Paylaş
Vitaminler yüksek biyolojik aktiviteye sahip, enerji içermeyen, vücutta sentezlenemediği için diyetle alınması zorunlu esansiyel besin faktörleridir. Vücutta işlevlerine göre suda eriyen (C ve B grubu vitaminleri) ve yağda eriyen (A, D, E ve K vitamini) olmak üzere ikiye ayrılırlar. Vitaminler, vücutta biyolojik fonksiyonların oluşması için az miktarda çok işleve sahiptirler. Bunlar normal görme fonksiyonumuzun devamlılığı, antioksidan olarak vücutta istenmeyen maddelerin temizlenmesi, kan yapımının düzenlenmesi, bağışıklık sistemimizin güçlenmesi, dejeneratif hastalık ve bozukluklara karşı koruyucu roller olarak sıralanabilir.
Vitamin kullanımı ile ilgili kabul gören görüş: Yeterli, sağlıklı, iyi dengelenmiş diyette ‘desteğe ihtiyaç yok’ görüşüdür. Sağlığın optimum düzeyde sürdürülmesi, hastalıkların önlenmesi, kronik hastalık riskinin azaltılması için vitaminlerin besin yolu ile alınmasının önemi büyüktür. Sadece aşağıda bahsettiğim özel durumlarda vitaminler kesinlikle kullanılmalıdır.
Çocukluk döneminden ergenliğe, annelik tecrübesinden menopoz ve yaşlanmaya kadar her kadının bu özel dönemlere göre vitamin ihtiyaçlarında artışlar oluşabilmektedir. Hayatın her döneminde yeterli ve dengeli olarak tüm vitaminleri almak gerekir ancak bazı dönemlerde, bazı vitaminler daha ön plana çıkar. İşte yeterli ve dengeli vitamin alımına ek olarak özel dönemlerde farklı vitaminlere daha dikkat etmenin kılavuzu aşağıdaki bilgilerde saklı.
Büyüme döneminde kız çocuklarında A ve C vitamini öncelikli olmalıdır. A vitamini; gözün değişik durumlarda görebilmesi için temel vitamindir. Bunun dışında, büyüme, üreme, bağışıklık sisteminin korunmasında, kansere karşı mücadelede ve tiroid hormonları metabolizmasında görevlidir. Yetersizliğinde gece körlüğü, derinin kuru ve pütürlü olması, göz damarlarında kuruma ve yapısal değişiklikler, sık enfeksiyona yakalanma ve sindirim sistemi hastalıkları görülmektedir. Bu vitamin balık karaciğeri, karaciğer, yumurta sarısı, tam yağlı süt ürünleri, sarı-turuncu-yeşil yapraklı sebze ve meyvelerde bulunmaktadır.
Pişirme ile sebzelerdeki beta karoten kaybı %5-28 kadardır. Karanlık, serin yerlerde ve metallerden uzak olarak besinleri saklarsak A vitaminini kaybetmemekteyiz. C vitaminine ise askorbik asit de denilmektedir. Dokuların bir arada tutunarak vücutta durmasını sağlayan kollejen adı verilen proteinin yapımı için gereklidir. Bunun dışında bakteri toksinleri ve vücudun enfeksiyonlardan korunması, birçok vitamin ve mineralin (demir, kalsiyum, tiamin, riboflavin, A ve E vitamini) vücutta daha elverişli olarak kullanılmasında görev yapar. Sebze ve meyvelerde bulunur.
Vitaminlerin besinlerdeki miktarı dünyanın her yerinde aşağı yukarı aynıdır. Besin üretimi saflaştırılması, besinin aşırı işlem görmesi, ısı ve ışığa maruz kalması, oksidasyon ve asitle reaksiyon halinde besinin vitamin değeri azalır. Bu nedenle besin gruplarına göre pişirme tekniklerine dikkat edilmelidir.
Ergenlik döneminde kızların E vitaminine daha çok dikkat etmeleri gerekir. Yetersiz E vitamini alan genç kızlarda kaslarda zayıflama, kas yorgunluğu, sinir sistemi bozuklukları, kısırlık, hemolitik anemi görülmektedir. En zengin kaynakları yeşil yapraklı sebzeler, bitkisel yağlar (yağların zararlı fonksiyonlarını önlemek amacı ile antioksidan madde olarak E vitamini eklemek gıda maddeleri tüzüğünce zorunludur), fındık, ceviz, kuru baklagillerdir.
Hamile kadınların folik asit alımlarını arttırmaları şarttır. Son yıllarda folatın kandaki homosistein düzeyini düşürerek kalp hastalığından koruduğu, yeterli folat ile beslenen annelerin bebeklerinde nöral tüp defektlerinin (doğumsal anomali) oluşmadığı bildirilmiştir. Folatın en iyi kaynakları koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, roka vb.), karaciğer, kuru baklagiller iken portakal suyu, avokado, brokoli, tam buğday tanesi iyi kaynaklarıdır.
Menopoz ve yaşlılıkta ise B 12 vitamini kadınlar için hayat kurtarıcıdır. B12 vitamini folat ile birlikte kanda homosistein düzeyini düşürerek kardiyovasküler hastalıklardan korunmayı sağlamaktadır. Eğer B12 ve folatı beslenme ile yetersiz alırsak kanda homosistein birikir ve kalp hastalıkları için ciddi risk oluşturur. Bunun dışında eksikliğinde unutkanlık, yürümede güçlük, uyumsuzluk, bunaklık, ruh durumunda değişiklik ve pernisiyöz anemiye yol açar. Bugün depresyonun tedavisinde B12 vitamini kullanılmaktadır. B12 vitamini sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunur.
Paylaş