Paylaş
Yarışmanın başrollerinde Huysuz Virjin ve Seyfi Dursunoğlu oynuyor. Benzemez Kimse Sana amacından, tüm jüri üyelerinden, her hafta değişen konuk sanatçıdan, sunucudan ve ünlü yarışmacılardan daha fazla Huysuz Virjin nedeniyle seyrediliyor. Programın merkezinde 80’ini geçmiş genç bir adam dipdiri duruşuyla, taptaze espri anlayışıyla, hızlı ve yerinde konuşmalarıyla, dansıyla, şarkısıyla, kostümleriyle ve yaşam enerjisiyle tüm şov dünyası çalışanlarına ve ekran başında bezgin bezgin oturan seyirciye örnek oluyor.
Hayat dolu performansı herkesi yerinden biraz biraz kıpırdatma isteği aşılıyor. Çabucak ‘benden geçti’, ‘çok yaşlandım, bu yaştan sonra olmaz’, ‘belli bir yaştan sonra vücut kaldırmıyor’, falan filan diyenlere net bir cevap gibi duruyor. İnsan isterse, insan severse, insan çalışırsa yapabiliyor ve çevresi tarafından da çok daha fazla seviliyor, sayılıyor. Tabii her çalışan, seven, isteyen Huysuz Virjin olamıyor elbette. O söylenecek olanın en ağırını, komiğini, gerçeğini en incelikli ve gündelik tonda bizim gibi söylüyor. Aslında bizim gibi demek doğru olmaz, içimizden geçen ancak söylenirse ayıp kaçacak olan durumları patır patır döküveriyor ortaya usulünce. Üstelik hesapsız, kitapsız, yalansız ve tamamen içten olduğu için kimseye batmıyor.
Dahası politik görüşünü de sakınmıyor kimseden, olduğunun dışında ve farklı da görünmeye çalışmıyor. Net oynuyor! Daha kibar, daha mümin, daha ahlaklı, daha bilgili ve daha sevgi dolu görünmek yerine tam tersini yapıyor. Kendisini daha edepsiz, daha bilgisiz, daha kaba ve korkunç gösteriyor. Tuhaf bir şekilde büyüsü artıyor, o azarladıkça içimiz açılıyor, o tersledikçe kafamız düzeliyor ve o edepsizlik yaptıkça terbiyemiz düzeliyor. Bu çatışma hali müthiş muhalif bir komedi yapmasını sağlıyor.
Seyfi Dursunoğlu sahne ve ekranlarda çokça taklit edilmeye çalışılıyor ama kimseler onun kadar sevilmiyor. Çünkü Huysuz Virjin biz kendisini daha çok sevelim diye ince planlı, keskin dobralık manevralarıyla huzur kaçırmıyor. Enteresan bir şekilde birçok doğru yapımda yer alan başarılı isme kredi vermeyen seyirci Huysuz Virjin’e dağlar kadar güveniyor ve izlemeye doymuyor. Dobralıkla kabalık arasındaki incecik çizgide dengeli, vicdanlı ve gerçekten adaletli olduğu için seyircinin aklına ve ruhuna iyi geliyor.
Bu ülkede Huysuz Virjin gibi katı ahlaki normlarla, gerici muhafazakar kafalarla, şekilci ve göstermelik yapıyla dalga geçen yok aslında. Hele onun kadar anlaşılır bir dille ve gözüne soka soka her türlü kalıp yargıyı eşeleyen deşeleyen kesin yok. Ucuz ve avam bir dili kılıf gibi kullanarak ve güya hiç politik bir konuya değinmeyerek sözde hanımefendilere, sahte beyefendilere, çürük çekirdek aileye hiç saygısızlık etmeden gereken eleştiriyi eğlendirerek önümüze seriyor. Erol Evgin gibi esprili, ölçülü, kompleksiz, değerli ve gerçek bir sanatçının varlığı Huysuz’un işini kolaylaştırıyor elbette. En azından programın kalitesini ve derinliğini arttırıyor. Demet Akbağ ise orada olduğunu hissettirmeye çalışmak gibi saçma sapan bir derde düşmüyor ve adeta programın tadını çıkarıyor.
Yarışmacılar ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Sanatçıları çalıştıran muhteşem ekip ise yarışmacılardan çok çalışıyorlar gibi. Son olarak eski sabah şekeri sunucu ise gerçekten ekrana çok yakışıyor ve başarılı. Keşke son programın girişinde upuzun acıklı bir konuşma yapmaya kalkışmasaydı. Biraz daha başarılı olayım derken çakılacak diye korkuttu doğrusu. Konuşma uzadıkça sarktı ve inandırıcılığından kaybetti maalesef. Ayrıca illa ki bu ağlamaklı tonların samimiyetinden şüphe ettiğimizden değil bıktığımızdan olacak hiç gitmiyor.
Netice de kimse Huysuz Virjin’imize benzemiyor, benzeyemiyor! Allah başımızdan eksik etmesin.
Paylaş