Paylaş
Geçen hafta itibariyle tüm TV yapımlarının finallerini izlerken ağlamaktan helak olduk, gözlerimiz şişti, içimiz kabardı, ruhumuz daraldı. Diziden ayrılmayı planlayan oyuncuların hemen hepsi hakkın rahmetine kavuştu. Gerçi belki son anda yapımcılarla anlaşılır ve diziye devam edilir mantığıyla küçük bir kapı aralığı bırakılmadı da değil. Örneğin Ali Kaptan denize açılıp ölüme balıklama atladı. Hatta bir ara dönüp el salladı dalga geçer gibi. Ali Kaptan güle oynaya hızla ölüme doğru kulaç atarken bütün Türkiye hıçkırıklara boğuldu. O hızla Yunanistan’a çıkabilir ve belki de kendine orada yeni bir hayat kurar. Dizinin bir kısmı şirin bir Yunan Ada’sında bir kısmı bizde devam etse hiçte fena olmaz sanki. Yoksa yani deliydi meliydi ama mert adamdı Ali Kaptan. Salı günü Ali Kaptan’ın acı haberiyle sallandı Türkiye Dizi Halkları Cumhuriyeti!
Ertesi gün Kuzey Güney’in Ali’sini vurdular. Sadece Ali değil hepimiz yüreğimizden vurulduk. İnanmak istediğimiz hakiki dostluğa mermi sıkıldı, gerçek ve karşılıksız sevgi öldürüldü. Kardeşten öteydiler. İyiydiler, genç, dürüst ve sevdalıydılar. Bir elmanın iki yarısıydılar. Senaristin hiç mi eli titremedi Ali’yi öldürürken? Gencecik çocuktu, daha evlenecekti, çocukları olacaktı, kim bilir belki iyi de para kazanacak Güney’in yan villasına komşu çıkacaktı. Ağla, ağla, ağla ciğerimizi yaktılar, tansiyonumuz yükseldi. Kuzey ağladı biz ağladık, Kuzey haykırdı biz yandık. Yapılmaz bu çocuğa bu kadar! Kara Çarşamba olarak tarihe geçti geçen hafta! Günyüzü görmeyen, muhallebi yerken dişi kırılan, bahtsız bedevi Kuzey çektikleri yetmezmiş gibi bir de yalnız kaldı sonunda. Senaristin elleri kırılsın, bitsin bu azap, çocukcağız bahtının peşinden koşamıyor! Dünyası yıkıldı kendi eliyle, aşkına bir yuva bile kuramıyor ki!
Bizim dizilerdeki kadar kan, gözyaşı, dram, acı, çıkmaz üstüne çıkmaz yoktur herhalde. Fatmagül mutlu sonla bitti ama bitene kadar seyirciye yapmadığı kalmadığı için ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü misali seyirciyi hasta etti. Bir de ‘veda’ adı altında diziyi baştan sona tekrar izletmezler mi? Ya sabır yarabbi, Türkiye büyük bir sınavdan daha geçti. Bu halkın karakterinde Eyüp Sultan Aleyhisselam’ın sabrı var! Ne gelirse başına çeker, Fatmagül 30 sene daha sürse izler. Geçen sene Fatmagül’de tecavüzcüyü oynayan Buğra Gülsoy sonra Güney olmuştu. Belki Ali Kaptan’da önümüzdeki yıl Arka Sokaklar’da komiser olur çünkü Arka Sokaklar bitmez asla! Belki mevsim ilkbahar olur ve bir bakarsınız Rıza Kocaoğlu Ali olarak ölmez! Allah’tan ümit kesilmez, belki de Yalan Dünya’da veya Kurtlar Vadisi’nde kendine yeni bir hayat kurar. Ah aklıma geldikçe tutamayıp kendimi ağlıyorum, durmaz kanlı gözyaşlarım. Gitti aynı haftada iki Ali’m birden! Senarist filan demeyeceksin aslında, sallandıracaksın üç beş tanesini Taksim meydanında. Bak bakalım önüne geleni öldürüyorlar mı? Meydanı boş buldular, oturup kalkıp kara kader yazdılar! Bak Pis Yedili’ye bir şey oluyor mu? Yedisi birden gayet sıhhatte afiyetteler! Beğenmediğim dizlerdeki mutluluk insana ister istemez batıyor! İnsanoğlu kendi dizisinin kahramanları mutlu olsun istiyor.
Bu diziler sadece yönetmenin, senaristin bilinçaltını deşifre etmiyor. Aynı zamanda izleyicinin de kolektif bilinçaltını temsil eden bir süreç olduğu için elimiz kumandaya titreyerek gidiyor. Dolayısıyla diziler sadece senarist ve yapımcıların düşsel yaratıları değildir, seyircinin de izleme sürecindeki ortaklığından sonra yanılsamalar gerçeğe dönüşmüştür bir ölçüde. Yani bizim kahramanlarımızı öldürerek bir yere varamazsınız, sevilen karakterlerin yerine yenisini kolay kolay koyamazsınız. Simgesel düzeyde özdeşleşmişiz bir kere! Kısacası Türkiye Dizi Halkları Cumhuriyeti’nin bir Ali daha kaybetmeye dayanacak gücü kalmadı.
Paylaş