Paylaş
Bu yazıya, televizyon dizilerinde en çok sevilen ‘baba’ karakterlerinden birinin Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisindeki Hızır olması ve yaklaşan babalar günü nedeniyle yazılma gereği duyulmuştur.
Keşke ‘BABA’ o kadar ‘baba’ değil de insan olsa azıcık! Elinde silah, uçkuru gevşek, dili sivri, kendisine bir hata yapılınca kinli, ateşli, sinirli, geçmişi kirli ve geleceği kanlı bir adam sevilmese en azından… Süper Baba’nın Fikret’inden Eşkıyaların hükümdar olduğu Hızır’a bakılınca ‘babalar’, yakın tarihin kısa özeti olarak okunabilir.
Türk toplumunun inşasında kadın ve erkeğe verilen roller doğrultusunda ulvi ilan edilen pozisyonlar genellikle aile miti çerçevesinde geliştirilmiştir. Aile dağılmamalıdır tüm bölünmez, bozulmaz, susmaz, yıkılmazlar gibi… Aile büyümeli, çoğalmalı ve tüm varlığıyla otoriteye, yani babaya yani devlete itaat etmeli ve bir bakıma hep çocuk kalmalıdır. Eğer çocuk olmaktan kurtulmak isteniyorsa kadınlar ‘anne’ ve erkekler mutlaka ‘baba’ olmalıdır. Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan sorusuna cevaben babadan ancak baba olunca biraz kurtulma izni verilir ancak o zaman da ‘baba’ mitine atfedilen değerleri taşımak hamallığı başlatılır.
Sonuçta her insanın bir evi olmalıdır ve her evin bir annesi bir de babası! Hem zaten ‘Direksiz Bina, Kemiksiz İnsan, Babasız Ev Olur mu’? Olmaz, olmamalıdır! Olursa başıboş, düzeni bozuk ve yaramazlığı çok olur.
Yaramazlık edenler evde baba ve dışarıda sistemi temsil eden diğer baba figürler tarafından cezalandırılmalıdır. Böylelikle evde huzur ve vatanda barış sağlanır. Barış ve huzuru korumak için sert kurallar ve katı uygulamalar olmazsa olmazdır. Dolayısıyla ‘baba’ figürü direkt ‘cezalandırıcı’ yapıları çağrıştırsa da bu herkesin iyiliği içindir. Kaldı ki ‘baba’ geçimi sağlamak için çalışan, üreten ve verendir. Sistemin, evin barkın, karısının, çoluk çocuğun ve cennet vatanın hatta cennetin sahibidir. Ne de olsa ‘Cennet anaların ayakları altındadır’ yani kadınlar içeri girmeye anne olarak hak kazanırlar ancak ‘Baba, cennetin orta kapısıdır’.
Belli ki bu tarafta evlerin direği, malın mülkün, devletin sahibi olan ‘baba’ öbür dünyada cennetin de kapısıdır başka bir deyişle cennetin ortası babalara rezervedir. Kapılar kimin içeri girmeyeceğini belirler. Yasalar, atasözleri ve/ya hadisler aynı içerikle söylemlerini güçlendirir ve sorgulanamaz hale getirirler.
Tüm içerik babanın sahip annenin sahiplenilen olması gerekliliğini içselleştirmeye hizmet eder. Örneğin ‘Baba vergisi görümlük, koca vergisi doyumluk’ atasözünde kadının babadan kocaya teslim edilen ve boğaz tokluğuna yaşaması gereken pozisyonu sağlamlaştırılır. Ya da ‘Babadan gören sofra salar, anadan gören minder serer’ atasözüyle babadan ev geçindirmek ve anneden de ev işlerini yapmasını beklemek gerekliliği öğretilir. Örnekler çoğaltılabilir…
Çocuklar ve kadın, erkek için çalışmalı, temizlemeli, pişirmeli ve sürekli sonsuz bir saygıyla hizmet etmelidir. Mesela ‘Baba himmet, oğul hizmet’ atasözü durumu ne de güzel örnekler. Yardım istemek için bile önce hizmet şartı içimize sindirilmiştir. Veya ‘Anan güzel idi hani yeri, baban güzel idi hani evi’ atasözünde hiçbir şeyin kalıcı olmadığı ve güvenilemeyeceği söylenirken evin sahibi yine ‘baba’ ilan edilmiştir. Aslında sadece evler, devletler, himmet ve hizmetler değil hayır duaların bile hayra çıkması için öncelikle babaya edilmesi gerekir; ‘Babasına hayır etmeyenin kimseye hayrı olmaz’. Ayrıca herkes bilir ki ‘Babanın duası, hiç bir engelle karşılaşmadan, Allah’ın huzuruna çıkar’. Bu durumda ‘babalar günü’nde babaları Allah’a havale etmek bile yetmez ve belki babaların hakkından başka babalar, hatta kim bilir belki de analar gelir. Zavallı erkekler de aşırı doz erkeklik ve babalık baskısından kurtulur ve insan olurlar.
Otorite kurmak uğruna çoluk çocuğuna kabus olmamayı beceren tüm babaların varlıkları için sonsuz sevgiler ancak insanı cinsiyet rollerine göre önce erkekleştiren sonra babalaştıran sistemin babalarına da sonsuz ahlar, vahlar, yazıklar olsun… Süper Baba Fikretlere büyük hasretle!
BANA BİR MASAL ANLAT BABA, İÇİNDE SEVGİ, BARIŞ, KARDEŞLİK, EŞİTLİK VE EN ÇOK DA ADALET OLSUN!
Paylaş