Paylaş
Program, reytingleri alt üst ediyor çünkü yanlışlıkla kanal geçerken bile seyirciye kanca takıyor, olta gibi saplanıyor. Saplandıktan sonra bırakanlar olduğu söyleniyor ama henüz bırakılabildiği ispat edilemediği için inandırıcılığı çok şüpheli ve zaten hiç izlemediğini söyleyenler dahil tamamen izlememeyi başaramıyor ve tüm ülke gayet ciddi ve benzer semptomlar gösteriyor. Peki ama "Nasıl her canlıya hitap ediyor, neden izleniyor? "kısmına bin tane cevap verilse de tam olarak sırrına erişilemiyor, adeta kolanın formülü mübarek!
Bu durumda mecburen saygı duyuluyor ve twitter da sürekli dönen muhabbetine dahil olunuyor, tecavüz kaçınılmazsa inat edip zevk alınıyor olabilir. Ayrıca 21. yüzyılda izleyici neyi neden izliyor bilinmez, hikmetinden sual olunmaz, kimsenin aklı ermez, ancak yüce rabbim bilir!
İsviçreli bilim adamları da Allah’tan ümit kesilmez, belki seyircinin izleme sebepleri netleşir de televizyonculuk refaha kavuşur, reyting derdine son verilir diyerek mevzuyu kapatıyorlar. Televizyonda içeriği, derdi, mesajı, sorgulaması, yaratıcılığı, inin inim inleten emeği ve yeniliği olan işler yaşamıyor, artık televizyonun iklimi de bozuldu.
En son Urfalıyam Ezelden’i yılın dizisi seçip methiyeler yağdıralı bir hafta oldu ki, dizinin yayından kaldırıldığı açıklandı. Gülümser biliyorsunuz Benim Adım Gültepe’yle beraber rahmetli oldu. Yalan Dünya’nın duası okundu, ocakta gömülüyor haberi geldi. Benim Adım Hicran De’ye Hicran diyemeden gitti. Yani tamam koskoca TVkolog’um ama Bu Tarz Senin niye tuttu, diğerleri niye tutmadı bilmiyorum.
‘Med Cezir niye seviliyor izleniyor ve Arka Sokaklar uzaydan bir kitle izlediği için mi reyting yapıyor’ bilmiyorum işte net nokta kom. Çözemiyorum. Konseptsiz bir aileden geldim, daha fazlasını yapamıyorum. (Evet ağlıyorum şu an, vicdan sömürüsü her zaman tüm konseptler de var, bunu biliyorum.)
Ne de olsa herkesin bir konsepti var hatta duruma göre değişen milyon konsepti ihtiyaçtan biliyorlar. Programda kadınlar hamamından beter ve tuhaf bir et fetişizmi olsa da kimse öyle hamama, kasaba, bakkala, okula, hastaneye, cenazeye, eyleme, tiyatroya filan gitmiyor.
Sanki başka tür mekanlar ve bambaşka diyarlarda yaşıyorlar ve mutluluk tabii ki en çok onların hakkı. Çünkü gençler, güzeller, zayıflar, jüriye karşı yüzde yüz hatta yüzde trilyon itaatkarlar ve en önemlisi daima konseptine göre yaşıyorlar.
Örneğin düğüne gidiyorlarsa bile konseptsizine gitmiyorlar. Seçici, itici, bakımlı, iddialı, makyajlı, havalı ve gayet trendi yaşıyorlar, ciksi mekanlarda takılıyorlar, high society Ajda Pekkan gibi bilmediğimiz kelimelerle Türkçe konuşuyorlar ve jet modaları beğenmiyorlar. Ya babyshower partisine çeyrek altın takıp çıkmaya, ya Cadılar Bayramı’nda büyüklerinin ellerini öpmeye, ya organik ürünlü brunch için şehrin Batı yakasındaki çiftliğe, ya detox sonrası kendini şımartmak için çikolata barda kafa bulmaya, ya suhsi eşliğinde Uzakdoğu felsefesini tartışmak için yengesinin loftuna, ya yeni boyfriendiyle karşılıklı salsa oynamak için Kezban puba, ya da hiç fark etmez alelacele bir uzay istasyonuna…
Sonunda konseptine uygunsa biliyorlar ki başlarına don geçirseler, yetinmeyip Hürrem kılığında gezinseler, birbirlerinin saçını başını yolsalar, küfür hakaret şiddet yapsalar da fark etmez. Yeter ki konsept gereği olsun, zaten insan niye yaşar ki? Konsepti, zamanı gelince hepimiz ölmeyecek miyiz maksat konseptler coşsun…
Paylaş