Paylaş
Survivor’un çakması çıktı. Bu yakıştırma yarışmanın kendi tanıtımında da yapılıyor ve ‘Survivor gibi’ olacağını ilan ederek heyecan, eğlence ve keyif vadediyor program. Bu sefer dövmeli, kaslı, boylu poslu zımba delikanlılarla ince belli, hafif deli, sarı saçlı ve keman kaşlı kızlar uzak bir adada değil teknedeler. Dominik’ten bildirmek yerine yurdumuz koylarına açılmışlar ve ateşle barut yan yana nasıl duracak tarzı yarışmalar koymuşlar.
Denizin ortasında baş başa yarışıyorlar, gözlerden uzak yırtınıyorlar, biri bir laf edince kapışıyorlar, diğeri azıcık alttan alınca barışıyorlar ve sonra yerli yersiz bir ağlıyorlar bir ağlıyorlar ki yürekleri dağlıyorlar. Allah’tan aynı nedensiz ve yersiz üslupla hemencecik aniden boş veriyorlar, eller havaya hızla eğlenebiliyorlar. Aç kapa düğmeleri var ve format gereği tüm duygu, düşünce ve ruhsal yapıya saniyesinde geçebiliyorlar. Dakikada 180 farklı duygu yaşayıp ilk duygusuna şaşırmadan dönen var. ‘Şimdi ki gençler bir harika dostum’ dedirtiyorlar yani. Ne de olsa Gezi’den beri gençlerin anlaşılamadığı bilgisi kulağımızda küpe olmuş sallanıyor.
Gençler bilinçli, eğitimli, sabırsız, heyecanlı ve televizyonda bir dakikanın çok uzun bir zaman dilimi olduğunu unutmuyorlar ve seyirci sıkılıp kanal değiştirmesin diye kendileri sürekli değişiyorlar. Çok üzgünken, aşırı sinirliye, oradan mutluluktan havalara uçmalara ve hüzünden geberip, ‘aman üç günlük dünya takmayalım’ triplerine ve beklenmedik ölüm haberi almış gibi yaslara ve aniden bir kuş cıvıltısıyla kahkaha krizlerine, aşık olup delice sevmelere ve nefretin kıyısından dönüp hoş görmelere, obez egolarla herkesleri hor görmelere geçiyorlar. Kişi başına düşen gayri safi milli duygulanma dakikada ölçümü yapılamayacak hız ve değişim içinde olduğundan seyirci sürekli alabora oluyor.
Neredeyse hiç duygusu olmayan ve acilen duygu nakli yapılması gereken bu gençlerin sürekli farklı modlara atlıyor, zıplıyor, sıçrıyor ve konamadan uçuyor olmasıyla seyirci gurur duyacak gibi oluyor, ne var ki olmuyor. Ne yapsın seyirci tam şaşıracak sinirleniyor, tam gülecek üzülüyor, tam eğlenecek şok oluyor, tam şoktayken her şey olağanlaşıyor. Ve Alabora’da tüm yarışmacılar bu yapı merkezinde o kadar sakin ve güzeller ki seyircide ‘olur böyle çok anormallikler’ noktasında kesişiyor. Ne de olsa bir sözle tekne alabora oluyor, bir bakışla duruluyor, tek duruşla tekrar alabora ve tekrar sakinliyor ve hop al aşağı ve güm inerken dön geri ve… Kıyasıya ve süratle daldan dala duygusal sıçramalar yaşayabilen gençler tüm bunları kımıl zararlısı bir hareketsizlikle oturdukları yerden yapabiliyor. Aslında pek çok jest, mimik ve söyledikleri için altyazı ya da decoder filan gerekiyor. Örneğin biri diğerine sinirlenince ‘yine rollenme, bırak işte yine rolleniyorsun’ deyiveriyor. Diğeri kalkıp giderken ‘ben giderim adamlığım burada kalır’ şeklinde cevap yapıştırıyor.
En iyisi ben de daha fazla yazarlanmadan (rollenmek kelimesinden esinlenerek tarafımdam türetilmiştir) gideyim. Ama ben giderim, bu yazı başınıza makale bile kalabilir. Bu arada ben bayramınızı kutlayınca bayram size iyilenebilir ve çok şekerli bayramlar dileyerek bu yazıdan çıkılabilir. Evet alabora olduğum kanısıyla okuyucu beni aşağılayabilir, ancak ben yazıma rollenip hiç takmayabilirim. Alayınıza girer bayramınızı kutlarım. Ayrıca küçüklerin yanaklarından ve büyüklerin ellerinden öperim. Topunuza selam ederim.
Paylaş