Paylaş
1- Tuzumuzu neye göre seçelim?
Berna Arslan: Tuz, vücudumuz için önemli bir mineraldir, ancak aşırı tüketimi sağlık sorunlarına yol açabilir. Öncelikle sağlık durumunuza göre tuz seçimi yapmanız çok önemli. Eğer tansiyon veya kalp problemleriniz varsa, rafine tuz gibi sodyum oranı yüksek tuzlardan uzak durmanız gerekebilir. Rafine tuzlar, işlenmiş olduğu için genellikle katkı maddeleri içerir ve fazla sodyum alımı bu tür sağlık sorunlarını tetikleyebilir.
Öte yandan, deniz tuzu, Himalaya tuzu veya kaya tuzu gibi doğal tuzlar, rafine tuza göre daha fazla mineral içerir. Bu minerallerin faydaları var elbette; ama unutmayın, bu tuzlar da yüksek sodyum içerir ve aşırı tüketimi yine istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
Prof. Dr. Hale Ünal Aksu: İşlenmiş tuzlarda beyazlatıcı ve akışkanlığı sağlamak için topaklanmayı önleyici katkı maddeleri bulunur. Yine bu işlemlerden geçerken tuz içerisinde az miktarda bulunan diğer mineralleri kaybeder. Bu nedenle çoğu insan doğal tuzlara yöneliyor. Burada önemli olan tuzu doğru miktarda tüketmek, fazla tüketiminden kaçınmak. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdii günlük sodyum alım miktarı 2 gramın altı, bu da 5 gr tuza denk geliyor. Yani bir çay kaşığının altı. Avrupa Kardiyoloji Cemiyeti ise 2021 Kalp Hastalıklarından Korunma kılavuzunda günde 3 gramın altını öneriyor.
2- Yemeğe göre, kullanılan tuzun türü önemli mi?
Berna Arslan: Rafine tuz, ince yapısı sayesinde çorba, sos gibi yemeklerde kolayca eriyip homojen bir lezzet sağlarken, deniz tuzu veya Himalaya tuzu gibi iri taneli tuzlar, et ve ızgara yemeklerine yoğun bir tat katar ve güzel bir doku kazandırır. Yani burada tercih tamamen sizin damak tadınıza ve yemeğinize göre değişir. Sonuç olarak, tuz seçiminde tek bir doğru yok. Hem sağlık durumunuza uygun hem de yemeklerinizde istediğiniz lezzeti verecek tuzu seçmek önemli. Önemli olan, her durumda tuzu ölçülü kullanmak ve dengeli bir beslenme düzeni oluşturmak. Böylece hem lezzetten ödün vermemiş hem de sağlığınızı korumuş olursunuz.
ŞEFLER ÖZELLİKLE ET, TAVUK VE SEBZE YEMEKLERİNDE KOŞER TUZUNU TERCİH EDİYOR
3- Son dönemlerde oldukça popüler olan koşer tuzu nedir, ne için kullanılır? Faydaları nelerdir?
Hale Ünal Aksu: Koşer tuzu, iri kristal yapıda olduğu için bir çay kaşığı koşer tuzu, sofra tuzuna göre daha az sodyum içerir. Yaklaşık 1240 mg. Genelde yemeklerde pişirme sırasında kullanılır, sofra tuzu olarak kullanılmaz. Baharatlamada ve adını da aldığı üzere koşerlemede kullanılan tuz formudur. Özellikle iyotsuz tuz kullanması gereken hastalarda kullanılabilir.
Berna Arslan: Koşer tuzu son dönemlerde mutfaklarda sıkça adını duyduğumuz bir tuz türü haline geldi. Öncelikle, koşer tuzu, adını Yahudi dini kurallarına uygun olarak hazırlanan "koşer" etlerden alır. Bu tuz, iri taneli ve kristal yapısıyla diğer tuzlardan ayrılır. Bu yapısı sayesinde etlerin üzerindeki kanı emmede çok etkilidir. Bunun en büyük nedeni ise iri ve düzensiz yapısı sayesinde yemeklere verdiği doku ve lezzettir. Özellikle şefler, et, tavuk ve sebze yemeklerinde koşer tuzunu tercih ediyor çünkü tuzun iri taneleri, yemeğin üzerine serpiştirildiğinde güzel bir çıtırlık ve homojen bir tuz dağılımı sağlıyor.
KATKI MADDESİ VE İYOT İÇERMİYOR
Koşer tuzunun sağlık üzerindeki en büyük avantajlarından biri, genellikle katkı maddesi veya iyot içermemesi olarak söyleyebiliriz. Rafine tuzların aksine, kimyasal katkılardan arındırılmış olması daha doğal bir tuz tüketimi sağlıyor. Ancak, koşer tuzunun sodyum içeriği bakımından diğer tuzlardan çok büyük bir farkı olmadığını da unutmamak gerekiyor. Bu yüzden, fazla sodyum tüketiminden kaçınmak isteyenler yine de kullanım miktarını kontrol altında tutmalı. Sonuç olarak, koşer tuzu, yemeklere kattığı lezzet ve dokunun yanı sıra, katkı maddesi içermemesiyle de sağlıklı bir tercih olabilir. Ancak her şeyde olduğu gibi, dengeli ve ölçülü kullanımı şart.
AZI DA FAZLASI DA ZARARLI
4- İyotlu ve iyotsuz tuz nedir, ne için kullanılır? Öncelikle, iyotlu tuz nedir?
Berna Arslan: İyotlu tuz, bildiğimiz sofra tuzuna iyot eklenmiş halidir. İyot, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu temel minerallerden biridir ve özellikle tiroit bezlerinin sağlıklı çalışması için gereklidir. Yeterli iyot alımı, tiroit hormonlarının üretimine yardımcı olarak metabolizmayı düzenler, büyüme ve gelişmeyi destekler.
İyot eksikliği, özellikle çocuklarda zihinsel ve fiziksel gelişim problemlerine, yetişkinlerde ise guatr gibi tiroit hastalıklarına yol açabilir. Bu nedenle, iyotlu tuz kullanımı, iyot eksikliği olan bireyler veya bu eksiklik riskini taşıyan bölgelerde yaşayanlar için oldukça önemlidir. Eksiklik kadar aşırı iyot alımı da tiroid fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir.
Sağlıklı bir iyot alımı için günlük önerilen miktarlara uyulması ve gerekli durumlarda bir sağlık profesyoneline danışılması önemlidir. İyotlu tuz, günlük yemeklerde, salatalarda ve pişirme işlemlerinde rahatlıkla kullanılabilir ve bu şekilde günlük iyot ihtiyacının karşılanmasına destek olur. Öte yandan, iyotsuz tuz ise doğal haliyle ya da işlem görmüş fakat iyot eklenmemiş tuzdur. Deniz tuzu, Himalaya tuzu ve kaya tuzu gibi bazı doğal tuz çeşitleri iyotsuz olarak bulunabilir. Bu tuzlar, mineral içerikleri açısından zengindir ve genellikle doğal bir tat verirler. Ancak iyot eklenmediği için, iyot eksikliği riski taşıyan kişiler için önerilmez.
İyotsuz tuzlar genellikle fermente yiyeceklerde, salamura işlemlerinde veya diyabet, tiroit hastalıkları gibi özel sağlık durumlarına sahip kişilerin diyetlerinde kullanılır. Özellikle otoimmün tiroit rahatsızlığı olan kişiler, fazla iyot alımından kaçınmak adına iyotsuz tuzları tercih edebilir.
Sağlık üzerindeki etkilerine gelecek olursak, her iki tuzun da kendine özgü faydaları ve potansiyel riskleri bulunur. İyotlu tuz, eksiklik durumunda büyük bir kurtarıcı olabilirken, gereksiz ve aşırı tüketimi bazı tiroit hastalıklarını tetikleyebilir. İyotsuz tuz ise, daha doğal ve katkısız bir seçenek olarak öne çıkarken, iyot ihtiyacının başka kaynaklardan karşılanması gerektiğini unutmamak lazım. Sonuç olarak, tuz seçimi tamamen kişisel sağlık durumunuza ve beslenme ihtiyaçlarınıza bağlıdır. Eğer iyot eksikliği riskiniz varsa veya iyot alımını artırmanız gerekiyorsa, iyotlu tuz kullanmak mantıklı bir tercihtir. Ancak, sağlığınıza göre iyotsuz tuz kullanmak daha uygun olabilecek durumlar da vardır. Önemli olan, bilinçli seçimler yapmak ve her zaman dengeli tüketim alışkanlıkları geliştirmektir.
Hale Ünal Aksu: İyotlu tuz üretiminde ilave olarak tuza iyot eklenir. İyot, tiroid hormonunun yapı taşı olup, eksikliği hipotiroidiye yol açmaktadır. Bu yüzden guatr ya da tıroid nodülleriniz yoksa genelde iyotlu tuz kullanımı önerilir.
MAGNEZYUM, KALSİYUM, POTASYUM GİBİ DEĞERLİ MİNERALLERİ KORUYOR
5- Deniz tuzu nedir, ne için kullanılır? Faydaları nelerdir?
Berna Arslan: Deniz tuzu, sağlıklı beslenme ve doğal yaşam trendleri arasında giderek daha popüler hale gelen bir tuz türü. Diğer tuz çeşitlerinden farkı, deniz suyunun buharlaştırılmasıyla elde edilmesi ve bu süreçte minimum işlem görmesidir. Bu, deniz tuzunun magnezyum, kalsiyum, potasyum gibi değerli mineralleri koruduğu anlamına gelir. Deniz tuzu, yemeklere eklendiğinde daha zengin ve doğal bir tat sunar; iri kristalleri sayesinde özellikle etler, sebzeler ve salatalar için harika bir lezzet artırıcıdır.
KİMYASAL KATKI MADDELERİ İÇERMİYOR
Deniz tuzunun sağlıkla ilişkisi oldukça güçlüdür. Elektrolit dengesini korumada önemli bir rol oynar, bu da vücudun sıvı dengesini sağlamak ve sinir iletimini desteklemek için kritik öneme sahiptir. Özellikle yoğun egzersiz sonrası veya aşırı terleme durumlarında kaybedilen mineralleri geri kazanmaya yardımcı olabilir. Ayrıca, deniz tuzu rafine tuzlara kıyasla kimyasal katkı maddeleri içermez, bu da onu daha doğal ve katkısız bir alternatif haline getirir. Ancak, deniz tuzunun tüm bu faydalarına rağmen, tüketimde dengeyi korumak önemli.
FAZLA TÜKETİMİ TANSİYON VE KALP SORUNLARINA NEDEN OLUYOR
Yüksek sodyum içeriği nedeniyle, fazla tüketimi tansiyonun yükselmesine ve kalp sağlığının olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Bu nedenle, deniz tuzunu kullanırken hem lezzet hem de sağlık açısından dengeli bir yaklaşım benimsemek en iyisidir. Sonuç olarak, rafine tuzlara göre daha doğal ve mineral açısından zengin olan deniz tuzu, mutfağınızda ve sağlıklı yaşam rutininizde yer alabilecek harika bir seçenektir ama ölçülü kullanmak kaydıyla!
6- Kaya tuzu nedir, ne için kullanılır? Faydaları nelerdir?
Berna Arslan: Kaya tuzu, yer altındaki kayaçlardan elde edilen ve minimal işlem gören, doğal bir tuz türüdür. Bu doğallığı sayesinde içeriğinde magnezyum, kalsiyum, potasyum gibi pek çok önemli minerali barındırır. Mutfakta iri taneleriyle etlerin marinasyonunda veya daha ince öğütülmüş haliyle yemeklerde kullanılır. Sağlık açısından kaya tuzunun faydalarından bahsedecek olursak İlk olarak, vücudun elektrolit dengesini koruyarak su tutulumunu dengeler. Minerallerin ve suyun vücuttaki emilimini attırma gibi faydalı etkileri vardır.
Bu mineraller kan basıncını düzenlemede, kas ve sinir fonksiyonlarını desteklemede önemli bir rol oynar. Özellikle magnezyum içeriği, kas kramplarını azaltabilir ve sinir sistemini rahatlatabilir.
Toksin atılmasına yardımcı olur. Rafine tuzlarda bulunan katkı maddelerinden yoksun olması da kaya tuzunu daha doğal ve sağlıklı bir alternatif haline getirir. Ancak, kaya tuzunun da sodyum içeriği yüksektir, bu yüzden ölçülü tüketmek gerekir; aşırıya kaçmak tansiyon ve kalp sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.
Sonuç olarak, kaya tuzu, dengeli ve bilinçli tüketildiğinde hem lezzet hem de sağlık açısından mutfağınıza değer katabilecek doğal bir tuzdur. Mineral zenginliğiyle öne çıkar, ancak her şeyde olduğu gibi ölçüyü kaçırmamak şartıyla!
80’DEN FAZLA MİNERAL İÇERİYOR
7- Himalaya tuzu ne için kullanılır? Faydaları nelerdir?
Berna Arslan: Himalaya tuzu, doğal kaya tuzları arasında en çok bilinen ve tercih edilenlerden biridir. Himalaya Dağları’ndan çıkarılan bu tuz, minimal işleme tabi tutulmuş ve böylece içerdiği 80’den fazla mineral sayesinde doğallığını korumuştur. Sağlığımız açısından oldukça değerli olan bu mineraller özellikle sodyum, potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi mineraller, vücudun elektrolit dengesini korumada kritik bir rol oynar. Bu denge, vücutta suyun doğru şekilde dağılmasını sağlar ve böylece hücrelerimizin sağlıklı bir şekilde çalışmasına yardımcı olur.
Sporcular için önemli olan bu dengeyi sağlamak, Himalaya tuzu tüketimi ile desteklenebilir. Himalaya tuzu, doğal mineralleri sayesinde, hücrelerimizin yenilenmesini ve toksinlerin atılmasını destekler. Bu özellikleri, bazı detoks programlarında bu tuzun kullanılmasını popüler hale getirmiştir. Himalaya tuzunun sodyum içeriği, kan basıncının dengelenmesinde de etkili olabilir.
Yüksek tansiyondan mustarip bireyler için sodyum alımını dengelemek önemliyken, Himalaya tuzunun içerdiği mineraller, bu dengeyi kurmada yardımcı olabilir. Himalaya tuzundaki minerallerin zenginliği, yemeklere derinlik katarak, daha doyurucu ve tatmin edici bir lezzet deneyimi sunar. Özellikle doğal yollarla elde edilen bu tuz, rafine tuzlara kıyasla daha sağlıklı bir alternatif sunar. Ancak, bu sağlıklı alternatifin de aşırı tüketilmemesi gerektiğini vurgulamakta fayda var.
DOĞAL TUZLARA YÖNELİN
8-Diyetlerde hangi tuzu kullanmak gerekir? Kilo kontrolü açısından hangisi daha sağlıklı?
Berna Arslan: Tuzun vücudumuz için temel bir mineral olduğunu unutmamalıyız. Ancak, fazla miktarda tuz tüketimi, özellikle de rafine tuz (sofra tuzu) şeklinde olduğunda, vücudumuzda su tutulumuna neden olabilir. Bu da tartıda ekstra birkaç kiloyla karşılaşmanıza yol açabilir. Diyet yaparken dikkat etmeniz gereken şey, bu su tutulumunu en aza indirmek ve vücudunuzun ihtiyacı kadar sodyum almaktır. Bu dengeyi sağlamak için genellikle, rafine tuzun işlenmiş yapısı nedeniyle, içerdiği katkı maddeleri ve yüksek sodyum oranı, diyet yapanlar için pek de ideal değil. Rafine tuz, doğal minerallerden yoksundur ve vücutta aşırı su tutulumuna neden olabilir. Bunun yerine, doğal tuzlara yönelmek daha sağlıklı bir seçim olabilir.
DOĞAL DİYE ABARTMAYIN
9- Doğal tuzlar sağlıklı diyebilir miyiz?
Diyetisyen Berna Arslan: Doğal tuzları sıralayacak olursak;
Pembe Himalaya tuzu, mineral zenginliği ile bilinir ve sofra tuzuna kıyasla daha dengeli bir sodyum alımı sağlar. İçerdiği mineraller, vücudun elektrolit dengesini korumaya yardımcı olabilir, bu da özellikle spor yapıyorsanız oldukça önemlidir. Ancak, “doğal” olması nedeniyle miktarını kaçırmamak lazım. Her ne kadar daha sağlıklı olsa da, aşırı tüketim kilo kontrolü açısından olumsuz etkiler yaratabilir.
Deniz tuzu da bir diğer doğal seçenek. Rafine edilmediği için daha doğal bir yapıya sahip ve genellikle minerallerle doludur. Yine, deniz tuzunu da ölçülü kullanmak gerekiyor.
Kaya tuzu, içerdiği minerallerle bilinen bir diğer doğal tuz çeşididir. Himalaya tuzu gibi, daha az işlenmiş ve dolayısıyla daha doğal bir formda bulunur. Ancak, kaya tuzunun da aşırı tüketimi su tutulumuna ve buna bağlı olarak kilo artışına neden olabilir. Kilo kontrolü açısından en sağlıklı yaklaşım, tuzu dengeli kullanmaktır. Tuz tamamen kesilmemelidir, çünkü vücut sodyuma ihtiyaç duyar. Ancak, rafine tuz yerine doğal tuzları tercih etmek hem genel sağlığınızı hem de diyetinizi destekleyebilir.
Tabii ki, tuz tüketiminizi her zaman kontrol altında tutmak ve günlük önerilen miktarı aşmamak önemli. Sonuç olarak, diyet yaparken tuz seçiminize dikkat etmek kilo kontrolünüze katkı sağlayabilir. Doğal tuzlar, rafine tuza göre daha sağlıklı bir seçenek sunar. Ancak, her şeyde olduğu gibi, burada da dengeyi bulmak esas. Sağlıklı ve dengeli beslenme yolculuğunuzda, doğru tuz seçimiyle bir adım önde olun! Unutmayın, küçük değişiklikler büyük farklar yaratır.
10- Tuzun vücudumuz için faydaları nelerdir?
Berna Arslan: Diyetisyen Berna Arslan: Tuz, temel bileşeni olan sodyum sayesinde, vücudumuzun pek çok hayati işlevinde rol oynar. Sodyum, hücrelerimizin içindeki ve dışındaki sıvı dengesini düzenler. Bu denge, kaslarımızın kasılması, sinir iletiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi ve kalp atışlarının düzenlenmesi için gereklidir. Yani, tuz, hareket etmemizi, düşünmemizi ve kalbimizin atmasını sağlar!
Ayrıca, tuzun vücuttaki sıvı dengesini korumadaki rolü de oldukça önemlidir. Özellikle sıcak havalarda ya da yoğun egzersiz sonrası terle kaybettiğimiz sodyumu yerine koymak, enerji seviyelerimizi korumak ve dehidrasyonu önlemek için kritik bir adım olur. Tuz eksikliği, kas kramplarına, halsizliğe ve hatta daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Sindirim sistemimiz de tuzun etkilerinden faydalanır.
Tuz, mide asidinin üretimini destekleyerek sindirimin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlar. Mide asidi, yediğimiz besinlerin parçalanması ve vücudumuzun bu besinlerden en iyi şekilde faydalanması için gereklidir. Bu sayede, aldığımız besinleri daha iyi sindirir ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besin öğelerini verimli bir şekilde kullanırız.
Tuz kullanımında da ölçü önemlidir.
Aşırı tuz tüketimi, kan basıncını yükseltebilir ve uzun vadede kalp-damar hastalıklarına zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, günlük tuz tüketimimizi kontrol altında tutmak hem sağlığımızı korumak hem de vücudumuzun ihtiyaçlarını karşılamak açısından son derece önemlidir. Sonuç olarak, tuz, vücudumuzun sağlıklı işleyişi için vazgeçilmez bir mineraldir. Ancak, bu değeri en iyi şekilde kullanmak için dengeli bir tüketim şarttır.
Doğru miktarda tuz tüketerek hem sağlığımızı koruyabilir hem de vücudumuzun en iyi şekilde çalışmasını sağlayabiliriz.
11- Tuz değil asıl şeker mi tansiyon yapıyormuş?
Hale Ünal Aksu: Tuz, şekerle birlikte beyaz katiller olarak bilinen bir kötü şöhrete sahiptir. Yıllar içerisinde yüksek kan şekerinin kalp ve damar sağlığı üzerine olan olumsuz etkileri çok net ortaya konulmuş olmakla beraber, yüksek tuz alımının kardiyovasküler hastalık ve ölümle ilişkisi şeker kadar net ortaya konulmamıştır. Her ne kadar J eğrisinden bahsedilse de yeni çalışmalar J eğrisinin de doğruluğunu tartışmaktadır. J eğrisi, tuz tüketimi çok arttıkça, kalp damar sağlığı kotu etkilenirken, çok düşük miktarda tuz kullanımının da kalp sağlığını kötü etkileyebileceği eski çalışmalarda bildirilmiş, denge üzerinde durulmuştur. Ancak yeni kılavuzlar, J eğrisindeki düşük tuz tüketimi olan hastaların altta yatan diğer hastalıkları ve kötü beslenmelerinin bu sonuçlara etkisi olabileceğini savunmakta ve az tuz kullanımını destekliyor.
Fazla tuz alımı, aynı zamanda fazla sodyum alımı demek. Her şeyden önce kan basıncınızı yükseltebilir, bu da uzun vadede kalp damar hastalığına ve inmeye zemin hazırlayabilir. Çarpıntı yapabilir, su tutulumu yapıp ödem yapabilir, özellikle karın bölgesinde doluluk ve rahatsızlık hissi oluşturabilir, elektrolit dengesizliği yapabileceği için halsizlik ve yorgunluk yapabilir. Fazla miktarda tuz tüketimi, vücutta su tutulumu yapıyor, damarlarda yeniden şekillenme üzerine etki ediyor damar duvarımızın iç yüzeyini döşeyen hücrelerde fonksiyon bozukluğu yapabiliyor.
Berna Arslan: Son zamanlarda bazı uzmanlardan, tuzun değil şekerin tansiyona yol açtığını sıkça duyuyoruz. Ancak, bu durum fazla tuz tüketiminin zararlarını göz ardı etmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Tuz, vücudumuzun pek çok temel işlevi için gereklidir; ancak aşırı tüketildiğinde sağlık sorunlarına yol açabilir. En yaygın bilinen etkisi, yüksek tansiyona neden olmasıdır. Aşırı tuz tüketimi, kan damarlarında sıvı birikimine yol açarak kan basıncını yükseltebilir.
Yüksek tansiyon, kalp krizi, felç ve böbrek hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunları için bir risk faktörüdür. Bunun yanı sıra, fazla tuz vücudun su tutmasına neden olabilir. Bu durum, ödem ve şişkinlik gibi rahatsızlıklara yol açar. Ayrıca, böbreklerinizin fazla sodyumu atmak için daha fazla çalışması gerektiğinden, böbreklerinize ekstra yük bindirebilir. Uzun vadede bu durum böbrek fonksiyonlarının bozulmasına neden olabilir. Tuzun fazlası, kemik sağlığı üzerinde de olumsuz etkilere sahip olabilir.
Kalsiyumun idrar yoluyla atılımını artırarak kemik erimesine (osteoporoz) katkıda bulunabilir. Bu da özellikle ilerleyen yaşlarda kemik kırılmaları riskini artırabilir. Sonuç olarak, tuz vücudumuz için gerekli bir mineraldir, ancak ölçülü tüketilmesi gerekir. Fazla tuz tüketimi, ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğinden, günlük tuz alımınızı kontrol altında tutmak, sağlığınızı korumak açısından büyük önem taşır. Hem tuz hem de şeker tüketiminizi kontrol altında tutarak, daha sağlıklı bir yaşam sürmek mümkündür.
12- Tansiyon hastaları için en iyi tuz hangisi?
Hale Ünal Aksu: Tansiyon hastaları için en ideali tuzsuz beslektir. Ama hasta kesinlikle tuzsuz beslenemiyorsa düşük sodyum içerikli tuzlar tüketilebilir çünkü bu tuzlar sodyum yerine bir miktar potasyum içerir. Yine de bu tuzların tüketiminde de özellikle böbrek hastalarının dikkatli olması gerekiyor.
Berna Arslan: Tansiyon hastasıysanız, tuz seçimi sağlığınız için çok önemli. Fazla tuz tüketimi tansiyonu yükseltebilir, bu yüzden doğru tuz tercihinde bulunmak büyük bir fark yaratabilir. Rafine sofra tuzu, yüksek sodyum içeriği nedeniyle tansiyon hastaları için ideal değildir. Bunun yerine, düşük sodyumlu tuzlar tercih edilebilir. Bu tuzlar, sodyumun bir kısmını potasyumla değiştirir ve potasyumun vücuttaki fazla sodyumu atmasına yardımcı olur, böylece tansiyonu dengelemeye destek olur.
Düşük sodyumlu tuzlar, tansiyon hastaları için daha iyi bir seçim olabilir. Bu tür tuzlar, sodyumun bir kısmını potasyum gibi diğer minerallerle değiştirerek tansiyonu kontrol altında tutmaya yardımcı olabilir. Diğer bir seçenek de doğal tuzlar, örneğin Himalaya veya deniz tuzu da bir alternatif olabilir, ancak bu tuzlar da sodyum içerir, bu yüzden ölçülü kullanımı önemlidir. Sonuç olarak, tansiyonunuzu kontrol altında tutmak için düşük sodyumlu tuzları tercih etmek iyi bir seçenek olabilir. Ancak, tuz seçiminizi yaparken mutlaka doktorunuza ve diyetisyeninize danışmayı unutmayın
Özellikle turşu ve reçel yapımında koruyucu ve tatlandırıcı olarak kullanılan limon tuzu zararlı mı?
Diyetisyen Berna Arslan: Limon tuzu, genellikle asitli asit (sitrik asit) olarak bilinir ve turşu, reçel gibi gıdaların koruyucusu ve tatlandırıcısı olarak kullanılır. Sağlık açısından, limon tuzu genellikle güvenli kabul edilir; ancak aşırı tüketimi bazı sorunlara yol açabilir. Asidik yapısı nedeniyle sindirim sisteminde asiditeyi artırabilir, bu da mide problemleri ve reflü gibi sindirim sorunlarına neden olabilir. Ayrıca, diş minesi üzerinde aşındırıcı etkiler yapabilir, bu da dişlerin zamanla zarar görmesine yol açabilir. Nadir de olsa, bazı kişiler limon tuzuna karşı alerjik reaksiyonlar gösterebilir.
Normal ve dengeli miktarlarda kullanıldığında genellikle zararlı değildir, ancak aşırı kullanımı asidik etkiler nedeniyle sağlık sorunlarına yol açabilir. Sindirim sorunları veya diş hassasiyeti yaşayan kişilerin kullanım miktarını sınırlaması iyi olabilir.
13- Doğal limon tuzu var mı?
Evet, doğal limon tuzu mevcuttur ve limon, portakal, greyfurt, lime gibi narenciye meyvelerinde bulunan sitrik asidin kendisidir. Gıda endüstrisinde kullanılan limon tuzu genellikle endüstriyel olarak üretilse de, kaynağı doğal sitrik asittir. Bu sebeple bol miktarda da C vitaminini içerir. Doğal limon tuzu, bu meyvelerin asidik tadını veren ve birçok biyolojik süreçte rol oynayan bir bileşendir.
Normal miktarda kullanıldığında genellikle zararsızdır; ancak, aşırı tüketiminden kaçınılmalı ve özellikle hassas mideye sahip kişiler ile diş sağlığına dikkat edenler için dikkatli olunmalıdır. Limon tuzunu tek başına yenilmesindense tatlandırıcı olarak kullanmanın yanı sıra, asiditeyi artırmak istediğiniz salatalara, soslara veya turşulara ekleyebilirsiniz. Özellikle ev yapımı ekşi tatlı reçellerde doğal tat ve koruyucu özellikler için faydalı olabilir.
Paylaş