Paylaş
Geçtiğimiz haftalarda sosyal medyada çocuğunu okula taksiyle tek başına gönderen bir annenin videosu gündem oldu. Henüz ilkokul çağına bile gelmemiş bir çocuğun tek başına taksiyle okula gönderilmesine çoğu insan tepki gösterirken, çocuklara sorumluluk vermenin doğru olduğunu savunanlar da oldu.
Günümüzde pek çok ebeveyn çocukların sorumluluk almamasından yakınıyor. Kime sorsanız “Ödevini yapmıyor, odasını toplamıyor, yediğini, üstünden çıkardığını olduğu yerde bırakıyor” diye şikâyet ediyor. Diğer taraftan bazı ebeveynler de çocuklarına aşırı sorumluluk yükleyerek onları farkında olmadan ağır bir duygusal yükün altına sokuyor.
Peki çocuklara sorumluluk verme konusunda ne kadar sorumlu davranıyoruz? Çocukların her türlü sorumluluğunu üstlenmeye çalışan ebeveynler kadar, çocuğuna yaşına uygun olmayan sorumluluk veren ebeveynler de bu konuda hataya düşüyor.
Bahsi geçen videodaki çocuğun yaş grubunda, belli başlı sorumluluklar verilerek bu bilincin gelişmesini sağlamanın sağlıklı olduğunu ancak çocuğu tek başına taksiye bindirip okula göndermenin, duygusal ve zihinsel olarak yaşından fazlasını beklemek olacağını belirten Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikiyatristi Dr. Atilla Birdir, böyle bir sorumluluk altında olan çocuğun neler hissedeceğini şu sözlerle anlattı:
“Her çocuğun farklı özellikleri ve gelişim hızı olduğunu bilmemize rağmen taksiden kastımız servis aracı değil ise kendini güvende hissetmeyebilir. Yetişkin kontrolünde dünyayı keşfetmesi gerekirken karşılaştığı zorluklarla nasıl baş edeceğini bilemeyebilir ve verebileceği yanlış kararla tehlikeli sonuçlarla karşılaşabilir.”
Japonya'da 90'lı yılların başından beri televizyonda yayınlanan "Büyüdüm Artık!" isimli reality show'da, ülkenin dört bir yanında yaşayan 2-5 yaş arası çocuklara belli başlı görevler veriliyor. Çocuklar ilk defa tek başlarına evden dışarı çıkarak günlük işlere koşturmanın zorluklarıyla yüzleştiriliyor.
Ülkemizde genelde aileler çocuklarını aşırı korumacı yetiştiriyor. Tabii ki ebeveynlerin birçok konuda endişelenmesi normal ama çocukların sağlıklı gelişimi açısından bu korumacı tavrı fazla abartmamak gerekiyor. Pek çok Avrupa ülkesinde çocuklar harçlıklarını hak etmek için ev işlerine yardım ediyor, ailenin arabasını yıkıyor, çimleri biçiyor, çöpleri döküyor. Biz de ise okuldu, servisti, ödevdi derken çoğu ebeveyn çocuklarını yormak istemedikleri için okul ödevlerini bile kendileri yapıyor, sabah zorla uyandırdıkları çocukların üstlerini giydiriyor, yataklarını topluyor. Çocuklar da en ufak bir sorumluluk almadan büyüyor. Peki onlara bunu yaparken iyilik niyetiyle kötülük mü yapıyoruz?
Bir Sorudan Fazlası serimizde ‘Çocuğunuza sorumluluk veriyor musunuz?’ diye sorduk. Çocuklarının sorumluluklarını bile üstünden almaya çalışan ebeveynlerin yanında küçük yaşlardan itibaren ayakları yere sağlam bassın diye evlatlarına ufak ufak görevler veren ailelerle da konuştuk...
‘AYAĞINA ÇORABI BİLE BEN GİYDİRİYORUM’
Elvan T. (45)
Benim oğlum 15 yaşında ve çocukluğundan beri kendime çok kızmama rağmen ona bir türlü sorumluluk duygusu aşılamayı beceremedim. Aslında küçükken hep bana yardım etmek, masaya tabak koymak, kirli tabakları makineye yerleştirmek isterdi ama ben hep engel olurdum. "Sen git oyna, büyüyünce yaparız" derdim. Üstünü kendi giymek isterdi, uzun sürüyor diye ben giydirirdim. Banyoda ayağı kayar düşer diye tek başına banyo yapmasına izin vermezdim, tuvaletten sonra temizliğini düzgün yapamaz diye beni çağırmasını isterdim, odasını ben toplardım. Okula başlayınca ödevlerinde zorlanmasın diye yardım ettim, yeri geldi onun yerine ben yaptım. "Nasıl olsa az daha büyüyünce kendi yapmayı öğrenecek" dedim ama hiç beklediğim gibi olmadı.
Çocuk her şeyinin yapılmasına öyle alıştı ki şu anda ona asla sorumluluk veremiyorum. "Masayı birlikte toplayalım" diyorum "Ödevim var" deyip kaçıyor, "Sabahları yatağını topla" diyorum, "Akşam bozulacak nasıl olsa ne gerek var?" diyor. Üstünden çıkardığı her şey yerde, kirli sepetine bile atmıyor.
Sabahları hazırlanması için kaldırıyorum, gözünü bile açamıyor, uyurken çoraplarını giydiriyorum, uyurgezer gibi kollarını kaldırıyor üniformasını giydiriyorum, saçlarını tarıyorum, bir tek pantolonunu giymesi kalıyor ona.
Eserimle gurur duymuyorum tabii ki, çok hatalı olduğumun da farkındayım ve çok geç kaldım galiba. Eşimle karşımıza aldık konuştuk ama şu anda tam ergenlik döneminde olduğu için üstüne fazla çok gitmek istemiyoruz.
Bir sabah "Kendin hazırlan, ben yardım etmeyeceğim" dedim, sonra odasına gittim baktım ki hala uyuyor. Bu aralar da masaya yemeğe bile gelmeme huyu başladı. Odasından çıkmaya bile üşeniyor, telefonla arayıp odasına yemek istiyor. Anne yüreği dayanamadığım için oda servisine başladım ama vallahi artık ödevlerini yapmayı bıraktım.
Oğlumun ileride evleneceği kızdan şimdiden özür dilerim. Ben hizaya getiremiyorum umarım o yola getirir.
‘ATALARIMIZIN SESİNE KULAK VERDİM, ÇOCUKLARIMI KÜÇÜKKEN EĞİTTİM’
Hatice M. (38)
Bir oğlum bir kızım var. İkisi de küçüklükten beri bana her konuda çok yardımcı oluyor. Onlara hep yaşlarına göre sorumluluklar verdik eşimle. Belki küçük bir ilçede yaşadığımız için bunu rahat yapabildik ama mesela oğlum çok küçük yaştan itibaren sabahları ekmeğimizi alıp gelirdi. Her ihtiyacım olduğunda markete giderdi. Hatta ilkokul 2'nci sınıftan itibaren yazları eşimin işlettiği kırtasiyeyi o açardı. Kahvaltıdan sonra anahtarı kaptığı gibi dükkânı açar hatta müşteri gelirse onlarla bile ilgilenirdi. Daha okula gitmezken paraları tanırdı. O yüzden para alıp üstünü hesaplayıp verebiliyordu. Şimdi oğlum 17 yaşında, hâlâ okuldan sonra ya da tatil günlerinde babasına yardımcı oluyor. Eve gelirken mutlaka beni arar, bir ihtiyacım var mı sorar.
Kızım da bana evde çok yardımcı oluyor. Hafta sonları evi temizlerken, sofrayı kurup kaldırırken ikisi de bana yardım eder. İkisi de yemek haricinde önlerine ıvır zıvır bir şeyler koyduğumda mutlaka boş tabakları bardakları makineye koyar. Çocukken öğrendikleri için içlerinden geliyor, ben zorla bir şey yaptırmıyorum. Akrabalar, komşular hep benim çocukları örnek gösteriyor kendi çocuklarına. Bana “Nasıl eğittin bu çocukları böyle?” diyorlar. Ben de “Atalarımın sesine kulak verdim. 'Ağaç yaşken eğilir' diye boşuna dememişler” diyorum.
Yazın İstanbul’dan yeğenlerim geliyor, onları görünce halime binlerce kez şükrediyorum. Etrafındaki herkese hizmetçileri gibi davranıyorlar ve en önemlisi kendilerine güvenleri yok. Dışarıya asla yalnız çıkamıyorlar mesela, markete bile gidemiyorlar. Bizimkiler de "Aman araba çarpar, yok birisi kaçırır, dur ben alıp geleyim" diyor. Çocuklara da hak verdim, bugüne kadar hiç sorumluluk vermemişler ki anne babaları... Ürkek ürkek dolanıyorlar etrafta.
Geçen yıl abime "Bizim çocuklar serbest dolaşan köy tavuğu, sizinkiler antibiyotikli tavuklar gibi" dedim, günlerce güldük ama gerçekten öyleler.
Tabii etrafımdaki bazı kişiler de bizi eleştiriyor. "Küçücük çocuklara bu kadar büyük sorumluluk verilir mi? Onlar çocuk, gezip tozacaklar, oyun oynayacaklar" diye söylenenler oluyor. (Mesela kayınvalidem...) Böyle eleştiri yapanlara "İki tabak taşımayla, markete gidip ekmek almayla çocukluklarından bir şey kaybetmezler" diyorum ben de…
Ben ayakları yere sağlam basan, öz güveni olan çocuklar yetiştirmek istedim, bunu da başardım diye düşünüyorum.
Her işini başkasına yaptıran kimse, öz güvenli olamaz, hayatta başarılı olamaz. Çok zengin iş adamlarının çocukluk hikayelerini bir dinleyin, hepsi küçük yaşlardan itibaren sorumluluk almış, çalışmış bugünlere gelmiş. İşte böyle başarılı çocuklarım olsun istiyorum.
‘TUVALETTEN SONRA PANTOLONUNU BİLE ANNESİNE ÇEKTİRİYOR’
Serhat C. (36)
Benim oğlum 9 yaşında ve annesine göre hâlâ küçücük bir bebek. Onun gözünde hiç büyümedi ve her işini paşalar gibi annesine yaptırmaya alıştı. Biz bu yaştayken neler yapardık, bizim oğlan daha ayakkabısını bağlayamıyor, tuvaletten sonra pantolonunu bile annesine çektiriyor. Çocuğa kızamıyorum çünkü onu böyle yapan annesinin tavrı ve tutumu…
Çocuk ayaklanmaya başladığından beri bu konuda sürekli kavga ediyoruz. İkimiz de eğitimli insanlarız, çocuk büyütürken nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunda onlarca kitap okuduk ama iş uygulamaya gelince çuvalladık. Ben ilk zamanlar çabaladım ama her seferinde eşim önüme kaplan gibi atladı. "Onu yapamaz, bu çok ağır, yapamazsa üzülür" diye her dediğime, her yaptığıma engel oldu. Çocuk da bu düzene alıştığı için asla sorumluluk nedir bilmiyor.
Okula başlayınca eşim bu ilginin dozunu daha da abarttı. Mesela ödevlerini çocuktan önce çalışıyor, sonra çocuğa anlatıyor. Akşam çantasını hazırlıyor, hangi ödevi yapacağını veli gruplarından takip ediyor. Oğluma "Yarına hangi ödevlerin var?" diye sorduğumda "Bilmem, annem bilir" diyor, çünkü onun doğru olduğunu sanıyor.
Ben sorumluluk sahibi bir çocuğum olsun istiyordum ama eşim buna hep engel oldu. Arkadaşlarımla da konuşuyorum, çoğunun durumu bizimki gibi. Ama bir tanesi var, kızı öyle şeyler yapıyor ki imreniyorum resmen. Mesela balkondaki çiçekleri birlikte suluyorlar, hatta sulama işi ona sorumluluk olarak verilmiş, görev bellemiş sürekli kontrol ediyormuş. Her hafta sonu odasını toplama görevi var, masa kurulurken kaldırırken mutlaka yardımcı olmasına izin veriliyormuş. Ben bizim çocuğun eline bir bardak, bir tabak versem sanki taş taşıtıyormuş muamelesi görüyorum. "Kırar, ağır gelir, yorulmasın" diye diye geldiğimiz nokta bu.
Ben ne kadar çabalarsam çabalayayım annesi istemedikçe çocuğuma istediğim gibi sorumluluk duygusu aşılayamıyorum. Zaten rahata o kadar alıştı ki artık çok geç kaldığımızı biliyorum.
* * * * *
-- Peki sorumluluk verme ile aşırı sorumluluk yükleme arasındaki dengeyi nasıl kuracağız?
-- Hangi yaşta hangi sorumlulukları çocuklarımıza aşılamalıyız?
-- Sorumluluk bilinci çocuğun kişilik gelişimine nasıl katkı sağlar?
İKİ YAŞINDAN İTİBAREN EV HAYATINA KATILACAĞI SORUMLULUKLAR VERİN
Çocuklara her yaşa uygun olarak kendi yeterliliğini fark edebileceği, karşılayabileceği sorumluklar verilmesi gerektiğini söyleyen Psikiyatrist Dr. Atilla Birdir, bu sorumlulukları birkaç örnek ile açıkladı:
“Örneğin dört-beş yaşındaki bir çocuktan yemek yapması beklenmez fakat size yardımcı rolde yemeğin malzemesini eklemesi, karıştırması gibi görevlerde sürece dahil edilebilir. İki yaşından itibaren ev işlerine basit getir götür yaparak katılım sağlaması, çamaşır ve bulaşık makinesini ebeveynin kontrolünde doldurması, alışveriş dönüşü malzemeleri kaldırması gibi ev hayatına katılacağı sorumluklarla başlayabiliriz.”
AŞIRI SORUMLULUK ROL KARMAŞASINA NEDEN OLABİLİR
Ya erken yaşta, yaşını aşan sorumluluk verilirse…. Çocuğa ne gibi zararları olabilir?
Çocuğa, ebeveyn desteğine ihtiyaç duyduğu erken yaşlarda aşırı sorumluluk yüklemenin erken olgunlaşmaya neden olup çocuğu yalnızlaştırabileceğinin altını çizen Dr. Atilla Birdir, şöyle devam etti:
"Çocuk, ebeveyn ve yetişkin rolüne girdiğinde ileriki dönemde kendini çok yalnız hissedip içine kapanabilir veya tam tersi aşırı öz güven oluşabilir. Beyin gelişimi büyük sorumlukların altından kalkmaya yeterli olmayacağı için baş edemeyeceği yoğun ağır duygular altında ezilebilir, örselenebilir, evde rol karmaşasına girip daha ciddi sorunlar yaşayabilir."
ÖZ GÜVEN SORUNLARINA ZEMİN HAZIRLAR
Dr. Atilla Birdir, çocuklara kendi yaş ve kapasitelerine, becerilerine uygun sorumluluklar verilmesi gerektiğini bir kez daha yineledi ve bunun aksinin öz güven sorunlarına neden olabileceğinin altını çizdi.
Bu durumun çocuğun sosyal ortamlarda ve okul ortamında geride durmak istemesine yol açabileceğini, hatta bazen tüm hayatını etkileyecek güçte etkiye neden olabileceğini belirten Birdir, bunun en güzel örneğini de şu sözlerle ifade etti.
"Bir ilkokul çocuğuna ödevleri sıklıkla hatırlatılırsa artık ödev yapma sorumluluğu kendisinin değil de anne babasının göreviymiş gibi algılar ve öyle davranmasına neden olur."
EBEVEYNLER KOLAY YOLU SEÇİYOR
Bizim ülkemizde neden bu şekilde aşırı korumacı bir davranış sergileniyor? Neden çocuğun etrafına pervane olup "Her şeyini ben yaparım" düşüncesi ile hareket ediliyor?
Ebeveynlik tutumlarının kendi yetiştirilme tarzından da öğretiler taşıdığını, genel olarak çocuğu odak noktası haline getiren aile yapısının ülkemizde hâkim olduğunu dile getiren Birdir, her şeyi çocukların yerine yapmaya hevesli olmanın; çocuğun eksik, yanlış yaparak öğrenme deneyimine zarar verdiğini sözlerine ekledi.
Birdir, kaygılı anne babaların işler yolunda gitmediğinde oluşacak huzursuzluk yerine çocuğun sorumlu olduğu şeyi kendilerinin yapmayı tercih ettiğini, aynı şekilde mükemmeliyetçi ebeveynlerin çocuklarının sorumluluklarını tam istedikleri şekilde yerine getiremeyecekleri düşüncesinin yarattığı stres ile mücadele etmektense kolay yolu seçtiklerini belirtti.
Paylaş