Paylaş
NEJM Evidence dergisinde yayınlanan çalışmada, 15-44 yaş arası ABD'li kadınlardan oluşan temsili bir grupta doğum kontrolü kullanımı, gebelik ve doğum sonuçlarını inceleyen Ulusal Aile Büyümesi Araştırması verileri kullanıldı. Veriler, 2002 ile 2015 yılları arasında tüplerini bağlatmış olan yaklaşık 4000 kadının verileri toplanarak bir araya getirildi.
“Ulusal Aile Büyümesi Anketi (NSFG ), ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin Ulusal Sağlık İstatistikleri bölümü tarafından, ABD'deki doğurganlık, aile yapısı ve demografiyle ilgili eğilimleri anlamak için yürütülen bir ankettir .”
Elde edilen verilerin diğer analizleri, tüplerin bağlanmasının 2016 yılında üreme çağındaki kadınların yüzde 22,4'ü tarafından kullanılan en popüler kalıcı doğum kontrol yöntemi olduğunu ortaya koydu.
Ancak bu kadar yaygın kullanılmasına rağmen, mevcut çalışmadaki araştırmacılar bu tür prosedürlerden sonra önemsiz olmayan gebelik oranları buldular.
İncelenen kadınların yüzde 2,9 ila 5,2'si tüp bağlatma prosedüründen sonra hamile kaldığını ve katılımcıların yüzde 12,1 ila 32,6'sı dış gebelik bildirdi. Doğum sonrası prosedürleri alanların tubal sterilizasyondan sonra bir sonraki gebeliği bildirme olasılığı en düşüktü ve yaşlı hastaların prosedürden sonra bir gebelik bildirme olasılığı gençlere göre daha düşüktü.
Medical durumu, ırk/etnik köken, eğitim düzeyi veya metropolitan bir bölgede yaşamak gibi demografik faktörler ve diyabet veya obezite de sterilizasyonda yüksek başarısızlık oranları ile ilişkilendirilmedi.
Araştırmacılar, tubal sterilizasyon sonrası gebelik oranlarının önemsiz sayıda olmadığını ve birçok kişinin beklediğinden çok daha yaygın olabileceğini belirtiyor.
Zuckerberg San Francisco General'de UCSF Genel Dahiliye Bölümü şefi ve çalışmanın ilk yazarı Eleanor Bimla Schwarz “İnsanlar kendileri için en uygun doğum kontrol yöntemini seçerken güvenlik, kolaylık ve yöntemi ne kadar hızlı kullanmaya başlayabilecekleri gibi birçok farklı şeyi göz önünde bulundururlar. Bu çalışma, tüpleri bağlatma cerrahisinin gebeliği önlemenin en iyi yolu olarak kabul edilemeyeceğini gösteriyor. Kola takılan doğum kontrol implantı ya da rahim içi araç olarak bilinen spiral kullanan kişilerin hamile kalma olasılığı tüplerini bağlatanlara göre daha düşüktür.” dedi.
Araştırmacılar, farklı doğum kontrol yöntemlerinin gerçek dünyadaki etkinliği konusunda daha fazla araştırma yapılması çağrısında bulunuyor.
Peki ama bu nasıl oluyor? Tüpleri bağlanan kadın nasıl hamile kalabiliyor?
Etkili bir doğum kontrolü kullanmaya karar verme aşamasında özellikle kadının kafasını karıştıran en önemli konunun kullanılması düşünülen yöntemin riskleri olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Jinekolog Dr. Kağan Kocatepe, korunma yöntemlerinin var olan ve var olduğu sanılan riskleri, plansız bir gebeliğin sonlandırılmasının risklerine göre çok daha düşük olduğunu ifade etti.
“Korunmasız bir ilişkide gebelik oluşma olasılığı her ay başına yaklaşık %25'tir. Bu rakamın bu kadar düşük göründüğüne bakılmamalıdır. Zira bir senelik korunmasız bir ilişkide bu olasılık %85'e çıkar.”
HİÇBİR YÖNTEM %100 KORUYUCU DEĞİLDİR
Hiçbir yöntemin %100 koruyucu olmadığının altını çizen Kocatepe, kadın organizmasının gebe kalmak için mükemmel bir mekanizmayla donatılmış olduğunu, bunu engellemek için yapılan her girişimin başarısız olma riskinin her zaman bulunduğunu dile getirdi.
Dr. Kağan Kocatepe, koruyuculuk oranı en yüksek yöntem; doğum kontrol hapı, en düşük yöntem ise halk arasında en sık uygulanan dışa boşalma ve takvim yöntemidir. Kocatepe, bunlar arasında, ameliyat gerektirmemesi, oldukça yüksek koruyuculuk sağlaması ve 5 yıl gibi bir süre koruması nedeniyle spiralin oldukça avantajlı bir yöntem olduğunu ve ülkemizde sık tercih edildiğini dile getirdi ve ekledi:
“Tüplerin bağlanması, vazektomi, kol içi çubuklar ve doğum kontrol hapları ülkemizde arka planda tercih edilen yöntemler olup sırasıyla takvim yöntemi, prezervatif ve spiral gebelikten korunmada en sık kullanılan yöntemlerdir.”
Tüplerin bağlanması operasyon nasıl yapılıyor? Zorlu ve maliyetli bir süreç mi?
Kağan Kocatepe, sterilizasyon yani tüplerin bağlanması işlemini ve bu yöntemin koruyuculuğu hakkında açıklamalarda bulundu:
“Fallop tüplerinin geçirgenliği cerrahi yöntemle kalıcı olarak bozulur. Bu işlem sonrası yumurta hücresi ile sperm hiçbir şekilde karşılaşamadığından gebelik oluşmaz. Uygulamaya geçmeden önce kadının ve eşinin imzalı onayı gerekir. En sık uygulama şekli genel anestezi altında, laparoskopi yöntemiyle tüplerin yakılması şeklindedir ve 30 dakikalık bir anestezi süresi içerisinde uygulanabilir. Genellikle geceyi hastanede geçirmek gerekmez.”
Kocatepe, yöntemin koruyuculuk oranının %100'e yakın olmakla beraber uygulanan cerrahi işlemin niteliği (yakma veya bağlama gibi) ve bazı bireysel özellikler nedeniyle çok ender durumlarda gebelik oluşabileceğini vurguladı.
Bu operasyondan sonra kadının yaşadığı yan etkiler neler?
Tüp bağlama işlemlerinden sonra akla gelen adet düzensizliği, libido azalması, erken menopoz, östrojen eksikliği belirtileri gibi yan etkilerin hemen hemen hiç yaşanmadığını söyleyen Kocatepe, bu belirtiler tüplerin bağlanmasından yıllar sonra ortaya çıktığında bunu ameliyattan daha çok kadının yaşının ilerlemesine bağlı bir durum olarak görmek gerektiğini dile getirdi.
Tüpler bağlandıktan sonra geri dönüşü yok mu? Tekrar hamile kalınabilir mi?
Yaşam şartlarındaki değişiklik nedeniyle yeniden çocuk sahibi olmak istendiğinde, tüplerin geçirgenliğinin tekrar sağlanılmaya çalışıldığı bu operasyonların başarı şanslarının düşük ve maliyetleri yüksek operasyonlar olduğunu belirten Kocatepe, böyle bir durumda direkt tüp Bebek (IVF) uygulamasının daha mantıklı bir çözüm olduğunu sözlerine ekledi.
Tüp ligasyonuna rağmen gebe kalınmasının çok ender görülen bir durum olduğunu, tüplerin aldıkları tüm hasara karşın yeniden kanal oluşturmalarına bağlı olarak ortaya çıkabileceğini belirten Kocatepe, operatör hatasının pratik olarak mümkün olmadığını ancak yine de bir etken olabileceğini ifade etti.
Ayrıca tüp ligasyonu sonrası oluşan gebeliklerin önemli bir kısmının dış gebelik olduğundan ilk önce bu yönde inceleme yapılacağını, dış gebelik saptanırsa uygun tedaviye geçileceğini, rahim içi gebelik saptanırsa ve bebek isteniyorsa gebeliğin devam edebileceğinin altını çizdi.
Paylaş