Paylaş
Geçen yazımı okuyanlar bilir kumandalarla başım beladaydı ve ne yapsam bilmiyordum. Kumandalar canımdan bir parça, söküp atamıyordum. 5 yaşındaki yeğenim geldi, kumandalardan birini aldı açtı, beğendiği program bitince başka bir çocuk programına geçti. Annesi televizyon seyretme süresinin dolduğunu söyledi ve acı haberi alan cin yavrusu kaderine razı bir mahkum gibi kahrolarak kumandaları bana teslim etti.
Güya fazla televizyon seyretmek çocuklarda şiddeti, saldırganlığı kanıksatıyormuş. TV’de sunulan kültürde eğlenceye düşkünlük, maddiyata hayranlık, bencillik, suça eğilim gibi değerler kutsallaştırılıyormuş. Hatta konuşma dilini bozuyor, alışveriş kültürünü bütün şiddetiyle aşılıyor ve sürekli kamçılıyormuş.
Kapitalist sistemde rol modellerinin amaçları şöhret, para, güçmüş ve üretici değil tüketici kitleler yaratılıyormuş. Uğrunda yaşamaya değer amaç olarak zevkçilik ve tüketim çılgınlığı empoze ediliyormuş. Laf işte neyse! Gözyaşlarına boğulan 5 yaşındaki veleti sakinleştirmek için annesi bilgisayar hakkını hatırlattı.
Sonra bilgisayarla oynama hakkının süresini başladı ve çocuk demeye dilimin varmadığı bu cin, benim bilgisayarın karşısına kuruldu. Resmen top sektirir gibi program sektiriyor. Benim bilgisayarın meğer ne özellikleri varmış, çocuk ondan ona atladıkça ben bilgisayarımın kafası karışacak, bozulacak diye ne yapacağımı şaşırdım. Bilgisayarla oynama süresi de dolunca telefonumu kaptı. Fonunu değiştirdi, iki oyun oynadı ve video çekip renk ayarı yaptıktan sonra bana seyrettirdi.
Kendimden utandım, ezildim, ufaldım, Gregor Samsa’laştım. Artık ne zaman küçük bir çocuk görsem saygıyla önünde eğilip ortalıktan kaybolmanın yollarını arıyorum. Bence bunlar çocuk filan değil, uzaylılar tarafından gönderilmiş süper icatlar.
Eskiden çocukları kaçırıp dilendiriyorlardı ya, artık evde elektronik kullanma köleliğinde kullanıyor olabilirler. Malum, memlekette her dakika bir çocuk kayboluyor, kaçırılıyor. Ben şahsen çocuk işçi kullanılmasına kesinlikle karşıyım ama evimde elektrik elektronik işlerine bakan 2 ila 5 yaş arası bir çocuk bulursam alacağım.
Neyse parası vereceğim, bitsin bu çile.
Bu uzaylı cinlerin ailelerine bir katkıları olur, ne bileyim neresiyse artık memleketleri Jüpiter’den, Satürn’ün arka uydularından bir yazlık alırlar, yatırım olur. Ben de dünya gözüyle sahip olduğum aletleri kullanabilirim. Çünkü parasını verip almakla sahip olunamıyor.
TV, bilgisayar, cep telefonu filan gibi aletleriminin sadece birer fonksiyonundan başkasını bilmiyorum. Yeni modelin yenisini alacağıma cinli bir velet alırım, hepsini kullanırım. Bir de oteller, tatil köyleri 0-7 yaştan para bile almıyorlar, büyük haksızlık, adaletsizlik, vicdansızlık. O çocuklar cin mühendisi, hepsi Einstein’ın genlerinden çoğaltılmış. Okuma yazma bilmiyormuş gibi yapıyorlar ama bana yutturamazlar. Kim bilir kaç dil biliyorlar? Politik görüşleri, siyasi tavırları, ne gizli planları, ne acayip icatları var da belli etmiyorlar. Allah öğretmenlerine yardım etsin! Neyse ki Türk eğitiminin mükemmel müfredatıyla yola gelir, düzelirler. Tek umudum devletimizdir.
Bin yıldır okuma yazmada kullanılan fişlerimiz bile aynı ve inşallah hiç değişmez. Ali her zaman ata bakar, Emel asla soğuk ya da sıcak süt içmez, hep ılık süt içer. Ömer yaz kış mısır sever, yer.
Dünya medya okur yazarlığına geçerken biz de inşallah hiçbir şey değişmez de bu cinli veletler hizaya girer, yola gelirler. Dediğim gibi benim Türk eğitim sistemine güvenim tam, ya sizin? Var mı en sevdiğiniz fiş, havuz problemi, sınıf annesi, eğitsel kollar? Ben sizin OKS, YGS, KPDS, LYS, TV annenizim, çekinmeyin bana yazın.
Paylaş