Paylaş
Çok sevgili değerli okurum merhaba,
Geçen hafta sert üslubumdan korkup yazıdan ayrılanlar olmuş, hepsine buradan sesleniyorum; korkmayın girin içeri! Ben samimiyetimize dayanarak ve ulu önder başbakanımızı örnek alarak sizlere ayar vermek isteyecek kadar saf, masum ve iyi yürekli bir yazarım. Böylece ben ayar verdikçe kıymetim ve kitlem çoğalır gibi basit ve naif bir hesap yapmıştım. Beni tıklamayarak ve yazıyı yarıda bırakıp giderek burnumdan getiren dengesiz okur, gücün bana yetiyor diyerek efelenmen hiç ama hiç hoş değil. Burası bir aile web sitesi olduğundan ağzımı bozarak yazımı da bozmayacağım. Ama geç içeri, ev içinde olan ev içinde kalır aydın zihniyetiyle seni eşek sudan gelinceye kadar döveceğim. Girin, girin ve lütfen ananızı da alın gelin.
Önce TV yorumlarımı ve çok değerli son tespitlerimi delilleri ve raporlarıyla birlikte beni geçen hafta terk etmeyen uslu seyircime takdim ediyorum. Siz bu arada tek ayak üstünde durun, yazı bitince geliyorum…
• Geçen hafta herkes Aysel’e aşık ve Aysel herkese meyilli demiştim. Ne kadar da güzel söylemişim ve ne kadar da iyi özetlemişim meseleyi. Ancak dizinin final tarihi açıklandı, pes diyoruz hep beraber. Hatta ‘oha, çüş, yuh’ diyenleri aile kanalımızın bahçesine alarak bizleri oradan desteklemelerini rica ediyoruz. Günden güne, saatten saate sürdükleri diziyi sonunda yayından alanlara buradan ‘reyting yüzü göremeyesiniz inşallah’ diyerek evrene havale ediyoruz.
• Çok ünlü bir sinema yıldızının eski kocasının yeni karısı sırf anne olduğu için sunucu oldu diye sinirlenme sevgili okur. Sinirlerine hakim ol, hatta eski mankenlerin zengin koca bulunca modacı olmalarına ve dolayısıyla televizyona çıkıp iki kelimeyi bir araya getirememelerine de saygı duy! Dahası ‘koca nasıl idare edilir’ içerikli psikolog+falcı karışımı teyzelerin sözlerini hafife alma. Olmadı git intihar et ama alanında uzman kişilerin TV programlarını yaşadıkça seyret, saygı ve hayranlık duy! Seyircisin sen seyirci kal!
• Artık ana haber bültenlerinde tek bir fosforlu saati bile olmayan habercilerin eline düşen izleyici, renksiz ve yorumsuz haberlere de alıştın değil mi? Her şeye alışma yeteneğin yüzünden ne çok şeye alışmak zorunda bıraktın bizi, haberin var mı? Öbür tarafta Birand’dan haber alanınız var mı? Tabii ki yok, ironi yaptım! Acıklı cümleler yazdım, hüzünlen, derinleş, uzaklara dal!
• İlk yazmaya başladığımız günden beri rica ettik, ‘Cemile de öpüşsün’ dedik. Şimdi bir tek dileğimiz var, yalvarıyoruz; dizi bitsin biz bitmeden. Galiba kayınvalidesi de koca bulacak gibi duruyor, bize bu kadarı fazla değil mi yani? Bu izleyici bu kadarını hak edecek ne yaptı yahu? (Bak gördün mü, sevgili okur gerekirse seni nasıl koruyorum, tırnaklarımı çıkarıyorum ve konunun üstüne üstüne nasıl da cesur, haşmetli ve kararlı yürüyorum? Ay ben yok muyum ben ya, bayılıyorum bana! Siz de bayılın, ölün benim için gerekirse!)
• Gelen gideni aratır demişler ya, boşuna değil! Merhamet maalesef Kuzey Güney’i geçememiş. Benden hiç merhamet beklemesinler, ben baştan söyledim ‘yuva yıkanın yuvası olmaz’, ‘ev üstüne ev olmaz’ falan filan diye. Öyle en güzel güne, saate kurulmakla olmuyor işte! Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok. Böyle de taşı gediğine koyarım, acımam. Tepem atarsa yazıdan çıkar giderim. Bir daha da gelmem Davos’a, ay pardon Hürriyet Aile’ye.
• İsviçreli bilim adamları hala ‘Pis Yedili’, ‘Yer Gök Aşk’, ‘Arka Sokaklar’ ve ‘Lale Devri’nin başarı sırrını çözememişler. Beter olsunlar sevgili okur, hiç üzülme! Şimdiye kadar yaşlanma etkisini azaltan tırnak makası törpüsü gibi elzem icatlarla uğraştılar, biraz da bizimle uğraşsınlar! Artık iflah olmazlar! Ergonomik mutfak makas kılıfı icat etmek kolay, bizim dizilerin matematiğini çözsünler de görelim!
Burası Türkiye yok öyle! Ne demekse bilemiyorum ama yazının sonunda sinirimi İsviçreli bilim adamlarından çıkardığıma göre geçen haftadan cezalı okur indir tek ayağını, geç içeri. İlk yazımdan itibaren okumaya başla!
Paylaş