Paylaş
Evlenirken ‘İyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta’ deniyor ama bu söze herkes sadık kalamıyor. Özellikle ‘hastalıkta’ kısmı gelip çattığında eşler birbirlerini daha iyi tanıyor. Verilen sözlerin gönülden mi verildiği yoksa lafta mı kaldığı o zaman çıkıyor meydana.
Hasta olan eşini umursamayıp ‘Bir şey olmaz’ diyen, kendi hastayken de dünya başına yıkılmış gibi davranan kişilerden yaka silken o kadar çok insan var ki… Onlardan biri de geçtiğimiz günlerde Washington Post’un Güzin Abla'sı Amy Dickinson’a yazan bir okur. ‘Üzgün ve Acılı’ rumuzlu okur, Dickinson'a gönderdiği mektupta, kanser tedavisi için kemoterapi görürken partnerinin tatile gitmesinden şikayet edip şu ifadeleri kullandı:
"Partnerimle birlikte yaşıyoruz ama onun ayrıca bir yazlık evi var. Partnerim, bizim evimize 15 dakikalık mesafede yaşayan ve buna rağmen nadiren gördüğü üç torununu bahar tatilinde yazlığa götürmek için aylar önceden plan yaptı. Bu planı yaptıktan sonra bana kanser teşhisi kondu ve şimdi kemoterapi görüyorum.
Ben bana bu süreçte yardım edeceğini ve planını iptal edeceğini ummuştum ama o tatilinin tedavimle çakışacağını bildiği halde uçak bileti rezervasyonunu yaptı. Hastaneye gidip gelirken evde ona ihtiyacım olacaktı, o yanımda olmadığı için çalışan kızım bana eşlik etmek zorunda kaldı. Bu kritik dönemde seyahat etmek yerine evde benimle kalıp başka bir dönem için bu tatili planlayamaz mıydı?"
Bu oldukça ağır bir örnek ancak pek çok çift benzer durumları yaşıyor. Bazıları bunu ciddi bir sorun haline getirip günlerce surat asıyor, bazıları ise hiç umursamıyor. Biz de hastalıkta eşinin desteğini yanında bulamayanları dinledik...
‘BEN HASTA OLUNCA KAÇACAK DELİK ARIYOR’
Neslihan N. (43)
Ben bu konudan çok mustaribim. Öyle çok hasta olan ya da hastalanınca naz niyaz yapan biri değilim. Eğer hastayım diye yatıyorsam gerçekten ciddi hastayım demektir. Eşim ise benim tam tersim. En ufacık şeyde "Of çok hastayım" diye mızmızlanır, etrafında pervane olmamı bekler, annesi gibi başında beklememi, ilgi göstermemi ister.
Gerçekten ciddi bir hastalık durumunda tabii ki başında pervane olurum onun istemesine bile gerek yok ama benim dediğim en ufak bir grip/soğuk algınlığı durumunda bile yaşanıyor. Üstüne üstlük ben çok ciddi bir şekilde hasta olduğumda aynı ilgiyi eşim göstermiyor. Ben uyumaya çalışırken yüksek sesle maç seyrediyor, "Bir şeye ihtiyacın var mı?" diye sormuyor, "Bir çorba yapayım da içsin" bile demiyor. Yani tam olarak durum şu: Kendi hasta olunca bana Florence Nightingale muamelesi yapıyor ama ben hasta olunca kaçacak yer arıyor.
‘NE BENİM HASTALIĞIMI NE DE KENDİ HASTALIĞINI ÖNEMSİYOR’
Özlem D. (39)
Bizim eşimle öyle çok ciddi hastalıklarımız olmadı bugüne kadar ama olsa az çok nasıl davranacağını kestirebiliyorum çünkü hamileliğimde ön bilgi verdi kendisi… Hastanede kaldığımız ilk gece yanımda annem kalmak istedi o da hiç itiraz etmeden bu ulvi görevi ona teslim etti. Uykusuna inanılmaz düşkün ve kesintiye uğradığı zaman aşırı sinirli bir adam oluyor. Bebekli hayatımızın 5'inci gününde artık ailelerimiz de evlerine dönmüştü. Eşim işe başlamıştı ve o akşam iş çıkışı eve gelmesi gereken saatte hâlâ eve gelmemişti. Arayıp nerede olduğunu sorduğumda "Arkadaşlar kutlama için yemeğe çıkardılar" deyince kan beynime fırladı. Ben evde tek başıma yeni hayatıma adapte olmaya çalışırken bebeğimin babası ilk fırsatta kendini sokağa atmıştı.
Geçenlerde hasta olduğumda da benzer bir durum yaşadık. Çok halsizdim ve gerçekten çocuğa bakacak gücüm kuvvetim kalmamıştı. “Sen hastasın çocukla ben ilgileneyim, kahvaltıyı hazırlayayım” demek yerine yine arkadaşları ile plan yapma niyetindeydi ama fena patladım ve kavga ettik.
Özetle eşim benim hastalığımı pek önemsemiyor ama kendi hasta olduğunda da aynı derecede özensiz ve ilgi beklemez.
‘YATAĞINA TEPSİ İLE YEMEK BİLE GÖTÜRÜRÜM’
Serhat K. (44)
Kötü günde eşlerin birbirine destek olması gerekir, evlilik böyle bir şey, o yüzden evlilik yemininde "Hastalıkta sağlıkta" diye söz veriyoruz. Ben hastayken eşimin yanımda olmasını isterim, aynı şekilde ben de onun yanında olurum bütün ihtiyaçlarını karşılarım. Eşim hasta olduğu zaman yemek hazırlarım, yataktan çıkamazsa tepsi ile yatağına götürürüm, isterse kendi ellerimle yediririm.
Bence bunu yapmayanlar ya da mecburen yapanlar eşlerini sevmiyor ve değer vermiyor. Çünkü bu içten gelen bir şey zorla olmaz. Eşim de bana aynı şekilde hastayken ilgili davranır ve bu çok hoşuma gider. Hastayken hepimizin biraz daha ilgiye ihtiyacı oluyor, sevdiklerimize naz yapıyoruz. Ben bu nazı yapmayı da çekmeyi de çok seviyorum.
‘EŞİM BENİ ASLA YARI YOLDA BIRAKMAZ’
Işıl T. (43)
Hem ben hem de eşim birkaç kez ciddi ameliyatlar geçirdik. Hem hastane sürecinde birbirimizin yanında olduk hem de sonrasındaki bakım sürecinde birbirimize yardımcı olduk. Hatta benim ameliyatıma babam memleketten gelmedi diye eşim çok bozulmuştu.
Eşim kendi ailesi olsun benim ailem olsun hastalığa çok hassas ve elinden geldiğince herkese yardımcı olur. Olması gereken de budur zaten. İnsan eşini dostunu böyle günde daha iyi tanıyor. Ben bu konuda eşime sonsuz güvenirim. Yarın bir gün başıma bir şey gelse büyük bir sağlık sorunu yaşasam beni asla yarı yolda bırakmaz ne pahasına olursa olsun yanımda olur. Ben de aynı şekilde onun yanında olurum ömrüm yettiğince.
"Çok seviyorum, çok aşığım, senin için her şeyi yaparım" diye evlenip böyle hastalık durumlarında köşe bucak kaçanlara çok şahit olduk. Ailecek görüştüğümüz bir çift vardı. Kadın kanser oldu ve tedaviye başladı. İki tane de küçük çocuğu vardı. O hastalık ve tedavi süreci eşine ağır geldi. Elbette hastanın bakımını yapan kişi için de çok zor bir durum ama adam boşanmak isteyince biz çok öfkelenmiştik eşimle.
Aynı şey adamın başına gelse kadın sonuna kadar onun yanında olurdu eminim. Biz eşine karşı ne kadar öfkeliysek o da bir o kadar sakin ve anlayışlıydı. Çocuklarını alıp onlarla güzel anılar biriktirmek için tatile çıktı ve hiç kırgın olmadı eşine. Ben aynı şeyi yaşasam hastalıktan değil gönül kırgınlığından oracıkta ölürdüm herhalde ve onun kadar anlayışlı olamazdım.
'KENDİSİ HİÇ HASTA OLMAYACAKMIŞ GİBİ DAVRANIYOR'
Özlem V. (39)
Benim eşim bu konuda çok bencil, benim hiç hasta olma lüksüm yok gibi davranıyor. Mesela bir keresinde bisikletten düştüm bileğim kırıldı, 15-20 gün elimi kullanamadım. En ufacık bir yardımı olmadı, ne bir yumurta kırdı, ne masa topladı ne kaldırdı. Baktım hiçbir şeye dokunmuyor oralı olmuyor, ben de çabalamayı bıraktım dışarıdan söylemeye başladım. Yemek yapma derdi yok, bulaşık derdi yok. Tabii söylenmeye başladı; yok efendim ne kadar dikkatsizmişim, saçma sapan bir şekilde kendimi sakatlamışım, ne hale düşmüşüz falan filan…
Sanki kendisi hiç hastalanmayacak ya da kaza yapmayacak. Resmen benim yaşadığımı yaşasın diye dua ettim, itiraf ediyorum. Böyle ben gibi elini ya da ayağını kullanamasın ve ne çektiğimi anlasın istiyorum. Aynı onun gibi ben de öyle bir durumda asla yardımcı olmayacağım ve sürekli başına kakacağım, o büyük günü bekliyorum.
‘BEN SIKILDIM DEDİ İKİ GÜN ORTADAN KAYBOLDU’
Tuğba P. (56)
Ben bir dönem kanser tedavisi gördüm. Eşim ilk zamanlar yanımdaydı ama bir noktada "Ben çok sıkıldım" demeye başladı. Tatile gitmek istedi ve 2 günlüğüne ortadan kayboldu. Yani hem ona hak veriyor hem de çok üzülüyordum. Ben olsam onu öyle bir dönemde asla yalnız bırakmazdım ama yine de "Git tabii" dedim. O dönemlerde hasta olan ayrı çekiyor refakatçisi ayrı… Yani onlar da bunalıyor, sıkılıyor ve bir nefes almaya hakları var. Ama eşimin bu isteğini o gün ziyaretime gelen yeğenim duymuştu ve çok sinirlenmişti.
Erkekler bu konularda daha tahammülsüz oluyorlar, çok sıkıntıya gelemiyorlar. Çocuklarım çalıştığı için sürekli yanımda olamıyorlardı dolayısı ile tüm yük onun üzerindeydi. Bir ara kemoterapi alırken hastanede yanımda dursun diye bakıcı buldular ama öyle günübirlik olanlardan. Bir keresinde bakıcı bulamadılar, eşim canla başla bakıcı bulmak için uğraştı ve sonunda halletti. O ziyarete gelen yeğenim yine bu duruma şahit olmuştu. Bir şey dememişti ama "Kendi bakmak istemediği için uğraştı da buldu bakıcıyı" diye düşünüp sinir olduğunu anlamıştım. Yine de her şeye rağmen eşimin hakkını yiyemem o dönemde çok ilgilendi benimle. Bazı günler oflasa poflasa da iki gün tatile gitse de genelde hep benim yanımdaydı.
* * * * *
--Peki, hastayken hayatımızdaki kişiden ilgi alaka beklememiz normal mı? Hasta olunca aşırı hassaslaşıp fazla mı beklenti içine mi giriyoruz?
--Hastalıkta ilgisiz olan eşe karşı tavrımız ne olmalı?
--Onunla nasıl konuşmalı ve duygularımızı nasıl dile getirmeliyiz?
--Sağlıklı iletişim nasıl olmalı?
Uzman Psikolog Tuğçe Yılmaz, bir ilişkinin karşılıklı sorumluluk, sevgi, ilgi ve şefkat üzerine temellendiğini, eşlerin karşılıklı olarak bu beklentilerinin çok normal ve doğal olduğunu belirtti.
“Eğer ilişkinin genel yapılanmasında bu duygular eksikse kişiler hem günlük rutinlerinde hem de bu gibi hastalık durumlarında daha yüksek beklentiye girebilirler. Haklı olarak zor dönemlerde kişiler partnerlerinden daha fazla ilgi bekleyebilirler. Bunaltıcı olmadığı sürece bu gayet normal bir davranıştır” diyen Yılmaz, hastalık sırasında ilgisiz olan eşe duyguları onu suçlamadan anlatmak gerektiğinin altını çizdi.
“Sen benimle ilgilenmiyorsun” yerine, “Bu dönemde senden daha fazla ilgi bekliyorum, bu kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor” gibi cümlelerle ben dilini kullanmanın daha yapıcı ve doğru olduğunu söyleyen Yılmaz, eşlerin birbirine misilleme yapması konusunda ise şunları söyledi:
“Eşler arası misilleme yapmak, ego savaşına girmek, eleştirel bir dille anlaşılmadığını ifade etmek karşı tarafı iletişime kapalı bir hale getirir. Konu ne olursa olsun, her zaman yapıcı olmak sorunu daha kolay çözmemizi sağlar.”
Uzman Klinik Psikolog Dilara Sayar ise ilişkilerde her iki tarafın da karşılanmasını beklediği duygusal ihtiyaçlarının olduğunu; sevildiğini, kabul gördüğünü, görüldüğünü ve duyulduğunu hissetme, güven duyma ve güven verme, bağımsızlık, empati, özen ve dikkat, şefkat, ilgi, öncelik verme gibi temel ihtiyaçların, çiftlerden biri zorlu bir süreç yaşadığında ya da normal ve sağlıklı rutininin dışında olduğu bir dönemde artabileceğini belirtti.
Hasta olmak, bir kayıp yaşamak, travmatik bir yaşantıya maruz kalmak, işten ayrılmak, kötü bir haber almak gibi olumsuz yaşam deneyimlerinin bireylerin duygusal ihtiyaçlarının daha yoğun hissedildiğini dile getirdi.
Çiftlerin ilişkilerindeki duygusal ihtiyaçların ve beklentilerin mutlaka paylaşılması gerektiğinin altını çizen Sayar, konuşmadan anlaşılmayı istemek yerine sakince ve açıkça konuşmanın, duyguları dile getirmenin doğru olduğunu, konuşurken karşı tarafı suçlayan sen dili yerine, kendi hissettiklerini paylaşmaya yardımcı olan ben dilinin kullanması gerektiğini sözlerine ekledi.
Paylaş