Paylaş
Geçen sene Esra Erol’da kendisine hayırlı koca arayan kadını, erkeği ve taliplerini bu sene Zuhal Topal’da görmek normaldir. Zaten yarışmacı olma yolundaki kariyerine belki de Zahide’nin devamlı seyircisi olarak başlamıştır. Programcı gecikebilir, gelmeyebilir ama devamlı seyirci, seyirci olarak kariyer yapmak istiyorsa devamlılık esastır. Ve inanın ki seyirci olarak da ün yapmak ve geçinmek mümkündür. Hatta seyircilikten yarışmacılığa terfi eden pek çok ünsüz ünlümüz olduğu vakidir. Fedakar, vefakar ve terbiyeli seyircileri er geç programcı ya da yapımcı fark edebilir.
Stüdyoların localarında yapımcıların himayesinde yaşayan bir grup insan türü olduğu bilinmektedir artık. Mesela çok terbiyeli ve uyumlu olduğu için Acun’un ünsüz ünlü bir ekibi var ve istikbalini programlarda arayan bu kişiler sıradan seyirci olmayı aşan girişimci izleyicilerdir.
Eskiden olaylara ‘seyirci kalmak’tan korkan ya da böyle endişelerin yaşandığı bir dönem vardı. E artık zaman değişti ve tabii seyirci de değişti. Sonuçta ‘seyirci kalmak’ büyük bir başarıdır. Kanaldan kanala transferiniz söz konusu olabilir. Yapımcıların organize ettiği otellerde kalınır, özel taşımaları yapılır, stüdyoda pişen yemekler yenilir, içilir ve her gün saatlerce canlı yayında bilir kişi gibi fikirleri alınır, alkış tutulur, canlı orkestrayla vur patlasın çal oynasın eğlenilir. Senelerce bu şekilde yaşamak mümkündür ve makbuldür.
Ha bir de seyirciden taraftara dönüşen başka bir tür daha var. Örneğin birkaç Seda Sayan seyircisini herkes nerede görse tanır çünkü yıllardır onlar Seda Sayan’ı izlerken izleniyorlar. Son derece değerli, ünlü ve istikrarlı Seda Fanları, starları neredeyse peşinde giderler ve sıradan seyirciler de starlarının dekorları olarak seyircilerini seyrederler. Aynen Müge Anlı seyircisinin de gayet yakından tanındığı gibi…
Çünkü kimse artık sadece izlemek değil aynı zamanda izlenilmek istiyor. O kadar da seyirci olmak çekilir gibi değil galiba! Bu seyir aksiyonun yer aldığı her mecrada geçerli! Mesela oyun izlemeye gidecek tiyatro seyircisine ‘interaktif’ bir metne gittikleri vaat edilerek reklam yapılması normaldir. Dinlemek, izlemek ve anlamak için harcanacak emeğe kıyamıyor insanlar. Kimsenin bu kadar pasif kalmaya gönlü razı gelmiyor. En azından bir parçası olunmalı ekranın! Rising Star’a oy vererek duvarı yıkmaktan ziyade duvarda resmi çıksın isteyenler hiçte az değil. Bakın reality şovlara katılan yarışmacılar tamamen girişimcidir zaten. Burada izleyen izleyicinin izlenilmesinin tuhaflığına alışılmasına gelindi.
Bir gün bir bilgi yarışmasında ‘fotoğrafı gösterilen kişi hangi programcının seyircisidir’ diye sorulsa cevabı mutlaka bilmemiz gerektiğini düşünüyoruz artık. Aslında en esaslı pasifleştirme kendini etkin zannederken elinde kumanda seyreden seyirciyi seyrederken seçim yaptığınızı zannederek yaşanıyor olabilir. (Evet bu cümle böyle, siz anlayın diye değiştirmeye, parçalayıp ikiye üçe bölmeye niyetim yok! Hatta bir kere de beni alkışlayın bence!)
Paylaş