Paylaş
Yıllarca Mehmet Ali Erbil’in ‘parmaktan sonra’ anonsuyla dönen feleğin çarkı bu yıl İlker Ayrık’ın daha silik ancak daha yumuşak sunumuyla yine ekranlardaki yerini aldı. Bu iki ismin kıyaslaması her iki isme de haksızlık ve hakaret bile sayılabilir.
Her şeyden önce İlker Ayrık bir zamanlar yarışmayı da kendi ismini de popüler gündemin zirvesine oturtan Erbil kadar çapkın değil, argo bir sokak dili kullanmıyor, bel altına vurmuyor. Ne var ki Erbil kadar bol keseden de dağıtmıyor. Hey gidi hey, bolca aşağılayan esprilerden sonra U**r derin dondurucu ve bir kamyon dolusu beyaz eşyayla ödüllendirirdi Erbil. Seyirci Allah rızası için bulaşık makinesi veya tost makinesi diye yalvarırdı ve Erbil’de iyice madara ettikten sonra ekmek kızartma makinesini de fazladan verirdi ya da bambaşka bir ev aletini, tencere setini, klozet takımını sorulan kelimeyi bilmese de verirde verirdi. Eli boldu, gönlü ganiydi ve biraz ağzı bozuksa da canı sağ olsundu tabii ki! Ayrıca kendisine karı kız, kumar ve çok daha fazlası yakışıyordu, ne de olsa erkek adamdı.
İlker Ayrık ise ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’ yarışmasıyla sempati kazanmış efendi, uzun saçlarını toplama biçimi nedeniyle modern, eşler arası hassas dengede kurduğu dil nedeniyle geleneksel ve komik olmasa da enerjik bir genç olarak popüler bir ekran yüzü olmayı başardı. Mehmet Ali Erbil zamanındaki gibi bol keseden beyaz eşya seti dağıtamasa da kredi kartı borçlarını ödeyen bir yarışmayı yönlendiriyor. Aslında hiç kolay değil çünkü yarışmacı olarak kabul edilmek için borç batağında yüzmek gerekiyor ve sunucu bu yarışmacılarla bir eğlence programı çıkartmaya çalışıyor. Yarışmaya başvuru formunda adayın ne kadar kredi kartı borcu olduğu, borç yüzünden avukat takibine düşüp düşmediği, hangi ihtiyaçlar nedeniyle kredi kartı borcu biriktiği ve bu borcun geçinmesine engel olup olmadığı soruluyor. Yani adayın çarkın başına geçebilmesi için geçerli bir nedenden dolayı borca girmiş olması, ödeyememesi ve bunu milyonların önünde ekrandan duyurması gerekiyor. Tabii bir yandan da çarkta ‘iflas’ gelse de olgunlukla karşılamak, gülmek ve arada sunucuyla göbek atmak da format gereği. İşte işin zor olan kısmı da bu zaten, dolayısıyla bir kısmı değil aslında komple zor dostum zor! Oysa hiçbir yetenek gerektirmeyen bu yarışma çok kolay görünüyor değil mi? Sadece çarkı çevirip harf söylenecek ama bilemeyince, pas geçince veya iflas çıkınca yedi düvele duyurduğun borç batağındaki çıkışsızlığa rağmen gülümsemek veya göbek atabilmek kalender yüreklilikten mi vurdumduymaz genişlikten mi gelir gibi soruları es geçmek gerekiyor.
Seyirciler arasındaki karısı veya kocasının gözünün bebeğine bakıp çarkı çevirirken veya kelimeyi bilemezken borçlardan yine kurtulamadıklarını anımsayarak şakalar yapabilmek öyle kolay iş değil!
Neticede Çarkıfelek reyting garantili acımasız bir eğlenceliktir. Çünkü feleğin çarkı dönerken seyirci acıyarak güldüğü yarışmacılardan daha üstün, emniyetli ve konforlu bir konumdadır ve bu yarışma her zaman gayet iyi hissettirir. Ve zaten kelime oyunlarının çekici kolaylığına feleğin ne çıkacağı belli olmayan çarkı eklenince bu eğlence programı acıklı kredi kartı öyküleri eşliğinde keyifle izlenir…
Paylaş