Paylaş
Evin içini kahvehaneye çeviren ve aynı fikirde olsa bile bağıran çağıran erkek sesleri dolduruyorsa bilin ki spor programı vardır. Bir grup erkeğin genellikle iyice yayılarak, kimisinin omzunda şal niyetine marka kazağı, kimisinin boynunda kendisini Fransız göstermeye çalışan pek acayip ipek fuları ve kollarında fosforlu pahalı saatleri sallaya sallaya kimseyi sallamadıklarını görmek her seferinde çok şaşırtıyor.
Sonradan görme bayram çocukları gibi kendini göstermek meraklısı programcıların hiç edep adap bilmemeleri adeta bir ön koşul olarak benimsenmiş. En dost meclislerde bile oturmanın kalkmanın, söze girmenin çıkmanın, elini kolunu bacağını sallamanın, kedine köpeğine kuşuna çoluğuna çocuğuna bile sinirlenip söylenmenin bir usulü vardır ve olmalıdır elbette.
Bu programlarda ise usulden çıkmak, kontrolü kaybetmek, kimseleri adam yerine koymamak, mümkünse açık saçık küfürler edebilmek veya en azından TV koşulları içinde maksimum argoyu zorlamak, asla memnun olmamak, katiyen haddini bilmemek, mümkün değil saygılı davranmamak prim yapıyor galiba. Çünkü bu adamlar senelerdir stüdyolarda yayıldıkça yayılmaya, çoğaldıkça çoğalmaya ve yüksek reyting ve transfer ücretleriyle bağrışmaya devam ediyorlar.
Futbolun doğasından mı, erkek dünyasının bedene ve güce dayalı dürtülerini dışa vurduğundan mı yoksa bizim toplumumuza ait bir geri kalmışlıktan mı acaba söz konusu kargaşa? Ortaya çıkan tabloda tüm bu sebeplerin payı olduğu hissedilebiliyor. Ancak futbol dünyasında bile olsa erkeğin gücüne, bilgisine vurgu yapmak istercesine edilgen kadın figürleri de formatlara dahil edilmeye başlandı. Genellikle mini etekli, genç ve güzel kadınlar da bazı spor stüdyolarında söz sahibi olmaya çalışırlarken ‘sen ne anlarsın bu işlerden’ müsthehzi gülüşler hegemonyasında var olmaya uğraşıyorlar. Daha az söz alabiliyorlar ve kadınların yorumlarını ciddiye almaktan çok hoş gören bir üslup benimseniyor. ‘Senin burada var olma sebebin o güzel bacakların, sarı sarı saçların, cici cici lafların…’ diyen bakışlar, canlı yayında dahi bazen göz ucuyla bazen gayet uzun ve net kadına ‘gözlü’ tacizler… Böylece izleyici kitlesi erkek olan kitleye fonda seksi güzeller eşliğinde futbol muhabbeti sunulmuş oluyor.
Aslında içerik olarak hiç de daha yetersiz olmadıkları halde kadınlara yapılan muamele oldukça ilginç ve sinir bozucu. Sürekli kendini ispat etmeye çalışan güzellerin güzelliği adeta suç gibi sırtlarına yük ediliyor. En son bir haber kanalında teknik direktör Ümit Özat, "Kadınların erkekler gibi futboldan anlamadığını" iddia edince Simge Fıstıkoğlu, Özat'ın bu sözlerine tepki gösterdi. Son derece mantık dışı bir sessizlik içinde diğer programcılar iki konuğun tartışmasını neredeyse eğlenerek ve hatta gülerek dinlediler. Fıstıkoğlu kadın olduğu için futboldan anlayamayacağı iddiasına karşı kendini başarıyla savundu. Hatta futbolun atom mühendisliği kadar girift ve anlaşılması imkansız bir yapısı olmadığı anlamında ciddi sözler sarf etti. Kadınların futboldan da anladığını anlayan Özat programı terk etti. Üstelik Fıstıkoğlu fıstık gibi olmasına karşın dişi özellikleri nedeniyle değil, akılcı yorumlarıyla programa ayrıca doğru dürüst bir üslup ve kalite katıyordu.
NOT: Bu genelleme son derece özel, etik ve vicdanlı programlar yapan programcılarımızı elbette kapsamaz. Zaten yarası olan gocunur. Ayrıca her kadın yorumcu Fıstıkoğlu kadar mücadeleci değildir ve görsel malzeme olmayı kabul etmiş ya da ettirilmiş oldukları için haklı da değildir. Bu not böyle uzar gider ama her seven ve isteyen hentbol, voleybol, futboldan bol bol anlama, konuşma hakkına herkes kadar sahiptir. Bu hak, tarafımdan isteyenlere durup dururken verilmiş armağanımdır. Bu da benim güzelliğimdir!
Paylaş