Paylaş
Evet çok sevgili izler-okurum,
Ülkenin ve belki dünyanın tek TV koçu olmam ve aynı zamanda operatör TVkologluğum nedeniyle üst düzey yerlerden tebrik, telefon, geniş kitlelerce ilgi, sevgi, alkış ve mail almaktayım. Hepinize birden cevap veremiyorum ve zaten ayarlarım bozuldu galiba. Olumlama şeklinde evren yoluyla TV’ye gönderdiğim bildiriler sık sık ters tepmeye ve adeta olumsuzlama olarak algılanmaya başladı.
Bunda bolca izlediğim Survivor yarışmasının ve Negatifler Kraliçesi, Kötü Kalpliler As Başkanı, Nifak Sokmalar Genel Müdürü, Huzursuzluklar CEO’su, Toplumsal Huzuru ve Birliği Bozmalar Dekanı, Kardeşi Kardeşe Düşürme Dernekleri Kurucusu ve Yöneticisi Duygu’nun etkisi olduğu yönünde büyük şüphelerim var. Çok izledim ve böyle oldum kanısındayım.
İçimden hep olumsuzlama geliyor artık. Birisi gözünün üstünde kaşın varsa dese gözünü patlatasım geliyor. Üç kişiyi yan yana görsem bombalamak istiyorum. Sinema deseler Emek mi diye huylanıyorum, meydan konusu açılsa Taksim mi diye kıllanıyorum. Park, orman gibi meselelerde de çok doluyum. Hepsini kesesim, biçesim var. Yerlerine köprü kurayım, TOKİ, Ağaoğlu rezidansları filan gibi şeyler ekeyim dürtülerimi durduramıyorum. Herkesi ‘sen oradan atlarsın’ diye kekleyesim ve arkalarından tekmeleyesim had safhada!
Bütün evliliğinde mutlu çiftleri ‘sen bilmezsin eşin bilir’e gönderip alınlarına kara leke süresim ve Müge Anlı’ya düşüresim geliyor…
Televizyon da Duygu bağırıp çağırdıkça benim de sağa sola kükreyesim azıyor. İşçileri, emeklileri, öğrencileri, topyekun emekçileri coplayasım, sonunda haklı çıkasım ve herkesi özür diletip yine de affetmeyesim inanılmaz boyutlara aşıyor. Duygu’nun 5 kişilik grubu 55 ayrı hizipçi, yandaşçı, çıkarcı ve kavgacıya çevirmesine gıptalar içindeyim.
Kendisinin ıssız adadan herhangi bir medeniyet başına getirildiği takdirde taş taş üstüne bırakmayacağından, tüyü bitmemiş yetime, çoluk çocuk ve yaşlı demeden kimseye acımayacağından zerre şüphem yok. Allah Acun Ilıcalı Hocadan razı olsun! Eğer uzlaşma sürecinde Duygu’yu adaya götürmeseydi milletçe akil insan olsak yetmezdi.
Evet, Bozok bozuldu, Hilmicem sıyırdı, Murat koptu ama en azından memleket bir nefes aldı! O yokken hızla süreci yeşertebilirsek ve geldiğinde her zaman olduğu gibi milletçe susmaya devam edersek sorun olmaz kanaatindeyim. Ne de olsa tepkisizlik, ilgisizlik, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık milli sanat ve yeteneklerimizden biri. Duygu ne derse sallarız başımızı, nisan yağmuru der geçeriz.
Alışığız biz! Olmadı kendimize biber gazı sıkarız, banyoya girer tazyikli suyla duş yaparız, ağzımıza acı biber süreriz. Evvel Allah susarız biz! Olmadı Acun Hoca’dan rica ederiz. Duygu bir tek Hoca’yı dinliyor sonuçta.
Eski Survivor’larda kızlar bikiniyle uzun uzun güneşlenir, kamerada nereleri tam bronzlaşmış nerelerinde bikini izi var detaylarıyla gösterirdi. Şimdi Hocamız pek öyle şeyler göstermiyor. Kızlar bazen uzaktan bikiniyle bir görünüp kayboluyorlar en fazla, çoğu denize şortla giriyor. Eskiden birbirine aşık olanlar, öpüşüp koklaşanlar da olurdu. Şimdi herkes işinde gücünde, balığında, yarışında yarışıyor. Seneye Survivor haşemayla yapılırsa veya sadece erkekler arasında olursa şaşırmayız. Çünkü her şeye alışırız biz! Bize her şey normal gelir!
NOT: Yarışmaya katılmaya niyetliyseniz dövme yaptırmanız gizli ön şart galiba, dövmesiz kimse yok.
Bu yazımda olumlama beklemeyin benden. Karşılıklı iğnelemeler, kötü ve dik dik bakışmalar, hırlaşmalar, burnundan solumalar ve ölesiye nefretler diliyorum… Haftanız kavgayla geçsin!
Paylaş