Paylaş
Sevgili izler-okurum şimdi sizlere sibemolden ürküp layıkı veçile tarif ve tasvirlere müstesna yorumlarla fekat gırtlaktaki akide şekeri tadında bir televizyon izleme rehberi sunuyorum.
*Yalan Dünya’nın Zerrin’i dizide herkesten rol çalıyor. Eylem karakterinin canlandırdığı Vasfiye teyzenin insanı hiç aklında yokken intihara sürükleyecek ‘ne çektin be, sen de çok çektin be’ sözleri diziye renk ve can kattı. Biraz Zerrin’den alıp Vasfiye teyzeye zaman ve replik verilmesini istirham eden seyirciler olduğu ilgililere duyurulur.
*Takıntılı zehir hafiye Galip Derviş’in simetri hastalığı ve temizlik obsesyonu yeterince ilginç ve komik bir karakter yaratılmasını sağlıyor. Oyuncu kadrosu çok sağlam bir ekip tarafından bütün roller hakkı verilerek ancak abartıya kaçılmadan yerini buluyor. Teşkilattaki çaycı kızın her lafa girmesi ve son derece beklenmedik yorumlar yapması ise artı bir sürpriz olarak zenginlik katıyor. Sırf komedi olsun diye karakterin sık sık yere düşürülmesi ise kaba güldürüye kaçtığı için gereksiz yere sırıtıyor, fazla duruyor. Ama sonuçta iyi bir başlangıç yapan dizi keyifli bir seyir zevki veriyor.
*Kurtlar Vadisi kurtları, kendiyle gurur duyan kebapçılar, köfteciler, lokantalar gibi ekranın köşesini tabela sanarak ‘10.yıl’ yazmışlar. Ancak seyircinin algısında bozulmalara neden olma riski taşıyor bu yazı! Diziye mi lokantaya mı geldim gibi şaşıranlar ve televizyona ‘iki çöp şiş, bir adana’ gibi sipariş verenler olduğu gelen duyumlar arasında.
* Pop Star Alaturka’nın sunucusu Burcu Esmersoy’un soyadından da anlaşılacağı üzere zencileştiği görülüyor. Sesi tam da bir sunucunun sesinin olmaması gerektiği gibi olan sunucu, sarışın saçlarına inat gittikçe esmerleşiyor ve kendi üzerinden ülkemize ilk sarışın zenciyi kazandırıyor. Sunucunun göğüs dekoltesinin karnında bitmesi ise anonslarındaki korkak, ürkek, tedirgin ve yarım cümlelerini tamamlıyor, can katıyor.
* Yarışmanın babası ve babaların babası Orhan Baba, ceketine bir orkide ve boynuna beyaz papyon takarak ve tevazusundan bir saniye şaşmayarak herkese sevgi, saygı, hoşgörü konularında koskocaman bir örnek olmaya devam ediyor.
*Bülent Hanım’ın jüriliği 50 kişi değerinde, pahasında, ağırlığında ve hacminde değer taşıyor. Üzerinde Topkapı+ Dolmabahçe hatta Beyaz Saray toplamından fazla varak, altın, pırlanta, sim, pul, tüy, kürk ve değerli taş taşıyor. Öyle heybetli, özgün, farklı ve görkemli bir yapıya sahip ki tüm saraylar yanında gecekondu kalıyor. İçinde gotik, modern, klasik ve post modern öğeler barındırıyor. Yalnız arada bir kahkaha atarsa korkmayın, inanın hiçbir şey olmuyor.
*Serdar Ortaç ise jüriye alınmış ergen çocuk gibi... Bıdık, bitik ve yitik popun bestekarı! Kendi bestelerinin ne kadar mükemmel, eşsiz ve herkes tarafından kapışıldığını anlatıyor da anlatıyor. Orhan Baba’nın zıttı bir duruşla kendi kendine hayran kuruluyor, kıymetine paha biçilmez olduğunu vurguluyor, altını çiziyor, üstünü fosforluyla parlatıyor.
* Demet Akalın ise jüride olduğuna dair bir ipucu vermiyor. Tek kanıt jüride görülmesi ancak henüz ses vermiyor. Kendisi ses vermeyen ses sanatçılarından olduğu için durum saygıyla karşılanıyor elbette!
* Yarışmacıların çok önemi yok çünkü amaç jüriyi izlemek elbette. Onlar jüriye saygı duymak için yarışmaya katılıp şarkı söylüyorlar. Yarışmanın adı Pop Star olsa da tek tük pop söyleyen oluyor, pop deyince de hemen yanlış anlamayın! Serdar Ortaç ustanın besteleri icra ediliyor. Yarışmacıların kaç kardeş olduğu, varsa mutlaka acıklı bir hikayesi ve nereli oldukları açıklanıyor. Puanlar bu kriterlere göre veriliyor.
Unutmayınız izler-okurum, seyirci her zaman haklıdır.
Paylaş