kendi okuduğunu anlatıyor. Mahvolduk, bittik, öldük öldük dirildik. Ciddi bir kültür şoku, edebiyat travması ve beyin fırtınasının ortasında kaldık. Allah adamlara sabır vermiş, gönül rahatlığı vermiş, yayla gibi yürek vermiş. Resmen birbirlerine saygı duyuyorlar. Vallahi inanılması çok zor ama birbirlerinin sözünü kesince diğeri sinirlenmeden dinledi. Yok böyle terbiyesizlik, saygısızlık, usulsüzlük! Soğuk su içtik, geçmedi! Fenalaşanlara kolonya döktük, fayda etmedi! Güya Selahattin Yusuf genç olacak, insan hiç mi köpürmez! Yerli yersiz bağırmaz, iki küfür patlatmaz, albırt camıs mıdır nedir anasını bacısını anlatmaz!
Kavga etmeyeceklerse hangi yüzle seyircinin karşısına çıkıp konuşuyorlar? Kafalarını kitaplardan kaldırıp şöyle bir etraflarına baksalar görecekler halbuki! Böyle rezalet hiçbir kanalda olmuyor, olmaz, olmamalı! Erkek adam iki saat edebiyat konuşur mu? Çok ayıp çok! Şok şok şok!
Paylaş