Paylaş
"Ben tüm dünyada müziğimle, kültürüme köprüler kuruyorum.”
Senem Diyici
Bazen, hiç plan yapmadan, önceden hiç tahmin etmeden, ansızın, “nasıl oldu bu şimdi ya?” dedirten hediyeler gelir insana. Kimi zaman bir yakınınızdan, bazen hiç tanımadığınız birinden… Planlı hediyeleri ve anları bilmek ve kabul etmek kolaydır da, ansızın olanları fark edip, kabul edip, o anları ıskalamamaktır aslolan. Çünkü benim deneyimim o ki, insanın önüne böyle aniden geliverenler, bu nedenle de ardındaki anlamı anlaması güç olanlar, koltuğunun altında evrensel haberler ya da hediyeler taşırlar genellikle.
Ankara Çankaya Belediyesi’nin organize ettiği ve Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşen “Senem Diyici” konseri, bana ve tüm dinleyenlere sunulmuş, bu hediyelerden biriydi bence.
Çok şükür ki, 08 Ocak’ta e-posta kutuma, bir arkadaşımdan ansızın düşüveren o mesajı ıskalamadım ve 09 Ocak gecesi, kesinlikle çok şey öğreten ve deneyimleten hediyemi kabul etme şansını yakaladım. :)
Mesajın çoook alt satırlarındaki linke tıkladım ve mesajda adı geçen konser afişi ile karşılaştım. Gördüğüm sanatçı hakkında (malesef) hiçbir fikrim yoktu. İsmini ilk defa duyuyordum. Ama fotoğrafına baktığımda hissettiğim bir şeye dayanarak (o hissin de ne olduğunu bilemiyorum aslında :)) arkadaşlarımla birlikte gitmeye karar verdim.
Ne ilginçtir ki, hakkında internetten bir şeyler araştırmak, okumak da aklıma gelmedi.
Hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir sanatçıyı ansızın dinlemeye gitmek çok zevkliymiş. Tıpkı içinde ne olduğunu hiç bilmediğiniz, sadece bir kez resmini gördüğünüz bir yemeği tatmak gibi. Göreceğiniz ve/veya dinleyeceğiniz şeyle ilgili zihninizde yapılanmış hiçbir bilgi olmayınca kendinizi o ana daha kolay, yargısızca, şeffafça ve çocuk merakı ile bırakabiliyorsunuz. Esas gerçek deneyim de o anda başlıyor.
Ben de öyle yaptım!
Sahnede bir gitarist, bir baterist, bir saksafon çalan kişi ve bir askıya asılmış çıngıraklar, ziller, defler, adını bilmediğim ritm aletleri vardı. Ardından çok hoş bir konuşma tınısına sahip, sizi sadece konuşarak bile deriiiin diyarlara götürebilen bir hanımefendi – Senem Diyici – belirdi. Ve “her şeyi kapsayan müzik” başladı. Birkaç şarkı ardından sahneye çıkan Neyzen Bilgin ile de ekip tamamlandı ve hayatımın en etkileyici konserine şahit olma şansını yakaladım !
Neden etkilendim ?
Birbirinden ayrı kültürleri yansıtan enstrümanların böylesine güçlü bir uyum ve yaratıcılıkla bir araya gelebilmesinden,
Senem Hanım’ın kendi sesini tıpkı ayrı bir enstrüman gibi kullanarak tüm ekiple akışından,
Sadece Anadolu kültürüne ait olduğunu düşündüğümüz türkülerin böylesine tüm dünyayı, insanlığı kapsayacak biçimde, her tür enstrüman ve farklı bir yorum ile ortaya konulmasından etkilendim. Böylece;
Tüm kültürlerin altını eşelediğimizde, daha derine daha derine gitmeye Senem Hanım gibi cesaret ettiğimizde aslında varılan noktanın tüm insanlık ailesi, tüm dünya, birbirini içeren ve birbirine bağlı olan tüm kültürleri içeren tek bir nokta olduğunu, sanatın, müziğin bu alana erişmede ne büyük bir araç olduğunu, çok zarif, doğal, yaratıcı, özgün, dönüşümsel (doğaçlama), yenilikçi bir müzik ziyafeti içinde gerçekten İdrak ettim ve hatta deneyimledim !
Anladım ki, “GERÇEK SANAT” dönüşümsel ve bütünsel yeniliğe alan açabilmeli, “GERÇEK SANATÇI” ise bu alanı açabilmeye cesaret edebilmelidir!
NOT: Bugüne kadar böylesi bir sanat değerini tanımadığım için kendisinden ve sanatından özür diler, bugün tanımış olmaktan ve sayesinde o muhteşem deneyimi yaşayabilmiş olmaktan dolayı ise şükranlarımı sunarım.
Paylaş