Paylaş
Yarışma programları denince, TRT’nin gerçekten bilgiyi sınadığı yahut Pazar günleri ‘Bir Kelime Bir İşlem’ türünde elinde kalem kağıt izleyicinin de kendini imtihana çektiği yapımlar akla gelmiyor artık. Çünkü yeni yarışmalarımız çoktandır kişilerin ne kadar arkadan iş çevirebildiği, yüzüne gülüp sırtından vurduğu, vicdan sömürüsü yapıp ağlayabildiği, uzun havayı uzun uzun çekebildiği, kısa havada kıvrak danslarla saniyede kendi etrafında kalçasını kaç kere kıvırabildiği, daldan dala atlayabildiğini ölçmeye çalışıyor.
‘Gelinim Olur musun?’, ‘Kızımı Öper misin?’, ‘Benimle Evlenir misin?’, ‘Kalplerde İkinci Bahar’, ‘Ben Evleniyorum’, ‘Biz Evleniyoruz’, ‘Annem Evleniyor’, ‘Kayınpederim Olsana’, ‘Kaynanama Bir Tane Geçirir misin?’, ‘Buzda Dans Eder misin?’, ‘Biri Bizi Gözetlerken Gizlice Aşık Olur musun?’, ‘Var mısın Rezalete Yok musun Bilgiye, Akla, Mantığa, Yeteneğe?’, ‘Fear Factor’de 50 derece koruma faktörlü krem sürüp, ağzına 50 tane böcek sığdırarak sek sek oynayabilir misin?’, ‘Issız bir Dominik Adası’na giderken yanına alacağın 3 ürün yerleştirme reklamlarında kafanı kırar mısın?’ …
Selçuk Yöntem ise ‘Uçurum’ adlı bir dizideki olağanüstü oyunculuk başarısıyla zevkten uçuruyor resmen. ‘Uçurum’ senaryosuyla, kadrosuyla ve Selçuk Yöntem’in oyunculuk ziyafetiyle seyir zevkinin kalitesiz bir haz olmadığını hatırlatıyor. Ancak ‘Büyük Risk’ adlı yarışma programıyla iyice çizmeyi aşıyor. Olacak şey değil ama gerçekten bilgi yarışması sunuyor. Gayet sıcak, samimi, seri bir tonda ardı ardına sorular soruluyor. ‘Kim milyoner olmak istemez ki allasen?’ yarışmasındaki gibi her soru arasında 45 dakika gerilim müziği çalmıyorlar. Galiba o program bilgi yarışması değil, sabır yarışması zaten!
Kutusunu elleyerek kırmızı ya da mavi olduğunu hissedebilen acayip hisli insanlarımızın aksine burada hislerle tamamen şans eseri para kazanmak da pek olası değil. Çok duygusuz, sıfır hisli ve yarışmacıların el ele tutuşarak soruyu bilmeye çalışmadığı bir program olduğu için elbette sıkıcı. Oysa el ele, omuz omuza vererek kutudaki rengi hissetmeye çalışmanın ortak ruhu, dayanışması, sevgisi, saygısı ne güzel bir şeydir kim bilir! Sonra arada çalan müziklerle çalkalamak, sallamak, titretmek, kıvrılmak, kıvırmak eğlencenin dibine vurmak varken bunlar sopa yutmuş gibi öylece dikiliyorlar ekranda. Soru cevap, soru cevap, soru cevap… Soruları da değil el ele tutuşmak, kucak kucağa otursan bilmiyorsan hissedemezsin. Yani açıkça bilgi yarışması yapmışlar. Bu kafayla devam ederlerse ve yarışma tutmazsa, el ele vermiyorlarsa bile kafa kafaya verip düşünsünler! Hiç mi müzik konulamaz, yani yarışmacılar da iki dönsünler, bir gerdan kırsınlar, gırgır şamata yapsınlar, taklitler ve fıkralarla eğlencenin dibine vururken milyarlar kazansınlar.
Büyük Risk’i ve Selçuk Yöntem’i açıkça uyarıyorum; Zira seyirci yanlışlıkla faydalı bir şeyler öğrenebilir endişesiyle panikteyim, şoktayım.
Nerede bu devlet, nerede bu izleyici?
Paylaş