Paylaş
Fenomen programında kendi kendinin reklamcısına dönüşmüş bedenlerin klişe ve yüzeysel söylemleri sanki içinde yaşadığımız çağın ölü beden çığlıkları gibi kulak tırmalamıyor mu? Çok canlı, çok renkli, çok havalı ve maalesef sadece bedene dönüşen ruhsuzların ezberlerinden ibaret mankenler mezarlığı gibi neredeyse! İlk etapta abartılı gelmiş olabilir ama ne yazık ki böyle yaşamak en son moda kefenlerle çığlık çığlığa yaşam belirtisi göstermeye çalışmak değil mi? Yani en trend kıyafetlerle geziyor olmaları yaşadıkları anlamına geliyor mu gerçekten? Sadece formatlanmış robotlar gibi ezberletilmiş kalıplarla yırtınıp durduklarını kimse fark etmiyor mu?
Kaldı ki neyin fenomeni bu fenomenler? Fenomen olmak için felsefeye göre somut ve öz diyalektiğinden doğan tek olma halinin programdaki fenomenle ilgisi var mı mesela? Rezaletin, saldırganlığın, yüzeyselliğin, çiğliğin, kısa yoldan şöhret olmak adına yapılan her türlü ucuzluğun fenomenliği mi yoksa?
Eğer öyleyse tamam! Müthişler gerçekten! Sözlükte kelimenin en genel ve özet tanımı ‘hayranlık uyandıracak kadar ilgi çekici şey veya kişi’ şeklinde geçiyor. Anlaşılan hayranlık uyandırmak ve ilgi çekmek için rezalet çıkarmak gerekiyor ki fenomen olsunlar.
Giyiniyorlar, kuşanıyorlar, kızlar iyice bir boyanıyor ve oturup tartışmaya başlıyorlar. Tartışmak yetmeyince bağırmaya başlıyorlar, birbirlerinin üzerine yürüyorlar ve sonra herkes sırayla sinir krizi geçiriyor, sinir krizi sırası gelmeyen ya da geciken daha da büyük bir sinir krizi geçiriyor. En ilginç sinir krizini geçiren günün en fenomeni oluveriyor. Sonra aniden bu kadar gerginken gevşeyiveriyorlar ve inanılmaz bir hızla bambaşka ruh hallerine sıçramakta hiç zorlanmıyorlar. Bakın oradan oraya nasıl geçtiler, ne alaka filan gibi bağlantılara ihtiyaç duyan yok! Uyumsuzlukta gösterdikleri başarıyı aşırı uyum sağlamada da gösteriyorlar yani. Mesela durup duruken fenomenlerden biri olan Harun onları hipnoza sokacağını söylüyor ve 2, 3 kere ‘derin nefes alın, verin’ demeye kalmadan hepsi uyuyakalıyor. Enteresan olan Harun zınk diye uyandırdığında kimse buna ‘şekerleme’ değil hipnoz demeye devam ediyor.
Bir sürü terim kullanıyorlar ve bütün kavramların içini boşaltarak ıssız ve sığ bir dünyada debeleniyorlar. Fenomenciklerin hipnozcukları da böyle kısa devre oluyor demek! Aynı örnekle devam edersek mesela bazıları hipnoza girmişken ‘alfaya gittiklerinden’ filan bahsediyor.
Kimse ne dediğini bilmiyor, maksat en azından kelime dağarcığındaki en afili sözcükleri kullanmak! Laf nereye giderse gitsin, asla sorun olmuyor! Tam o sırada yani hipnozcuktan hemen sonra Harun bu sefer de ‘sporcu kimliğini’ göstermek için sohbetin ortasında ansızın şınav çekiyor. Hipnozcuktan yeni çıkan hepsi kaslı, elbette dövmeli, tayt pantolonlu genç erkekler Harun’u alkışlıyorlar.
Haliyle sıra kavga etmeye, yırtınmaya, çıldırmaya yani hır çıkarmaya geliyor. Bu durumda tımarhaneler çok daha akıllı, mantıklı ve sağduyulu fenomenlerle dolu değil mi?
Paylaş