Paylaş
Özellikle son yıllarda yetersiz ve dengesiz beslenmenin bireylerde olumsuz sağlık durumları oluşturduğu ciddi farkındalıklarla beraber yapılan birçok çalışmaya konu olmuştur. Sağlık üzerinde olumlu etkileri bulunan ve bireylerin yaşam kalitesini artırmada en iyi beslenme şekli olan Akdeniz diyeti ise birçok beslenme modeli arasından sıyrılarak sağlıklı beslenme modeli ile ilişkilendirilir.
Akdeniz diyetinin içeriği
Günümüzde kabul görmüş Akdeniz diyeti yüksek oranlarda zeytinyağı, sebze, meyve, tam tahıllar ve kuru baklagillerin tüketimi ile karakterizedir. Ayrıca bu beslenme tarzında, beyaz et, yumurta, süt ürünleri tüketimi orta düzeylerde iken, kırmızı et tüketimi oldukça sınırlandırılmış, rafine şeker içeren, doymuş yağ asitlerinden zengin, işlenmiş, paketlenmiş gıda ürünlerinin tüketimi de yok sayılmaktadır.
Güncel Akdeniz diyet piramidine bakıldığında ise piramidin en alt kısmında bireyler üzerinde olumlu etki oluşturabilecek, yüksek oranda ve sıklıkla tüketilmesi gereken sebze, meyveler gibi bitkisel kökenli gıdalar ve tahıllar yer alır. Piramide göre her gün tüketilmesi gereken besinler arasında tam tahıllar her öğünde 1-2 porsiyon, sebze ve meyveler ise 2 ve daha fazla porsiyonlarda tüketilmesi gereken besinler olarak yer alır. Özellikle soğuk sıkım zeytinyağının önerildiği bu diyet çeşidinde, doymamış yağ asitlerinden zengin olan zeytinyağı günde 25-30 ml olacak şekilde tüketilir. Akdeniz diyetinin büyük bir kısmını oluşturan ve makro besin öğelerinden biri olan yağ, ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlardan da karşılanır. Vücuttaki sıvı dengesi ve organların çalışması için büyük bir öneme sahip olan su da piramitte yer alan öğelerden biridir ve günlük 8-10 bardak olacak şekilde tüketilmelidir.
Akdeniz diyeti ve sürdürülebilir yaşam tarzı
Mezopotamya’dan günümüze uzanan Akdeniz diyeti, yalnızca beslenme şekli değil aynı zamanda sürdürülebilir bir yaşam tarzını da yansıtır. Bu sürdürülebilir yaşam tarzını ise günlük olarak gerçekleştirilen fiziksel aktivite, kişilerarası iletişim, sağlıklı pişirme yöntemleri, arkadaşlık ve dostlukların devamlılığı ve öğünlerin büyük sofralarda keyif alarak tüketilmesinden almaktadır. Aynı zamanda bu beslenme ve yaşam tarzında mevsimine ait, renkli, doğal ve organik besinlerin tüketilmesine dikkat edilir.
Günümüzde fiziksel aktivite azlığı ve fast food tarzı beslenmenin öne çıkması sonucu hastalıkların arttığı bilinir. Bireyler hava kirliliği, organik olmayan besinlerin tüketimi, fast food tarzı beslenme şeklinin yoğunluğu, fiziksel aktivite azlığı gibi benimsenen bu etkenler sonucu obezite, kalp-damar hastalıkları, kanser, diyabet gibi çeşitli kronik hastalıkların yaygın olduğu düşük refah seviyesine sahip bir şekilde yaşamaktadır.
Kalp hastalıklarında Akdeniz diyetinin etkisi
Kardiyovasküler hastalıklar ırk, din, etnik köken, yaş, cinsiyete bakmaksızın tüm dünyada ölümlerden en fazla sorumlu olan hastalıklardan biridir. Türkiye verilerine bakıldığında da bulaşıcı olmayan hastalıkların meydana getirdiği ölüm oranının % 38.4’ü kardiyovasküler hastalıklara aittir. Kardiyovasküler hastalıklardaki risk faktörlerini belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiş birçok çalışma olmasına rağmen, doymamış yağ asitleri, posa, vitamin ve minerallerden zengin olan Akdeniz diyeti günümüze kadar yapılmış birçok çalışmada kardiyovasküler hastalıklar üzerindeki riski azaltılmasında etkili olduğunu göstermiştir. Aynı zamanda Akdeniz diyeti Amerikan Kalp Derneği (AHA) ve Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) tarafından da kardiyovasküler hastalıklarda önerilen beslenme şeklidir.
Akdeniz diyetinin bu hastalığa karşı koruma sağlaması özellikle besin çeşitliliğini koruyor olmasından kaynaklanır. Sebze ve meyvelerden gelen posa, antioksidan vitaminler (A, C ve E), zeytinyağından gelen tekli doymamış yağ asidi, balık tüketimi ile omega-3 yağ asitlerinin alımı ile genel olarak doymuş yağ asidi ve kolesterol alımının düşük olması KVH riskini düşürür.
Sonuç olarak, kronik hastalıkların morbiditesi ve mortalitesinde azalma için Akdeniz diyetine ilişkin veriler oldukça sağlamdır ve son zamanlarda çok büyük fayda gösteren bir birincil önleme çalışmaları ile sağlamlaştırılmıştır. Akdeniz diyeti, birçok kronik hastalıkları da önlemek için tartışmasız en iyi araştırılmış ve en çok kanıta dayalı diyettir, çünkü sağlıklı beslenme için standart ve belirli bir değere sahip bir diyet şablonu haline gelmiştir. Sağlık üzerindeki olumlu etkileri göz önünde tutulduğunda, Akdeniz diyetine uyumun artırılması ile bireylerin yaşam kalitesinin artışı sağlanabilir.
Paylaş