Paylaş
Stefan’nın eşi Sile, Daily Mail’e verdiği röportajda onun son zamanlarda duygusal olarak içine kapanık ve çocuk gibi olmaya başladığını, otobüse binmek gibi basit işler için yardımına ihtiyaç duyduğunu, hatta dükkanlardan şarap şişeleri çalmak gibi tamamen karakterine aykırı şeyler yapmaya başladığını söyledi.
Stefan ve Sile Tankov'un Nisan 2021'de evlendiler ancak iki yıl içinde hayatları değişti.
Bir ortaokul öğretmeni olan ve şimdilerde 42 yaşında olan Sile, Stefan'ın kişiliğindeki değişikliği ilk olarak, Eylül 2022'de ona gününün nasıl geçtiğini sormayı bırakıp akşam yemeğinde ne olduğunu sormaya başladığında fark etti. Akşam yemeğini ne zaman yiyeceği konusunda alışılmadık derecede katı olmaya başlayan Stefan, yemeğini yedikten sonra doğruca yatağa gidiyordu.
Bir işte tutunmakta zorlanan adam, geçici olarak çalışmaya başladı. Alışılmadık bir şekilde içine kapanmıştı, karısının kendisinden yapmasını istediği basit işleri defalarca unutuyordu. Eşi otobüse binmesini istediğinde kafa karışıklığı yaşıyordu.
Altı ay sonra yaşanan olay Sile'yi harekete geçirdi. Kocası, bir dükkândan şarap çalmıştı. Stefan Sile'ye doğru yürüdü ve artık o dükkana girmesinin yasaklandığını söyledi. Çünkü dükkân sahibi Stefan'ı defalarca şarap çalmaya çalışırken yakalamıştı.
Bu olayın üzerine Stefan'ı hastaneye götürmeye karar verdi ve burada yapılan testler bilişsel işlevlerinin 'çok düşük' olduğunu ortaya koydu. Doktorlar tam bir psikolojik raporla birlikte MRI ve tomografi (CT) taramaları istedi.
Sile, eşinin, doktor randevusunun yarısında kalkıp gittiğini, geri gelmesi için hamburger alacağının sözünün verdiğini, onu resmen rüşvetle ikna ettiğini, tıpkı bir çocukla uğraşmak gibi eşiyle ilgilenmek zorunda olduğunu söyledi.
Hastane ziyaretinin ardından Sile sonraki dört hafta boyunca Stefan'a evde baktı. O dönemde yaşadıkları hakkında konuşan Sile şunları söyledi:
“Bir sabah onu, parlak kırmızı olan ocağa sıcak olup olmadığını anlamak için ellerini koymak üzereyken buldum. Dışarıda dolaşırken arabaların önünde yürüyor ve insanlara bakıyordu. Daha sonra dışarı çıkmayı bıraktık. Ayrıca elektronik sigaraya başladı. İdrarını tutamıyordu. Nasıl başa çıktım bilmiyorum. İşten izin alabildiğim için şanslıydım ama geri dönmem gerekiyordu yoksa parasız kalacaktık,”
Sile, kocasını tekrar hastaneye götürdü ve burada CT, MRI taramaları yapıldı ve lomber ponksiyon yapıldı, ardından yıkıcı frontotemporal demans teşhisi kondu. Bu, davranış ve dil sorunlarına neden olan nadir bir hastalık türü.
“Demans, Birleşik Krallık'ta çok yaygın ve ülkede yaklaşık bir milyon kişiyi etkiliyor. Semptomların 65 yaşından önce başladığı genç başlangıçlı demans ile yaşayan 70.000'den fazla kişi olduğu tahmin ediliyor. Özellikle erken evrelerde çok çeşitli semptomlara neden olabilir. Genç başlangıçlı demansın genetik olma olasılığı da daha yüksektir ve çoğu durumda demanslı gençlerin ciddi veya uzun vadeli sağlık sorunları yoktur.”
“Tam bir şok içindeydim, biz bir aile kurmayı umuyorduk” diyen Sile, eşinin hastaneden eve dönemediğini, oradan bakımevine yerleştirildiğini ve11 ay boyunca orada kaldığını söyledi.
Eşini görebilmek için saatler süren uğraşlar sonucunda randevu alabildi ve ziyaret etti.
Stefan'ın odasını hiç görmediğini ve sosyal hizmet görevlileri, danışmanlar, psikologlar ve hemşirelerden sürekli gelen telefonlarla uğraştığı için bu dönemde çok zorlandığını dile getiren Sile, Stefan'ın nihayet Temmuz ayında mükemmel bir yeni bakım evine taşındığını ancak kendisi için işlerin hala zor olduğunu söyledi.
Sile, yaşadığı zorluğu, “Kendinizi yeni doğanlar için yumuşak oyuncaklar alırken buluyorsunuz çünkü 40 yaşındaki kocanız uyumak için ihtiyaç duyduğu oyuncak ayıları çiğniyor ve onu yutup boğulabileceğinden endişeleniyorsunuz” cümleleri ile ifade etti.
Sile, başkaları bakım evindeki ebeveynlerini ve büyükanne ve büyükbabalarını ziyaret ederken, kendisinin kocasını ziyaret ettiğini ve bu zorlu sürecin kendisini yalnızlaştırdığını düşünüyor. Ancak ailesi, arkadaşları, meslektaşları ve komşularının yanı sıra Alzheimer's Society, Admiral Nurses ve Rare Dementia Support'tan sekiz haftalık danışmanlık desteği ona bu süreçte oldukça destek oldu.
Stefan’ın evde mutlu olduğunu, kendisinin de sadece yatağına girip ona sarılmak için bile olsa eşi ile birlikte olmayı sevdiğini, kardeşinin yazdığı bir şarkıya eşlik etmesi ya da elini sıkmasının her şeye değen küçük işaretler olduğunu söyledi.
“Beyin fonksiyonlarımızın en gelişmiş olanları dış dünyadan gelen bilgiyi öğrenmemizi sağlayan bellek; konuşma, anlama, okuma ve yazma fonksiyonlarımızı sağlayan lisan; yer-yön bulmamızı sağlayan görsel uzamsal fonksiyonlardır. Bu alanlardan birden fazlasının yavaş, ilerleyici bir şekilde bozulmasına ‘demans’ denilir. Demans kelimesi Türkçeye bunama olarak çevrilmektedir. Demans diyebilmemiz için beynimizin kazanılmış fonksiyonlarının sonradan yitirilmesi ve ilerleyici bir hastalık olması gereklidir.Demans hastalarının %70’den çoğunu Alzheimer hastaları oluşturmaktadır. Başka bir ifade ile Alzheimer hastalığı pek çok demans sebebi hastalıktan sadece biridir. Tüm demans sebeplerinin en sık gözlenenidir ve bazı özellikleri ile diğer demans sebebi hastalıklardan ayırt edilebilmektedir.”
Alzheimer hastalığı genelde ileri yaş hastalığı olarak bilinir. Ülkemizde Alzheimer hastası sayısı nüfusun yaşlanması ile son 20 yılda çok artmıştır ve son istatistiklere göre ülkemizde 600 binden fazla demans hastasının bulunduğu tahmin ediliyor.
Alzheimer hastalığı sıklığında yaşanan, salgın hastalık benzeri bu artışın sebebinin dünya nüfusunun hızla yaşlanması olduğunu söyleyen Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Osman Özgür Yalın, hastalığın özellikle 60 yaş sonrasında giderek artan bir sıklıkta ortaya çıktığını, 60 yaş üstü nüfusta yüzde 5 olan sıklığın, 70’li yaşlarda yüzde 15 ve 80 yaş üstünde yüzde 30 üzerine çıktığını, yani 80 yaş üstü yaşayan her üç kişiden birinin Alzheimer hastalığına yakalandığını sözlerine ekledi.
Paylaş