Paylaş
Kansere neden olan enfeksiyonlar konusunda ne kadar endişelenmeliyiz?
Kanserle bağlantılı enfeksiyon etkenleri arasında Helikobakter Pilori Bakteri (H. pylori) gibi bakteriler ve insan papilloma virüsü (HPV), Epstein-Barr virüsü (EBV) ve hepatit B ve C gibi virüsler yer alıyor.
Miami Üniversitesi Kanser Merkezi'nde Hematoloji bölümü şefi Prof. Mikkael A. Sekeres, Washington Post için kaleme aldığı makalede bu konuda şunları söyledi:
“Bir onkolog olarak, kanser gelişimi için risk faktörlerini düşündüğümde, temel bir prensibi aklımda tutarım: Birçok kanser, bir organdaki hücreler büyümeye ve daha sık bölünmeye teşvik edildiğinde ortaya çıkar. İstatistiksel olarak, daha sık bölünen hücrelerin hata yapma olasılığı daha yüksektir ve bu hata o hücreye diğer hücrelere göre büyüme avantajı sağlayarak normal hücreyi kanserli bir hücreye dönüştürebilir. Enflamasyon veya enfeksiyon gibi faktörler hücre döngüsünün artmasına neden olur veya hücreleri büyümeye iten hataları ortaya çıkarır.”
İşte bu enfeksiyonlar hakkında bilmeniz gerekenler ve kansere dönüşme riskini azaltmanın yolları…
HELİKOBAKTER PİLORİ
H. pylori mideyi ve ince bağırsakların ilk kısmı olan oniki parmak bağırsağını (duodenumu) enfekte edebilir, gastrit veya peptik ülser hastalığına neden olabilir. Tükürük, kusmuk veya dışkı yoluyla ya da kontamine su veya gıda yoluyla kişiden kişiye geçebilir. H. pylori'nin bu şekilde bulaşma kolaylığı düşünüldüğünde, enfekte bireylerin yalnızca yaklaşık yüzde 30'unda semptomlar görülmesine rağmen, nüfusun yarısından fazlasının bakteriyle enfekte olması şaşırtıcı olmamalıdır.
Kronik H. pylori enfeksiyonu olan kişilerde mide kanseri ya da mide lenfoması olma riski artar. Dünya genelinde yılda 800.000'den fazla kanser vakası bu enfeksiyona bağlanıyor.
H. pylori enfeksiyonu riski, çocukluktan başlayarak rutin el yıkama alışkanlığı, temiz ve güzenilir kaynaklardan yemek yeme ve su içme ile azaltılabilir. H. pylori enfeksiyonları antibiyotik ve proton pompası inhibitörleri kombinasyonu ile tedavi edilebilir.
Nasıl korunacağız?
Prof. Dr Ahmet Karaman, kanserle bağlantılı enfeksiyonların erken önlem alınmazsa ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi ve H. pylori enfeksşyonunun kanserle ilişkisi hakkında bilgi verdi.
H. pylori adlı bakterinin mide kanseri ve ülserlere yol açabileceğini H. pylori enfeksiyonunun genellikle mide ağrısı ve sindirim sorunlarına neden olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Karaman, eğer bu enfeksiyon teşhis edilirse, antibiyotik tedavisi ile bakteriyi yok etmenin mümkün olduğunu, düzenli doktor kontrolleri ve mide sağlığına dikkat etmenin enfeksiyonun ilerleyip kansere dönüşmesini önlemek açısından önemli olduğunu belirtti.
HPV
HPV; genital bölgeyi, cildi ve boğazı etkileyebilen cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine göre, 20 yıl önce Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda yaklaşık 14 milyon yeni HPV enfeksiyonu meydana geliyordu. HPV aşısının sayesinde o zamandan bu yana 14-24 yaş arası kadınlarda HPV enfeksiyonlarının sayısının yüzde 70'ten fazla azaldığı tahmin edildi.
Her yıl dünyada yaklaşık 700.000 kanser HPV'ye bağlanıyor. Bunlar içinde serviks, anüs, genital bölgeler, baş ve boyun kanserleri de bulunuyor. Rahim ağzı ve anal kanserlerin yüzde 90'ından fazlası HPV enfeksiyonlarından kaynaklanırken, HPV enfeksiyonlarının çoğu aslında kendiliğinden düzelir. Ancak kalıcı enfeksiyonu olanlarda kanser riski daha yüksektir. Yapılan hiçbir tedavi enfeksiyonu yok edemez. Yaygın olarak görülen HPV türlerini önlemenin en iyi yolu aşı olmaktır.
Prof. Mikkael A. Sekeres, üç çocuğunu da yetişkin olduklarında HPV ile ilişkili kanserlere yakalanma risklerini azaltması için aşılattığını belirtti.
Nasıl korunacağız?
Prof. Dr. Ahmet Karaman, HPV'ye karşı korunmanın en etkili yolunun aşı olduğunu, özellikle genç yaşta (9-14 yaş aralığında) yapılırsa en iyi korumayı sağlayacağını, yetişkinler de belli bir yaşa kadar (26-45 yaş arası, doktor önerisine bağlı olarak) aşılama yapılabileceğini söyledi. Aşı, virüsün en yaygın ve kansere neden olan türlerine karşı koruma sağlar. Cinsel yolla bulaştığı için, cinsel sağlık konusunda bilinçli olmak, prezervatif kullanımı gibi korunma yöntemleri de riskleri azaltabilir. Kadınlar için düzenli rahim ağzı taraması erken teşhis için önemlidir, çünkü aşılama sonrasında bile taramalar kanser riskini azaltmada etkili bir yöntemidir.
EPSTEİN-BARR VİRÜSÜ (EBV)
Mono hastalığı ya da öpücük hastalığı olarak bilinen enfeksiyöz mononükleozdan sorumlu virüs olan Epstein-Barr virüsü , her yıl dünya çapında 150.000’den fazla lenfomaya ve baş ve boyun kanserine neden oluyor.
EBV vücut sıvılarından, çoğunlukla da tükürük yoluyla yayılır. Ancak ergenler ve genç yetişkinler enfekte olduğunda herhangi bir belirti yaşamaz. Nüfusun yüzde 90'ından fazlasının EBV taşıdığı tahmin edilir. EBV enfeksiyonu olan kişilerden uzak durmak, el hijyeni önem vermek, yiyecek ve içecekleri paylaşmaktan kaçınmak EBV'ye yakalanma olasılığını azaltır.
EBV ile enfekte olmuş kişilerin büyük çoğunluğunda virüse bağlı kanser gelişmez. EBV ile ilişkili kanser riski daha yüksek olan kişiler arasında özellikle bağırsak, akciğer veya kalp nakli olan hastalar, kemik iliği nakli sonrası bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar, HIV ile enfekte olan hastalar yer alır.
Nasıl korunacağız?
EBV’nin lenfoma ve nazofarenks kanseri gibi bazı kanser türlerine yol açabileceğini belirten Karaman, bu virüs için özel bir aşı olmasa da, bağışıklık sistemini güçlü tutmanın enfeksiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olabileceğini, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve stresten kaçınmanın bağışıklık sistemini desteklediğini sözlerine ekledi.
HEPATİT B ve C
Hepatit B ve C enfeksiyonları dünya çapında karaciğer kanserinin en yaygın nedenlerindendir. Her yıl 500.000'den fazla vakaya yol açan her iki virüs de cinsel temas, kan veya enjeksiyon iğnesi paylaşımı yoluyla bulaşabilir. Dünya genelinde 250 milyondan fazla insanın hepatit B ile yaşadığı, 50 milyon kişinin ise kronik hepatit C hastası olduğu tahmin ediliyor.
HPV'de olduğu gibi, hepatit B de çocuklar için iki veya üç aşıdan oluşan bir aşı serisi ile önlenebilir.
59 yaş ve altındaki yetişkinler ve hepatit B için risk faktörleri olan yaşlı yetişkinler için Kronik hepatit B, tedavi edici olarak kabul edilmeyen antiviral ilaçlarla tedavi edilebilir.
Ne yazık ki, hepatit C'yi önleyecek bir aşı yok. İyi haber ise, doğrudan etkili antiviral hapların geliştirilmesinin gerçek bir tıbbi mucize olarak kabul edilmesi ve kronik hepatit C'li kişileri yalnızca 8-12 haftalık bir tedavi süreciyle yüzde 95 oranında iyileştirmesidir.
Kronik hepatit C'li 240.000'den fazla kişi üzerinde yapılan bir çalışmada, antivirallerle tedavinin karaciğer kanseri oranını yarıdan fazla azalttığı bulunmuştur.
Nasıl korunacağız?
Hepatit B ve C virüsleri, karaciğer kanserinin en yaygın nedenlerinden biri olduğunu belirten Karaman, Hepatit B için aşının mevcut olduğunu ve bu virüse karşı en önemli koruma yönteminin bu aşı olduğunu, ancak Hepatit C için henüz bir aşı olmadığını, tedavi için antiviral tedavilerin oldukça etkili olduğunu ifade etti.
Düzenli tarama testleri ve hijyenik tıbbi uygulamaların bu virüslerin yayılmasını önlemede büyük rol oynadığını vurgulayan Karaman, tüm bu enfeksiyonlara karşı korunmak için, aşılar, düzenli sağlık kontrolleri ve hijyen gibi basit önlemlerle büyük adımlar atmanın mümkün olduğunu, doktor tavsiyelerine uymak ve belirtileri erken fark etmenin kansere yol açabilecek bu enfeksiyonlarla mücadelede çok önemli olduğunun altını çizdi.
Paylaş