Paylaş
Kördüğüm, kördüğüm oldu. Başrolde artık Kağan oynuyor ama çocuğa oynayacağı bir konu da yazılamadığı için son birkaç bölümdür berbere gitti, parka gitti, alışverişe gitti, eve geldi, Naz’a gitti, halasına gitti, kayboldu, bulundu, kaçırıldı, yakalandı… Ayşegül serisinin maceraları tadında tatsız! Elbette başrolde çocuk olabilir ancak tüm düğümleri çocuk üzerinden çözmeye kalkınca ve doğru dürüst bir neden sonuç ilişkisi kurulamayınca başta sempatik gelen çocuk bile çok itici olabiliyor. Çünkü sevilsin diye yazılan baş kahraman içten içe sinir ediyor.
Şöyle ki dizinin esas oğlanı Ali Nejat araba tutkunu zengin bir edilgen olduğundan kahramana duyulması istenen özdeşleşme en baştan imkansızlaşıyor. Kaldı ki ikinci kahraman Umut da araba tutkusuyla kıvranan ancak ekonomik olarak yetersiz olduğu için birilerinin yanında çalışarak aynı amaca hizmet eden bir karakter. Yani odağa konulan en ulvi hedefin tasarım araba yapmak olması bolca tüketim kültürünü, hızlı ve anlık hazları sembolize ediyor. Kısacası o kadar da ulvi değil, hele freudian bir perspektifle bakılırsa sadece id’in ‘zevk prensibi’yle işleyen gayet ilkel bir dürtü apaçık görülüyor. Ne var ki dizi bu ilkel dürtüyü modern gösteri toplumunun nihai ve kutsal amaçları veya en azından yaşamsal arzuları ya da ciddi ‘ihtiyaçları’ gibi anlatıyor. (Utanmıyor!)
Üstelik Ali Nejat’ın hız merakı nedeniyle ölmüş bir çocuk söz konusuyken bile bu tutkusundan vazgeçmemesi ve dizinin yine de bu tutkunun arkasında durması metni bir kez daha kirletiyor. (Pes dedirtiyor!) İstihdam sağlamak amaçlı bir sanayi hamlesi filan da yok üstelik! (Ben, ben, ben!) Sadece Ali Nejat’ın canı çok istiyor…
Aynı şekilde Umut’un da canı çok istiyor ama metin bize Ali Nejat’ı bu tutkusunda haklı ve doğru gösterirken Umut’u bu işi para karşılığı yapmak zorunda kaldığı için küçümsenecek, yanlışa tevessül etmiş ve zayıf bir karakter olarak tanımlıyor. (Ayranın yoksa içmeye senin ne haddine hesabı! İşçisin sen işçi kal kafaları!) Sınıflara özgü arzuların ortak bir obje de kesişmesi karakterlerden birini güçlü ve haklı kılarken diğerini açgözlü ve hadsiz göstermekte sakınca görmüyor. Oysa Umut’un en azından araba yapımında mahareti, bilgisi ve yetisi var ama maalesef parası yok diye suçlu ve yanlış kabul ediliyor. Nedense sonuçta mağdur olan Ali Nejat’mış gibi bir hava yaratılmak isteniyor. Babasının her hakaretini sineye çekip kendi şirketinde kendisine yer açmaya çalışan bir zavallıyken ısrarla evi, arabası, kılık kıyafetiyle iyi ve aslan parçası bir adam olarak takdim edilmesi ne yazık ki Ali Nejat’ı kahraman kılmaya ya da mağdur olduğuna inandırmaya yetmiyor.
Zaten oğlunun annesinin kendi hatası yüzünden intihar etmesi sadece ‘hata’ olarak geçiştirildi ve hatırlanmasına bile gerek duyulmuyor. Gel gör ki yine de kendisi değilse de camdan evi sayesinde göz kamaştırıyor gerçekten. Şoförü aracılığıyla birkaç sıcak muhabbete çeşni oluyor ucundan kıyısından. Ama işte sevilsin diye yapılan her aksiyonu Ali Nejat’ı adeta Ali Ağaoğlulaştırıyor! Örneğin oğluyla alışverişe gidiyor ve herkesin ezbere bildiği pahalı amblemli markaları baba oğul giyinip kuşanıp çılgınlar gibi alışveriş yapıyorlar. (Eğlenceye bak!) Moda dergilerine özgü pozlarla sempatik olması bekleniyor. Hele oğluyla yaptığı bir konuşma da ‘seninle daha milli maça gideceğiz’ demesi resmen tüy dikiyor… Adam o kadar orta yolcu, teslimiyetçi ki takım bile tutmuyor ve tutamıyor. Evet Ali Nejat’ın evi, şirketi ve arabası var ama maalesef ruhu yok! E haliyle sevdireceğine sinir ediyor!
Paylaş