Paylaş
Kayıp bir bavul gibiyim hava alanında.
Ya da boş bir yüzme havuzu sonbahar da.
Barış Atay’ın tutuklanışını ve serbest bırakılışını hangi kanallar, ne kadar ve nasıl verdiler dikkat ettiniz mi? Dikkat edin biraz, kayboluyoruz! Hepimiz buradayız üstelik!
Neyse hiçbir şeyimiz kayıp değil gibi Kayıp dizisini yazayım ben en iyisi, siz de izleyin.
Kayıp dizisi zengin bir ailenin oğullarının kayboluşuyla başladı ve ilerleyen bölümlerde görüldü ki bu zengin insanlar zaten çoktan kaybetmişler. Anlatı ilerledikçe çorap söküğü gibi kirli çamaşırları, çirkin ilişkileri ve suçlarla dolu sicilleri dökülüyor, düğümler çözüldükçe yeni sarmallarla farklı kilitler atılıyor olaylar zincirine. Tertemiz görünen başarılı insanların kapkaranlık arka odaları, yanlış dolu geçmişleri önlerine çıkarken sıradan ve başarısız görünen masum insanların nasıl kurban edildikleri her bölüm için yeterinden fazla merak öğeleri doğuruyor. Üstelik aşk dolu mutlu bir evliliğin aslında sadece sahte bir yaşam ve yalan bir fotoğraf olduğu anlaşılınca kaybolanın aslında sadece oğulları değil, kendi yaşamları da olduğu fark edilir. En çok da Leyla yüzleşiyor hiç sahip olmadığı ailesini aslında hiç tanımadığına…
Dolayısıyla anlatıyı en dokunaklı kılan karakter Dolunay Soysert’in canlandırdığı Leyla karakteridir şüphesiz. Kendi sahte mutluluklarına inanmış annenin(Leyla) ayılmaları, yanılsamalardan sıyrılmaları, uyandıkça gerçeklerin sahteleşmesi ve sanal yaşamının çürümesinden farklı bir bakış ve zenginlik yeşeriyor. Leyla her bölümde değişen, derinleşen ve farklı ruhsal dalgalanmalara giren bir karakter olduğu için canlandırması aslında zor bir karakter. Zira Dolunay Soysert, baştan en sona durağan değil, neredeyse her bölümde başka biri olma yolunda küçük ama sert adımlarla ilerleyen birini canlandırdığı için oldukça zor bir rolü üstleniyor. Gittikçe ruh sağlığı bozulan ancak bozuldukça aydınlanan bir eş ve anneyi doğru renk, makyaj ve kostümlerle mükemmel oynuyor kısacası. (Biz karakterlerin en acı gününde 100 punto ayakkabılar, düğün saç, makyaj ve gece kıyafetleriyle salınmasına alıştığımız için garibimize gidiyor. Belki de dizinin en doğru işleyen öğelerinden birisi kostüm ve doğru makyajdır denilebilir. )
Leyla; çocuğunu bulma mücadelesi sırasında kendini bulma, gerçek yaşamın manasını arama yolculuğuna girer ve artık çevresindeki herkesten şüphe içindedir. Bu şüphe hiç sorgulamadan kabul ettiği yaşamın her alanına sıçrar, sıçrayacaktır. Leyla oğlunu kurtarmak için tehlikelere atılırken değişen, dönüşen, ilerleyen, öz güvenini kazanan, artık sorgulayan yani gelişimini tamamlama yoluna giren bir kadındır. Bir yandan oğlunu ararken diğer yandan kaybolan yıllarını da bulur ya da bazen bazı izlere rastlar. Bu yüzden sürprizlere gebe aksiyonlara atılması normaldir tabii.
Ancak karakter yaratmada Leyla’nın derinliği Mehmet’in yüzeyselliğiyle bozuluyor. Mete Horozoğlu’nun canlandırdığı Mehmet karakteri, kaybolan çocuklarını bulması için yardımına mecburen başvurulan eski bir polistir. Diziye espri ve heyecan katmak amacıyla karaktere fazlaca patavatsızlık yaptırılıyor fikrindeyim ve zoraki mizahla dizi zenginleşeceğine zedelenmektedir. Bazı bölümler özellikle öyle abartılı ve uzun tutuluyor ki polisiye dizi komediye dönerken son anda hep vazgeçiliyor. Sanki Mehmet karakteri diziye Amerika’dan ithal getirilmiş kişilik özellikleri taşıyor gibi; yabancı, yapmacık ve biraz problemli duruyor. Dizinin esas adamı ve kahramanı olduğu için daha inandırıcı bir denge tutturulabilse ne güzel olurdu. Tamam bizden olacak diye Adanalı komiser, Behzat Ç. ya da Arka Sokaklar’dan bir amir şart değil ama bu da uzaylı mübarek!
En azından farklı bir tür denendiği ve izleyiciye alternatif bir konu sunduğu için takdiri hak ediyor. Ezbere bildiğimiz yalı dizilerinden olmaması bile büyük fark! Kaldı ki sırtını star oyuncu isimlere yaslamadan, gerçekten oyuncu dolu bir kadroyla ve farklı bir kurguyla konusunu sahiplenmeyi de başarıyor.
Dizileriniz kadar yaşamınızı da sahiplenin, kaybolmasınlar bu arada! Sanki küçük bir ayrıntı gibi! Sonra kayıp bir bavul gibi hava alanında kalırsınız. Ben korkuyorum baktıkça istikbalime!
Paylaş