Paylaş
"Haberleri" yazmam konusunda çuvallar dolusu mektup, telgraf, e-mail, faks ve telefon alıyorum. "Ayol insanın içi kararıyor, bilseniz ne yapacaksınız?" dedim ama "yaz" diye tutturdular.
Yılbaşı öncesinde bir grup vatandaşımız durup dururken öldü. Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı. Bu yüzden birilerinin özür dilemesi beklendi, istendi. Bazı haber meraklısı insanlar bu konunun peşine düştüler hemen. Bana "haberler, haberlerden bihaber" gibi mesajlar attılar. Ben de "bir berber bir berbere bre berber gel beraber..." diye uzun uzun yazınca da abuk subuk söylendiler. Yok efendim, haber kanalları konuyu geçiştiriyormuş. Yok efendim, 35 kişinin ölümüyle ilgili bir kişi bile özür dileme gereği duymuyormuş.
İyi de haberciler ne yapsın? Konuyu gündeme getirseler bu sefer de hem izlemez hem de "Başka konu mu yok" diye kızarsınız?
Efendim ayın kaçı olmuş, bir özür çok muymuş, özür dilemek için bu kadar düşünmeye gerek var mıymış? Belki çimlere basılmıştır, belki mayına basılmıştır, belki de birilerinin damarına basılmıştır. Suçlusu ben oldum!
Daha ne yazsalar beğenirsiniz; memlekette dağ başını duman almış, ben dizilerle bozmuşmuşum. Kulağım ‘O Ses’te, kalbim Kuzey’de kalmışmış…
Yorum adı altında yapılan bunca lafa, eleştiriye gelemem doğrusu. Yok efendim şunu yaz, yok bunu yaz! Ben katip miyim, sekreter miyim anlamadım! "Neden ‘haber programları’ hakkında yazmıyorsun, haberleri de dizilerin içine mi sokmak lazım?" dediler. Ben de yazmak için haber aradım, aradım, aradım ve vallahi bulamadım. Çünkü habercilerin bir kısmı işten atılmış, bir kısmı öldürülmüş ve katilleri bulunamamış, bir kısmı içeri tıkılmış ve geri kalanı da ‘sarmış korkular, yaşanacak yıllar…’ endişesiyle çaktırmadan haber yapıyorlar. Ama sizler için mercek altına aldım ve resmen yakaladım, halkı aydınlatmaya çalışanlar var.
Ayrıca millet haberleri izlemiyor, sevmiyor, istemiyor ki! Bana niye eziyet ediyorsunuz? 24 saat nöbetçi eczane gibi dansöz oynatan kanallar varken kalkıp haberleri izlemek için insanın kendiyle zoru olması gerekir.
Haberciler de ne yapsınlar, çaktırmadan haber yapmaya çalışıyorlar. Eğlenceli olmak için trafik ve terör haberlerinin arasına kedili köpekli komik klipler koyuyorlar. Aniden çarşıya, pazara bağlanıp birkaç tuhaf esnafa apacayip sorular soruyorlar. Sonra deprem, tsunami, sel gibi doğal afetlere sıra geliyor. Derken hoooop öteki habere zıplıyorlar.
Oh çok şükür, spiker bizlere haberlerden sonra yayına girecek dizinin konusunu anlatıyor. Ağzı kulaklarında kanalın "Bas bas paraları Leyla’ya bir daha mı geleceğiz dünyaya" şeklinde çuvalla para harcadığını gururla sunuyor. Sunucunun haklı gururu hepimizin göğsünü kabartıyor. Gündemdeki bir olayla devam ediyor ve araya hemen bir haber tıkıştırıyorlar. Daha fazla milletin haber çekemeyeceğini bildikleri için her spiker kendi yeteneğine göre ortaya karışık döktürüyor. Kimi iç kıyan bir müzik eşliğinde şiir okuyor, kimi konulara uygun anısını anlatıyor, fıkra patlatıyor ya da tam yerine denk gelince manzara koyuyorlar. Bir reklam arasından sonra haberleri bitireceklerini anons ediyorlar. Niye acaba direkt bitirmiyorlar diye düşününce, araya bir haber mi sokuşturacaklar gibi huylandırıcı sorular aklımıza üşüşüyor tabii.
Çok şükür haberler bitti şimdi reklamlar!
Paylaş