Paylaş
Her şeyin çoktan şova dönüştüğü dünyamızda sadece televizyon da değil her yerde, herkes, her zaman izlenmek istiyor. İşte bu yüzden bolca instagram, facebook, twitter vs yollarla daha fazla görünür ve izlenir olmak için türlü hallere giriyoruz. Sıradan insanın ilgi çekmek, beğenilmek ve takip edilmek isteği tavan yapmışken televizyonlar ne yapsa yeridir ve yapıyor da zaten. İyi de televizyon ne yapsın? Yapacak şov bitti, diziler kesintisiz ağlatmaktan kuruttu, haber kanalları artık Kemalist ufocularla dindar cinciler arasında tıkandı, öyle ki Acun bile yaptığı programlardan zarar eder oldu… Yani deniz bitti, çünkü televizyondaki şovdan çok daha fazlasını herkes kendi medyasını kullanarak yapar oldu.
Hal böyle olunca muhafazakar kanalların İslami içerikli programları da durumdan nasibini aldı elbette! Dudak uçuklatan muhabbetlerin eşini benzerini hiçbir yapımda bulmak imkansız elbette! Örneğin türbanlı doktorların en mahremi anlattıkları yayınlarda içerikle yapının çatışmasını hiçbir şov programının başarması kesinlikle imkansız. Elhamdüllillah diyerek ve maşallahlar çekerek cinsellik konuşulurken donup kalmamak mümkün değil! Ayrıca hem tıbbi hem dini açıdan incelenen konular bambaşka bir yaşam biçimi de öneriyor. Örneğin abdestli mi abdestsiz mi daha sevap gibi sorunsallara cevap veriliyor Allah’ın izniyle. Bu kadarını gördükten sonra adam gibi ‘talk showlar, reality showlar’ diziler, tartışmalar kesmiyor tabii. Biz neler neler gördük diyoruz haklı olarak! Ciddi ciddi koskoca Nihat Hatipoğlu çıplak yıkanmamamız kuralını ana akım bir yayında güzel güzel anlattı mesela. Nasıl temizleneceğiz gibi sorulara da son anda göbeğimizin altından şortu çıkarıp çabucak durulanmamız gerektiğini anlatarak halkımızı aydınlattı. Hatta karı kocanın da çırılçıplak birbirine yakınlaşmasının yanlış olduğunu belirtti. Mutlaka en azından üzerlerinde bir örtü olması gerekliliğini izah etti. Üstelik bu tarz programların dokunulmazlıkları olduğundan hiçbir kanal da biri çıkıp ‘hey hoca kafayı mı yedin, milletin kıçı kokacak, bırak bari yıkanalım’ demiyor, diyemiyor, denmedi.
Dolayısıyla karnımız masala, şova, diziye, yarışmaya doydu. Şaşırmıyoruz ve hemen sıkılıyoruz. Oysa hocalarımızın sürprizleri, şokları ve dinimizdeki son gelişmeleri hiç bitmiyor çok şükür! Televizyon kendi eleştirisini yapması gereken bir mecra, ancak ne yazık ki hocalara alternatif çıkan Kemalist Ufocular eleştirmek, analiz etmek yerine yarışmaya çalışıyorlar. İkna etmeye uğraşıyorlar… Oysa bazen sadece itiraz etmek gerekiyor. Sonuçta hocalarla yarışta sadece figüran olabiliyorlar. Bence bazı kafalarla uzlaşmaya çalışmak caiz değildir. Kaldı ki Seküler İslam en çok İslam için zararlı olabilir.
Paylaş