Paylaş
İlk önce çok önemli bir duyuru yapmak zorundayım, buradan Müge Anlı’ya bildiriyorum: Sn. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü kaybettim. Bakmadığım kanal, okumadığım gazete, girmediğim internet sitesi kalmadı. Acaba kendisini kutulardan birinde birine mi verdiler? Sayın Anlı en son gördüğümde her zamanki gibi gülüyordu, kimseyle bir alıp veremediği yoktu, hiçbir zaman etliye sütlüye karışmıyordu. Ne istediler benim Cumhurbaşkanımdan! Gelsin, yine gülsün hepimize lütfen!
İkinci bir duyurum daha var: ‘rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık’ kelimeleri ve bu kelimeleri çağrıştıran tüm kelimeler yasaktır. Kelime Oyunu işte bu kelimelerden birini yarışma sırasında sorduğu için yayından kaldırılmıştır. Bu herkese ders olsun! Hangi kelime diye sormayın boşuna, ölsem o kelimeleri kullanmam bir daha. Ayrıca çocuklarınıza kutu kutu pense oynatmayınız, alınanlar olabilir ve sizi yerinizden paketleyebilirler. Değerli uyarılarımda bittiğine göre yazıma geçiyorum. Buraya kadarı bonustu, hediyem olsun.
Of ne haftaydı be! Ay ne acayipti ya! Uf ne inanılmazdı! Yuh o neydi öyle? Ah nasıl yani, olamaz! Çüş be, oha hatta! Dahası da mı var?
Ben başka söz bilmiyorum şaşıracak, bittim. Pes! Hafta geçti mi bilmem ama etkisi geçmiyor, yaygarası bitmiyor, şokundan çıkılamıyor, insan olanın aklı vicdanı yetmiyor, midesi almıyor, bünyesi kaldırmıyor. Ama televizyonların maşallahı var yine!
Bu sefer penguenleri koymak yerine devekuşu gibi kafalarını kuma gömmeye tercih ettiler. Kendileri belgesellere konu olacak inanılmaz tepkileriyle daha doğrusu tepkisizlikleriyle başka bir gezegenden yayın yapar gibiler. Örneğin NTV kendini sağlık sorunlarına vurdu. Kafayı kolesterolle bozdu. Doktorun biri gitti biri geldi, anlattı da anlattı. Millet kasa kasa para taşıyor arkada, bize ha bire “maydanoz ye” diyorlar.
CNNTÜRK çeşit çeşit belgeselle izleyiciyi fillere, kuşlara, böceklere, kaplumbağalara vb. türlü çeşit hayvana doyurdu, olmadı insanlık tarihinin derinliklerine battı. SKY 360 ve Habertürk ise ufolara ve gökcisimlerine dadandı. Bilmeyen biri izlese ülkede soygun değil, ufo saldırısı var sanır. Gerçi ufolar saldırsalar bu kadar zarar veremezlerdi herhalde. Aslında kanallarda kime yaranacaklarını, kimi tutup kime sallayacaklarını şaşırıp kaldılar. Bir tarafta iktidar, diğer tarafta daha da iktidar olunca kimden daha çok korkacaklarını bilmiyorlar.
Bu arada bol bol “düzenleme” yapıldı, durmadılar yani yola devam ettiler. Hükümet zamlara düzenleme diyormuş. Eh tabii haberlerde de mecburen zam yerine düzenleme olarak okuyorlar, yani yine çaktırmadan geçiriyorlar. İyi düzdükleri için zamlara düzenleme demeleri de pek uygun düşüyor gerçekten.
Öğretici yazım burada bitmiyor, okumaya devam edin ve öğrenin lütfen. Haydi!
Dualar, beddualar, fetvalar ve daha neler neler öğrendik. Meğer Türkiye’nin başkenti Pensilvanya’ymış, bu arada iki bakan oğlu hapishaneyi kutulara koyup gardiyanlara vermişler ve hapishane günden güne kaybolmaktaymış. Hapishaneyi dışarıya satıp, şehirleri içeri alıyorlarmış galiba. Farkında değil misiniz köy, şehir, ülke toptan kayboluyordu çoktandır. Nasıl diye sormayın, bilmiyorum ama çok çok korkuyorum. Ay anne çok korkuyorum vallahi!
Her durumda Acun’un karlı çıkması ise şaşırtıcı bir yan etki gibi büyüyor da büyüyor. Ebru Gündeş’in jürisi olduğu O Ses Türkiye’ye katılıp katılmayacağı son dakikaya kadar söylenmeyerek ve yeterince merak ettirilerek yine gündeme oturdu. Sonra Ebru çıktı; yorgun, ama haklı olarak gururlu ve haliyle herkes Ebru’ya daha bir saygılı.
Paylaş