Paylaş
Ebeveynlerin öncelikle hayatın geneliyle ilgili pozitif cümleler kullanmayı alışkanlık haline getirmeleri gerekiyor. Çocuğuna yüzme öğretmeye çalışan bir babanın “korkma atla” cümlesi yerine “tüm cesaretini toplayıp deneyebilirsin” demesi daha uygun olur. “Koşma, çarparsın” cümlesi bile olumsuz bir cümledir ve bilinçaltı bunu otomatik olarak koş ve çarp şeklinde algılar. Bu sefer de çocuk çarptığı için ben sana demedim mi deriz.
Bir çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu duygulardan birisi güvendir. Güven içinde olduğunu bilen çocukta korku duygusu hareket edemez. Dolayısıyla çocuğa her zaman sevildiği ve ne olursa olsun onun yanında olunduğu hissettirilmelidir.
Konsatre eksikliklerinde eğer ciddi bir tıbbı sorun yoksa mutlaka çocuğu bu şekilde davranmaya iten bir bilinçaltı kaydı var demektir. Yani bilinçaltında ne var da çocuk konsantre olmakta zorlanıyor sorusuna bakmak lazım. Ona bağırmak yerine anlamaya çalışmak en doğru davranış olur. Bazı durumlarda çocuk nasıl olsa yaptığım bir şeye yaramayacak kaygısıyla bile konsantrasyon sıkıntısı yaşıyor olabilir.
Çocukları her ne olursa olsun eleştirmek yerine mutlaka cesaretlendirici cümlelerle yönlendirmek gerekir. Birçok anne baba evinin bir odasına kamera koysa ve tam günlük bir kayıttan sonra bu videoyu seyretse çocuklarına ne kadar çok “sen dur, beceremezsin” cümlesini kurduklarına kendileri bile inanamazlar.
Bir diğer konuda maalesef anne babalar devamlı çocukları adına bir şeyler yapma psikolojisindeler. Dolayısıyla çocuklar sorumluluk alma bilincinden uzak yetişiyorlar. Nasıl olsa onlar adına devamlı bir şey yapan anne babaları var, neden uğraşsınlar ki! Anne çocuk yemeği dökmesin diye devamlı kendi yedirmeye çalışıyor, makasla yanlış keser diye oyun kağıtlarını kendi şekillendiriyor, vakit kaybetmemek için kıyafetlerini hızlı bir şekilde kendi giydiriyor ve bütün bunlara ilaveten bir de öğretmen çocuğuna kızmasın diye çocuğunun ödevlerini de yapmaya başlıyor. Bu çocuk ileride bir erişkin olduğunda “kaç yaşına geldin hala bir baltaya sap olamadın” diye azarlanıyor.
Bütün bu yanlış davranışlar öncelikle çocuğun öz güvenini zedeler. Öz güven sıkıntısı yaşayan çocuğun hareket alanını kısıtlıdır. Korku ve kaygılar başlar, iş hayatında ve özel hayatında başarısızlıklar yaşar, maddi problemler yaşam kalitesini düşürür. Ve en kötüsü de sonuçta artık kendini sevmeyen ve kendisine saygı duymayan mutsuz bir birey olur.
Paylaş