Paylaş
Bununla birlikte bebeklik ve çocukluk çağında çocuğun üreme sağlığını ve ilerideki cinsel yaşamını etkileyecek pek çok etken vardır. Örneğin erkek çocuklarının tuvaletini ayakta yapması, hatalı yapılan sünnetler, bu dönemde geçirilen ateşli hastalıklar gibi erkek ürolojisi ve cinselliği ile ilgili merak ettiğimiz tüm soruları Doç. Dr. Ege Can Şerefoğlu ile konuştuk.
Öncelikle kısaca sizi tanıyalım. Kimdir Ege Can Şerefoğlu?
1979 yılında İskenderun’da doğdum. 2003 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdim. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi A.B.D.’da ihtisas eğitimine başladım. Haziran 2004 tarihinden sonra Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Bölümü'nde ihtisasıma devam ettim. Nisan 2009’da üroloji uzmanı oldum. İhtisasım sırasında erektil disfonksiyon ve prematür ejakülasyon alanında yaptığım çalışmalar yurt içi ve yurt dışındaki birçok bilimsel dergilerde yayınlandı. Eğitimim sırasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Radboud Üniversitesi Üroloji Bölümü'nde çocuk ürolojisi üzerine de çalıştım. 2010 yılında Tulane Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde (ABD) Androloji alanında çalışmaya başladım. 2014 yılında üroloji doçenti unvanı almaya hak kazandım. Birçok ulusal ve uluslar arası üroloji derneğine üyeyim ve Avrupa Cinsel Sağlık Derneği (ESSM) Bilimsel Komitesi, Uluslar Arası Cinsel Sağlık Derneği (ISSM) Strateji ve Geliştirme / İletişim Komitesi, Avrupa Üroloji Derneği (EAU) Genç Akademik Üroloji Çalışma Grubu ve Erkek Cinsel Fonksiyon Bozukluğu Kılavuz Komitesi üyesiyim.
Bazı uzmanlar hatalı yapılan sünnetin ileride sertleşme ve erken boşalma sorunlarına yol açtığını savunuyor. Gerçekten sünnetin cinsel yaşam üzerinde böyle bir etkisi var mı?
Sünnet, tarihin ilk çağlarından beri yapılmakta olan bir cerrahi işlem. Dünyada en sık uygulanan tıbbi operasyon olan sünnetin olası yan etkileri son yıllarda mercek altında. Kimi uzmanlar hatalı yapılan sünnetin ileride sertleşme ve erken boşalma gibi cinsel sağlık sorunlarına yol açacağını öne sürselerde bu konuda eldeki bilimsel veriler kesin değil. Son yıllarda yapılan çalışmalar sünnetli ve sünnetsiz erkeklerin cinsel fonksiyonları arasında herhangi bir fark koymamaktadır. Ancak yine de sünnetin bir cerrahi müdahele olduğunu ve her cerrahi müdahele gibi uzman cerrahlarca steril koşullarda gerçekleştirilmesi gerektiğini hatırlatmakta yarar vardır.
Erkeklerin ayakta tuvaletlerini yapması (işemesi) sağlığa zararlı mıdır? Bu konuda yapılmış araştırma sonuçlarını bizimle paylaşır mısınız?
Her ne kadar ayakta idrar yapan erkeklerde prostat hastalıklarının daha yaygın olduğuna dair bir tevatür bulunsa da, bu konuda yapılmış herhangi bir bilimsel araştırma bulunmamakta. İşeme fizyolojisi göz önüne alındığında, ayakta ya da oturarak idrar yapmanın üriner sistem üzerinde herhangi bir olumsuz etki yaptığını iddia etmek oldukça güç.
Ateşli hastalıklar ve kabakulak erkek çocuklarda kısırlığa neden olur mu?
Testisler vücudun en hassas organlarından biridir ve çocukluk yaşlarında geçirilen ateşli hastalıklar bu organın yapısını etkileyerek fonksiyonlarını bozabilir. Özellikle kabakulak gibi testisi tutan enfeksiyonlar, lösemi-lenfoma gibi kanserler, kemoterapi veya radyasyon tedavisi, inmemiş testis ve kasık bölgesine uygulan diğer cerrahi işlemler kısırlığa yol açabilir.
Erkeklerin en sık yaşadığı cinsel problemler neler?
Erkeklerin en sık yakındığı cinsel sağlık sorunu erken boşalmadır. (prematür ejakülasyon). Ülkemizde 2010 yılında yürüttüğümüz bir epidemiyolojik çalışmanın verileri cinsel açıdan aktif erkeklerin beşte birinin erken boşalma sorunu olduğunu ortaya koymuştur. Dünyanın diğer ülkelerinde yapılan araştırma sonuçları da bu problemin erkeklerin %20-30'unda görüldüğünü ve hem erkeklerde hem de eşlerde ciddi sıkıntıya yol açtığını kaydetmektedir. Erken boşalma için uygulanabilecek bir çok tedavi alternatifi mevcuttur ve bu sorunu yaşayan kişilerin mutlaka bir üroloji uzmanına görünmeleri gerekir.
Diğeri de sertleşme bozukluğu herhalde...
Evet, erkeklerin en sık yaşadığı cinsel problemlerin bir diğeri de sertleşme bozukluğudur (erektil disfonksiyon). Erektil disfonksiyon genellikle altta yatan bir hastalığın habercisidir ve bu problemi yaşayan kişilerin mutlaka açlık kan şekeri, kolesterol değerleri ve sabah testosteron seviyelerini ölçtürmeleri gerekir. Bazı ruhsal sorunlar da kendini sertleşme bozukluğu ile gösterebilir ve bu nedenle zaman zaman bu problemi yaşayan kişilerin psikolojik destek tedavileri almaları gerekebilir. Eğer altta yatan problem düzeltilebilirse sertleşme bozukluğu kendiliğinden iyileşir. Eğer düzeltilemiyorsa sertleşme bozukluğu tedavileri için uygulanabilecek ilaç tedavileri ve cerrahi müdahaleler mevcuttur.
Genç ve tecrübesiz erkekler “erken boşalma” yaşlanan erkek ise “sertleşme bozukluğu” yaşar gibi genel bir algı var evet ama biliyoruz ki sertleşme bozukluğu çok genç yaşlardan itibaren ortaya çıkabiliyor. Peki, bu kadar yaygın olmasının ve görülme yaşının bu kadar aşağılara inmesinin altında ne yatıyor?
Aslında bu algı çok da yanlış değil. Erken boşalma problemi yaşayan erkekler genellikle 30'lu yaşlarından önce bizlere başvururken, sertleşme bozukluğu sorunundan yakınan hastalarımız çoğunlukla 40 yaşın üzerindedir. Ancak tabii ki bu genellemenin istisnası olan hastalarımız da mevcuttur. Genç erkeklerde de sertleşme bozukluğu ortaya çıkabilir ancak bu kişilerde genellikle altta yatan birtakım ruhsal sorunlar mevcuttur. Bu duruma "psikojenik erektil disfonsiyon" adi verilir. Bununla beraber kimi erken boşalma hastalarında bu sorun bir prostat hastalığı, diyabet rahatsızlığı veya psikiyatrik ilaç kullanımını takiben ortaya çıkar. "Edinsel erken boşalma" adı verilen bu durum dikkatli bir tıbbi inceleme gerektirir ve altta yatan nedenin tedavisiyle tamamen düzelir.
Erkekler doktora gitmek yerine fındık fıstık yiyerek sertleşme bozukluğuna çare bulmaya çalışıyor. Bu mümkün mü?
Yüzyıllardır insanlar cinsel performansı neyin arttırabileceği üzerine kafa yormuş ve bu maksatla bir çok yiyeceğin afrodizyak etkisi olduğuna inanmıştır. Antioksidan maddeler ve E vitamini açısından zengin olan kuruyemişler gerçekten cinsel performans üzerinde kısıtlı bir fayda sağlayabilir. Ancak sağlıklı bir yaşam şeklini benimseyerek düzenli beslenmek, spor yapmak, kilo vermek ve sigaradan uzak durmak çok daha olumlu bir cinsel performansa yol açacaktır.
Erken boşalma tedavisinde kullanılan yeni yöntemler nelerdir?
Erken boşalma tedavisi hastanın özelliklerine göre planlanması gereken bir tedavidir. Yeni bir ilişkiye başlandığında veya cinsel açıdan tecrübesiz kimselerde ortaya çıkan erken boşalma genellikle tıbbi tedavi gerektirmez. Ancak bazı kişiler ilk cinsel tecrübelerinden beri her zaman 1 dakika içinde boşalıyorsa, bu kişilere ilaç tedavileri uygulanmalıdır. Penis üzerine uygulanan anestezi kremleri penis duyusunu azaltır ve geç boşalmaya neden olur. Yine cinsel ilişkiden önce veya her gün alınan antidepresanlar da erken boşalma sorununa çözüm olabilir. Son yıllarda boşalmadan sorumlu olan kaslara Botox tedavisi uygulanması veya penis başına hiyalüronik asit enjeksiyonu gibi deneysel tedaviler popülarite kazanmıştır ancak bu tedavilerin deneysel tedavi aşamasında olduğu unutulmamalıdır.
Penis ütüsü nedir? Kimlere uygulanır?
Halk arasında penis ütüsü olarak da bilinen "şok dalga tedavisi", aslında biz ürologların yaklaşık 40 yıldır böbrek taşlarını kırmak için kullandığı bir tedavi yöntemi. Taş kırma cihazları ile böbreklerindeki taşları temizlenen hastaların böbreklerindeki kan damarlarının artmış olduğunu gören araştırmacılar bu tedaviyi iyileşmeyen cilt yaralarında, kemik iltihaplarında hatta kalp krizi sonrası kanlanması bozulmuş kalp dokularına uygulamışlardır. Sertleşme bozukluğunun penise kan taşıyan damarlardaki bozukluk olduğu dikkate alınırsa, "şok dalga tedavisi" penis damarlarının artmasına yol açabilir ve böylelikle ereksiyon problemi yaşayan erkeklerin bu rahatsızlığı ortadan kalkabilir. Her ne kadar "şok dalga tedavisi" ile yapılan ilk çalışmalar son derece umut verici olsa da, güncel makaleler bu tedavinin etkinliğinin sanıldığı kadar yüksek olmadığını, sertleşme bozukluğu yaşayan hastaların %30-50 kadarının bu tedaviden memnun kaldığını göstermekte. Bu tedaviyi uygulamak isteyen sertleşme bozukluğu hastalarının fazla iyimser olmamalarında fayda var.
Erken boşalma problemi yaşayan erkekler ilaç kullanmadan bu sorunun üstesinden gelebilirler mi?
Her ne kadar erken boşalma tedavisi için uzun yıllardır psikoterapi teknikleri önerilse de, bu tedavi şekillerinin uzun dönem etkinliğine dair elimizde yeterli kanıt bulunmamaktadır. Tantra, Kegel egzersizleri, "sensate focus" vb teknikler kimi terapistlerce uygulanmaktadır ama uzun tedavi seansları, masraflı psikoterapiler ve beklenen etkinliğin karşılanamaması nedeniyle hastalar genellikle yeniden tıbbi tedavi arayışına girmektedirler.
Fazla mastürbasyon erken boşalmaya yol açar mı? Aynı şekilde özellikle ilk gençlik yıllarında yanlış yapılan mastürbasyon cinsel problemlere davetiye çıkarır mı?
Fazla mastürbasyonun erken boşalmaya yol açtığı inanışı doğru değildir. Birçok erkek hayatının birçok döneminde mastürbasyon yapar ve bu zararlı bir alışkanlık değildir. Ancak fazla sert yapılan mastürbasyon veya mastürbasyon maksadıyla kullanılan kimi gereçler penis dokusunda zedelenmelere yol açabilir. Fazla mastürbasyon yapan kimi erkeklerde bu alışkanlık partnerli cinsel ilişkide boşalamama (veya geç boşalma) sorununa yol açar. Bir kişi fazla mastürbasyon yaptığı için partneriyle yaşadığı ilişkide problem yaşıyorsa bir terapiste başvurması gerekebilir.
Sık aralıklarla boşalmak prostat kanserinden korur mu?
Bu konu Boston Üniversitesi Halk Sağlığı Departmanı tarafından yapılan bir çalışmaya konu oldu ve 1992 – 2010 yılları arasında takip edilen 31.925 erkeğin sağlık verilerini inceleyen araştırmacılar, ayda en az 21 kez boşalan erkeklerin ayda 4 – 7 kez boşalanlarla mukayese edildiğinde %20 oranla daha az prostat kanserine yakalandığını saptadı. Her ne kadar sık boşalmanın hangi mekanizmalarla kişiyi prostat kanserinden koruyabileceği tam olarak ortaya konmamış olsa da, araştırmacılar prostat salgılarında biriken kanserojen maddelerin çevre dokulardaki hücrelerde tahribata yol açabileceğini ileri sürmüşlerdi. ‘Prostat durgunluk hipotezi’ olarak adlandırılan bu teorinin doğruluğunun kanıtlanması için iyi tasarlanmış klinik araştırmalara ihtiyaç olduğu açıktır.
Yüzük parmağı işaret parmağından daha uzun olan erkeklerde prostat kanseri daha mı sık görülür?
Bu konuda çok fazla araştırma yapılmamış olsa da, yüzük parmağının uzunluğu ile prostat kanseri arasında ilişki olabileceğine dair bilimsel veriler bulunmaktadır. İşaret parmağı ve yüzük parmağı uzunluklarının oranı hakkında yapılan tıbbi çalışmalar, anne karnında fazla erkeklik hormununa (androjenlere) maruz kalanlarda yüzük parmağının daha uzun olabileceğini öne sürmüştür. Yüzük parmağı, işaret parmağına göre daha büyük olan erkeklerin, anne karnında daha fazla erkeklik hormonuna maruz kaldıkları için penislerinin daha fazla geliştiği bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Ancak fazla miktarda erkeklik hormonuna maruz kalmak her zaman iyi bir şey olmayabilir. Erkeklik hormonları penisin yanı sıra prostat bezinin de gelişimi sağlar ve anne karnında fazla androjen maruziyeti prostat kanserine yakalanma riskini de arttırabilir.
Sizce neden cinsellik konusunda bu derece sorunlu bir toplumuz? Bu problemlerin temelinde ne yatıyor?
Cinsellik sosyal gelişimini tamamlayamamış bir çok toplumda olduğu gibi ülkemizde de bir tabu olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar bu konuda konuşmasak da cinsellik her yerde, her şekliyle yaşanıyor. Bu konuda "sorunlu bir toplum" oluşumuzun temelinde riyakarlığımız yatıyor. En muhafazakar şehirlerde taciz ve tecavüz sıklığının yüksekliği de bunun bir kanıtı. Cinselliğin kötü bir şey olmadığı, sağlıklı cinsel ilişki pratikleri ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan nasıl korunulabileceğinin okullarda verilecek cinsel sağlık eğitimleriyle öğretilmesi bu konuda atılacak önemli bir adım olacaktır.
Doğurganlığı arttıran yani sperm sayısını ve kalitesini etkileyen unsurlar nelerdir?
Son yıllarda yapılan çalışmalar 1970'li yıllardan günümüze erkeklerdeki sperm sayılarının %60 oranında azaldığını ortaya koymaktadır. Her ne kadar sperm sayımızdaki bu belirgin düşüklüğün tam olarak sebebi ortaya konamamışsa da değişen yaşam koşullarımız, çevre kirliliği, gıdalarımızdaki katkı maddeleri ve gündelik hayatımızda maruz kaldığımız stres bu durumu açıklayabilir. Sperm hücreleri vücudun en küçük ve en hassas hücresidir. Bu nedenle maruz kaldığımız bir zararlı uyaran karşısında yapısı bozulur ve sayıları azalır. Sağlıklı sperm, sağlıklı vücutta bulunur ve bu nedenle sperm sayısını arttırmak isteyen erkeklerin sağlıklı bir yaşam şeklini benimsemesi gerekir. Düzenli ve sağlıklı beslenmek, spor yapmak, kilo vermek ve sigaradan uzak durmak sperm sayısını arttıracaktır.
Doğal ürünlerle beslenme sperm kalitesini etkiler mi?
Spermler son derece hassas hücrelerdir ve çevresel değişikliklerden çok kolay etkilenirler. Sağlıklı sperm ancak sağlıklı bir bünyede üretilebilir. Bu nedenle iyi kalitede sperm üretebilmek için bir erkeğin endokrin sistemi, kalp-damar sistemi, sinir sistemi ve ruh durumu iyi durumda olmalıdır. Sperm kalitesini arttırmak isteyen bir kişinin tüm bu sistemler üzerinde etkili olan beslenme durumuna dikkat etmesi, doğal ve sağlıklı ürünler tüketmesi gerekir. Sigaradan uzak durmak da sperm kalitesinin iyileşmesine katkı sağlayacaktır.
Gelelim yüzyılın tartışmasına… Dar ve seksi iç çamaşırlar mı yoksa rahat ve sağlıklı mı? Dar iç çamaşırların gerçekten çocuk sahibi olmak üzerine olumsuz etkileri var mı?
Biraz önce de altını çizdiğim gibi, spermler çevresel değişikliklerden çok kolay etkilenebilen hassas hücrelerdir. Sperm üretiminden sorumlu olan testislerin vücudun dışında olmasının başlıca nedeni sperm üretimi için bu organın serin ortamda bulunması gereğidir. Optimal sperm üretimi testisler 34-35 santigrat derecedeyken gerçekleşir ve giyilecek bir iç çamaşırı bu organın ısısında artışa neden oluyorsa, o zaman sperm sayılarında azalma meydana gelir. Amerika Birleşik Devletlerinin saygın bilim merkezlerinden biri olan Harvard Üniversitesi Çevre Sağlığı Bölümü tarafından yapılan bir araştırmada, 2000 ve 2017 yılları arasında Massachusetts General Hospital’daki tüp bebek merkezine başvuran 646 erkekten elde edilen veriler incelenmiştir. Bu erkeklerin iç çamaşırı tercihlerini analiz eden araştırmacılar sıkı iç çamaşırı giyenlerin sperm sayısının, “boxer” giyenlerden %17 daha az olduğunu saptamıştır. Bu ilginç bulgu slip iç çamaşırı giyenlerin sperm sayısındaki bu azalmanın çok da ciddi bir durum olmadığını gösteriyor ama bebek sahibi olmak isteyen erkeklerin “boxer” alışverişine çıkmaları faydalı olabilir.
Paylaş