Paylaş
“Yol” ve “Yol almak” her zaman çok güçlü birer semboldür benim için. Yaşamı bir yola, akan zamanı da, o yol üstündeki yolculuğumuza benzetirim. Alınan her nefes, geride bırakılan her an, her gün, aylar ve yıllar kanıtıdır yol almanın.
Dünyaya gözlerimizi açtığımız günden beri yollar ve yoldaşlar değişir. Hızımız, yol alma biçimimiz değişir. Kimi zaman bir araca bineriz, kimi zaman yalın ayak yürümeyi tercih ederiz. Bir an gelir durur, bekler ve önümüze çıkan sürpriz manzaralara ya da uçurumlara bakar kalırız öylece. Kimimizin yağan yağmura tedbiri vardır, kimilerimiz ise sırılsıklam kalır. Bazı dönemeçleri yalnız başımıza döner, bazı tümseklerden ise birlikte atlarız. Kimi an gelir yorulur çöker, kimi an son sürat koşarız. Birden güneş açar, bir bakmışsın gece çöker. Her şey değişir, herkes değişir. Değişmeyen tek şey “yolculuğun” kendisidir.
Yaşam birbirini kesen, birbirine bağlanan, birbirini teğet geçen ve yer yer birbirine hiç değmeden uzayıp giden yol tarlası gibidir.
Ve bir gün gelir; iki ayrı yolda, iki insan bir köşede yan yana gelir. Bu tarlada yollar hep kesişir. Her zaman insanlar köşe başlarında yan yana gelir. Ancak kimileri bu noktadan itibaren, yollarını birleştirip, yeni bir yol üstünde birlikte yürüme kararı verir.
İnsanlar bunun adına ilişki, evlilik, eş olmak ya da bir yastıkta yeni enginlere yelken açmak derler, kim bilir?
Kim bilir? Belki de evliliğin esas anlamı, birbirinin yoluna “eş”lik etmektir. Birlikte el ele yürümek, yol boyunca her adımda o yolu birlikte çizmek, yaratmak. Biri önden giderken onu izlemek, ya da bir diğerini ilerdeki dönemeçte sakince beklemek… Aniden fark ettiğin eşsiz gün doğumunu diğerine göstermek, atamadığın adımlarda açık yüreklilikle destek istemek. Bu yolun ne bana, ne de sana ait olmadığını, sonsuzluğunu ve bilinmezliğini bilmek, bilinmeze güvenmek, kim bilir? İki yeni doğmuş çocuk gibi, yeni bir dil öğrenmekle birlikte, birbirinin dilini… Merak etmek, bir sonraki gün yolda bizi karşılayacak olan yenilikleri , iki büyüyen çocuk gibi, kimi zaman ağır ağır, ya da birdenbire büyümek birlikte… Yerine göre büyüme ağrıları çekmek, yerine göre de erişkin olma sevinci, kim bilir? Ama her zaman, iki küçük çocuk gibi şeffaf ve saf olmak yol boyunca. Sevmek ;her şeyi sevmek, Birbirini çok sevmek.. Yolculuğu, bu yolda ve birlikte olmayı ve her şeyden öte ve öncelikle kendini sevmek. Korkularla değil; sevgi ve cesaretle, bağımlılık ve sahiplenme ile değil; özgürce, sınırlayarak değil, alan açarak,rekabet ile değil; dostluk ve destek ile suçlama ve kızgınlıkla değil; hoşgörü, bağışlama ve anlayış ile, “yokluk”tan beslenerek değil; “varlık” bilinci ile çoğalarak, sırlarla değil; şeffaflıkla, kontrol ederek değil; konuşarak ve paylaşımla, zorunluluk ile değil; bilinçli seçim ve içsel sorumluluk ile, duygusallıkla değil; duyarlılıkla, rutinlerle değil, yeniliklerle, yaratıcılık ve üretkenlikle, somurtarak değil; neşe ile, güler yüz ile, egolarımız ile değil; saf ve berrak öz varlığımız ile, gözleri kör bir sevda ile değil; her yanı görebilen, kapsayan, farkındalık, güven ve barış dolu gerçek bir aşk ile ; birlikte yol almak.
Paylaş