Paylaş
Biliyorsunuz ülkemizde Anadolu çocukları, halk çocukları, cadde çocuğu, boğaz çocuğu, aşk çocuğu, muhallebi cocuğu, iyi aile cocuğu ve televizyon çocukları var. Günümüzde bütün dünyada üçüncü güç olarak kabul edilen medya ve onun en etkili silahı sayılan TV özellikle de televizyon çocuklarının hayatlarını degişik şekillerde etkiler ve teslim alır. Televizyon çocuğu olarak büyüyenler büyümezler. Televizyonsuz edemezler, yapamazlar, düşünemezler, yürüyemezler, yiyemezler, içemezler…
Neden mi? Çünkü televizyon sadece bilgi vermez, eğlendirmez. Aynı zamanda sizi kendi gerçeğinizden kurtarır, dertleri unutturur, izlerken uyutur. Dizilerde alt sınıf bir ailedeki gecekondu mahallesi bile, gerçek hayattaki orta sınıf bir aileden, çok daha zengin, renkli, çiçekli böcekli, tam donanımlı ve refah içinde yaşar. Zenginlerin zenginliğinin ucu bucağı olmaz, sağa sola para saçarlar. Dağıtırlar, savururlar, harcarlar ve canları çıkar ama para bitmez. Hatta azalmaz bile. Evlerin içinde hepsi gece tuvaletleri giyerler, viski içerler ve aşçı, uşak ve hizmetçileri azarlarlar...
Karşınızda lüküs hayat, kanepede uzat ayaklarını yan gel de yat!
İzlemeyip de ne yapacaksınız yani? Kalkıp bir arkadaşının evine gitsen nerede öyle TV’deki evler, servisler, ikramlar, güzel kadınlar, genç kızlar, yakışıklı adamlar, kibar delikanlılar, kapının önünde şoförler, mutfakta aşçılar, bahçede bahçevanlar…Bir televizyon çocuğuna, televizyonun verdiğini kim verebilir? Var mı öyle bir dünya?
Tamam bazen yer yarılır, dünya sallanır ve Van'dan Van Gölü canavarı bile kaçar ama kahraman tv kanalları kolları sıvar. Tüm ülke sabaha kadar varını yoğunu, kuruşunu, milyonunu, milyarını bangır, ciyak, çığlık bağışlar. Haftaya Van, Vegas olacak sanırsınız, hatta belki Van'ı kıskanırsınız. Gökten altın yağar, dolar fışkırır, Euro uçuşur.
Sanal dünya ‘sanmak’tan gelir ancak yalan, sahte ya da gerçek karşıtı değildir. Ama ne yazık ki gerçek de değildir. Gerçeğin uzantısı, yalanın güzellemesi ve kişiye özel sipariş rüyanın uzmanlarca hazırlanmışıdır. Televizyon cocuğu televizyonda memleketin öbür ucuna yetişmenin hazzıyla vicdanı rahatlar, kanepede sızar. İşte tam o sırada sanal dünya ağlarını kurbanlarının boynuna dolar ve inandığın her yalanla güçlenir ve güçlendikçe yalanı gerçekleşir.
Ay ne dediğim anlaşılmıyor mu? Yardımların çoğu verilmemiş, isimler okunmuş, alkışlar patlatılmış ve saygılar sunulmuştu ya... İşte meğer onlar realty-showmuş. Zaten hem show hem real olmasından şüphelenmeliydik.
Depremi kendi isim ve firmalarının reklam sponsoru olarak kullanan sanal insanlara, bir program daha yapılsa... İsimleri okuyup salladıkları miktar ölçüsünde kocaman salatalıklar verseler (isimleri salatalıkarın uzerine kazinsa) ve boyunlarına sanal insan maşallahları takılsa... Ama biz öyle zor muhakemelere pek giremiyoruz. Çünkü televizyon çocukları bir süre sonra düşünmeyen, iradesini aktif kullanmayan, muhakemesi gelişmemiş insanlar haline gelirmiş.
Sanal dünya her şey bomboş, izleyici sarhoş seyirci sarhoş...
Paylaş