Paylaş
Gecenin Kraliçesi iddialı reklamlarla ve göz alıcı güçlü bir kadroyla ilk iki bölümünü seyirciye sundu. Reytingler istenildiği gibi değil ancak ikinci bölüm de anlatı açılmaya, serpilmeye başladı.
Bizim ülkemizde ilk bölümden seyirciyi ikna etmesi, büyülemesi ve diğer dizilerden vazgeçirmesi gerektiği için ne yazık ki pek çok yapım birinci dakikada çılgınlar gibi olay üstüne olay yağdırmak zorunda kalıyor. Biraz yabancı dizi izleyen herkes biliyor ki ilk bölümler de ancak karakterler tanıtılır ve metnin genel konusu ve duygusuna girilmeye çalışılır. Karakterler derinlik kazandıkça olaylar çok daha anlam ve boyut kazanır. Oysa ülkemizde ilk bölümde dizi biter. Cinayet, katliam, aldatma, evlilik, boşanma, aşk, nefret, düşmanlık vs. bir solukta verilir. Ondan sonraki bölümlere de uzun bakışmalar, hiçbir amaca hizmet etmeyen tartışmalar konulur.
Gecenin Kraliçesi sinema görselliğinde estetik manzara ve mekanlarla aşk/dram türünde bir film gibi başladı. Gerçi gerçekten bazı sahnelerin sözsüz, uzun ve ağır çekim tercih edilmesi fazla iddialı ve amaçsız kalıyor sanki. İkinci bölümde Uğur Polat’ın fırtınalar estiren karakteri metne büyük bir dinamizm, heyecan ve tutku katarak diziyi gerçekten havalandırdı ve gelecek bölümler için merak uyandırmayı başardı. Ayrıca Funda Eryiğit’in canlandırdığı deli dolu, tutkulu, takıntılı, zavallı ancak çok tehlikeli genç kadın ise klişe bir kötü olmadığı için şaşırttı. Hatta oyuncunun ölçülü ve dengeli abartısıyla hipnotize edip merak uyandıran bir karakter yarattı.
Meryem Uzerli’nin star aurası ve etkisi altına alan büyüsü çarpıcı, ancak karakteri Selin’in sanki daha doğru giydirilmesi gerekiyor gibi. Murat Yıldırım’ın canlandırdığı pasif damat Kartal rolü aslında oldukça zor, çünkü kayınpederine kaptırdığı sevgilisini izleyen erkek olmak bir başrol için hiç alışıldık değil. Bu durumda edilgen ve Aziz (Uğur Polat) karşısında iktidarsız bir erkek başrol var. Oysa burada aşkı için gemileri yakan, ipleri elinde tutan ve tüm karakterler üzerinde koşulsuz egemenlik kuran Aziz ve üstelik Aziz dizinin kötü adamı. Her ne kadar Kartal sevgilisinin hayatını tehlikeye atmamak için kayınpederine teslim olmuş gibiyse de çok ikna edemiyor. Kaldı ki Selin’de ikna olmadığı için intikam oyunundan vazgeçmiyor.
Kabaca ‘aşk-ı memnu’ metninin tersten okunması olarak değerlendirilebilir. Bu kez Kayınpeder ve damat aynı kıza aşık ve yine genç adam iktidar sahihi büyüğü karşısında aşkından vazgeçmek zorunda kalıyor. Ama tabii kalp laftan anlamıyor. Ve elbette zenginlik, bolluk, şirketler, konaklar ve birbirinden yakışıklı erkek ve güzel kadından oluşan nefis bir kadro… İlla ki sınıf çatışmasıysa fazla üzmeden o da veriliyor. Şirket de, yaylalar da çalışan işçiler ve evde koşturan ve küçük iğnelemelerle egemen sınıfının foyasını çıkaran aşçı, uşak, şoför ve hizmetçiler. E bir de Meryem’in Karadeniz’de bir köyde yaşayan fakir ama gururlu ve mutlu ağabeyi var. Yetmez mi?
Fazlasıyla fazla bile!
Paylaş