Paylaş
Ruhsal ve fiziksel sağlığımız için güvende olduğumuzu bilmek bizler için çok önemlidir. Beyin ve sinir sistemimiz her an bu temel bilgiye dayanarak bedendeki ana mekanizmaları ve alt mekanizmaları koordine ederler.
‘Güvende olmadığını düşünerek’ ve bu sinyallerle çalışan beyin ve sinir sistemi var olduğu ortamda tehlike varmışçasına elindeki tüm yöntem ve kaynakları kullanacak yani, tepki veriyor olacaktır.
Beyin üzerine çalışan bilim insanları, “Beynin gelişmek için sahip olduğu genetik mirastan daha fazlasına ihtiyacı var, beynin gelişimi sosyal ilişki içinde gerçekleşiyor” demektedirler.
Bu bağlamda en önemli unsurlardan biri de güvenli bağ kurmaktır, bu bağ genellikle çocuk ile yetişkin arasındaki duygusal bağ olarak tanımlanır. Bu duygusal bağ aynı zamanda çocuğun güvenli bir temel oluşturmasına ve etrafını keşfetmesine yardımcı olur. Çocukta güvenli bir alanın oluşturulması çocuğun sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimini kuvvetlendirir.
Uzun zamandır öğrenmenin temelinde yer alan duyguların görülmesi ve bağ kurma ihtiyacı içinde bulunduğumuz pandemi sürecinden dolayı uzaktan eğitim araçlarıyla karşılanmaya çalışılmaktadır. Çeşitli yöntem ve tekniklerle zenginleştirilen uzaktan eğitim süreci, okul bünyesi altında sahip olunan sosyal ilişki kurma imkânlarından tüm paydaşları yoksun bırakmıştır. Şimdi uzaktan eğitimde çocuklarla bağ kurma, akran ilişkilerini destekleme, duyguları düzenleme ve odaklanma sağlama yollarının öneminden bahsedelim. Duygusal zekâ becerilerini geliştirmek konusunda destek sağlayan duygu koçluğu yaklaşımı çocukların duygularına rehberlik etme, sosyal ilişki kurma, olumlu iklim oluşturma konusunda eğitimcilere önemli araçlar sunmaktadır.
Pandemi günlerinde bazen umutlu, zorlanmış, kaygılı, taşmış, meşgul, enerjik, bunalmış ve baskı altında hissetmiş ve duygu durumumuzda değişkenlikler yaşamışızdır. Söz konusu çocuklara gelince her zaman bu bahsettiğimiz duygusal deneyimlerini açmak istemediklerini görürüz. Bunun içinde duygu koçluğunun beş adımından biri olan duyguların farkında olma konusu hakkında bahsetmemiz faydalı olacaktır. İlk olarak duygu ifadesi kullanmak çok büyük önem taşır. Çocuğun duygusuna verdiği isim ve tanımlama bize bir çerçeve ve ipucu verir. Çocuklar bazen biz farkına varmasak da anda yaşarlar, akıştadırlar. Yaşadıkları durumu anlamlandırma konusunda rehberliğe ihtiyaçları vardır. Akışı konuşmak ve anlamlandırmak gereklidir. Ne yaşandı? Ne oldu? Ne bitti? Çocuğun yaşayışını ona yansıtmak çok önemlidir. Davranışları konuşurken eşlik etmeye devam etmek ve bu konuda özen göstermek gerekir. ‘Senin için anlamlandıramadığın bir durum var buna değer veriyorum.’ denmelidir. Çocuklar büyürken ben kimim? Neyi severim neyi sevmem? gibi sorulara cevap bulmaya çalışırlar. Biz ebeveynler, öğretmenler ve yetişkinler de bu süreçte iç görü kazanmalarında onlara destek olmalıyız.
Çocuklar iç dünyalarında biz yetişkinlerin daha güçlü olduğunu biliyorlar ve eğer duygularını açarlarsa ceza gelebilir endişesi taşıyabiliyorlar. Bu dönemde çıkmaza düşmüş, kısıtlanmış ve engellenmiş hissedebiliyorlar. Bu durum ani duygusal patlamalara neden olabiliyor. Çocuklarda korku ve kaygı nöbetlerine tanık olabiliriz. Çünkü yaşamsal bir tehdit unsuru var olduğunu düşünürler. Hızlı biçimde felaket senaryoları kurabilirler. Aslında kaygının bir işlevi vardır ve bizim hayatta kalmamızı sağlar. Korku-felaket senaryosu ve çocuğun zihninin buna inanması döngüsel bir duygu durumunun içine hapsolmasına neden oluyor. Okulda bir öğrencimizde kaygı nöbeti yaşandığında öncelikle üzerinde durmamız gereken konu güvenlik ihtiyacıdır. Öğrenciyle bağ kurarak bunu bir tek sen yaşamıyorsun, herkes yaşıyor ben de yaşadım ve geçiyor denilmelidir. İhtiyaca göre elini tutabilirsiniz eğer dışarı çıkmak isterse eşlik edebilirsiniz. Ben buradayım ve senin yaşadığın şeyi görüyorum ve seni yalnız bırakmayacağım mesajı verebiliriz. Bedeninde hissettiği duyumları tarif edebilirsiniz. Çünkü çocuk o anda gücü ve kontrolü kaybetmiştir.
Uzaktan eğitimde sosyal ilişkiler ve öğretmenle bağ kurmak çok önemlidir. Çünkü çocuklar etkileşimle öğrenirler. Bu dönemde çocuklar etkileşim halinde duygularını birbirlerine yansıtmalıdır. Bunun için biz öğretmenler ve yetişkinler çocuklar için etkinlikler düzenlenmelidir. Çocukların duygularını yansıtmalarında eğer düşüncelerini yansıtmalarını istiyorsak resim, drama gibi farklı aktarım yollarına izin verebiliriz. Şarkı listesi yapmalarını, günlük tutmalarını isteyebilir ve pandemiyi düşündüğümde ….… hissediyorum çünkü …… cümlesini tamamlatabiliriz.
Ayrıca çocuklar anne babalarına da güvenmeye ve bağ kurmaya ihtiyaç duyarlar. Çocuklarımızın öfkesi, üzüntüsü, hayal kırıklığı gibi duygu durumları sizleri yıkmamalı, korkutmamalı. Onlar, ebeveyn olarak kendilerine destek olacağınızı bilmek, yanlarında olduğunuzu bilmek ve görmek isterler. Aman şimdi sorun çıkmasın, aman üzülmesin diyerek kısa vadede krizleri engelleme çabamız uzun vadede anne baba olarak güvenilirliğimizi sarsabilir. Bu nedenle duygusal varlıklar olduğumuzu ve duyguların hayatımızın her alanında çok önemli yeri olduğunu, özellikle çocuklarımızın buna çok ihtiyaçları olduğunu unutmamamız gerekir.
Paylaş