Paylaş
“Duvar” şarkısıyla hafızalarımızda yer edinen ve birçok güzel şarkıya hayat veren Zeynep Casalini, “Yas Uykusu” isimli son şarkısı sayesinde yeniden ortalarda görünmeye başladı. Artık Bodrum'da yaşadığı için sık sık İstanbul'da görmüyoruz kendisini. Zaten her gün televizyonlara çıkan birisi değildi. İyi bir konser sanatçısı olduğunu söyleyebilirim ki 2007 yılında Alanya Festivali konserinde sunuculuk yapmışlığım vardır.
Birkaç yıl önce aniden evlendi, yani bizim için aniden tabii, öncesinde magazine malzeme olmadıkları için aniden haberimiz oldu. Evlilik haberi magazin gündemine bomba gibi düşmüştü hatırlarsanız. Şimdi kabul edelim hepimiz biraz şekilciyiz. İnsanları öncelikle dış görünüşüyle değerlendiriyoruz, televizyonun ve popüler kültürün bize empoze etmesinden midir nedir, herkesin çok yakışıklı ve çok güzel olmasını bekliyoruz. Bu yüzden Zeynep Casalini evlendiğinde ben de dahil olmak üzere herkes yorumlar yaptı. Şimdi karşımda gördüğüm kadın kocasına hala çok aşık, çok hayran. Dünyada gerçek aşkın var olduğunun kanıtı karşımda duruyor. Şimdi aşklarının bir de meyvesi var: Daphne. Hamileliği, anneliği de çok konuşuldu. Kendine has yöntemleri var. Biz de Zeynep Casalini ile müzikten, Bodrum'dan, annelikten uzun uzun konuştuk.
“Yas Uykusu” isimli slow bir şarkıyla geri döndün, slowlar sanki sana daha çok yakışıyor. Sen de galiba daha çok yakıştırıyorsun.
Biraz öyle tabii, “Duvar”dan sonra öyle tanıdılar beni, bu demek değildir ki hep böyle melankolik şarkılar söylüyorum. Çıkış şarkım "Ne Yapsam" şen şakrak bir şarkıydı. Sahnede de karışık söylüyorum. En çok "Duvar" ile tanındığım için "Yas Uykusu" şarkım da beklentileri karşılayacak bence.
Yolu açık olsun şarkının. Bu bir albümün de habercisi değil mi? Albüm ne zaman geliyor?
Bir ay içinde olacak. Şarkılar hazır ama bir iki düzeltme olacak belki bir şarkı ekleme durumu olabilir, sonra hemen dağıtacağız.
Kayıtlar falan İstanbul'da mı oldu?
Evet, İstanbul'da oldu.
Sen gittin geldin tabi…
Evet, uçaktan hoşlanmayan biri olarak zor oldu ama sık sık gidip geldim.
Oyunculuk yapmayı düşündün mü hiç? Kliplerde ufak deneyimlerin oluyor nasılsa. Mutlaka teklif geliyordur diye düşünüyorum.
Yoo, insanlar artık “Zeynep'e bulaşmayalım, zaten hayır der” dedikleri için fazla teklif gelmiyor ama bir iki ufak denemem oldu. Yapabilirim aslında, bu dönem daha bir rahat hissediyorum dolayısıyla projeleri değerlendirebilirim.
Bence mutlaka vardır aileden gelen yetenek, mutlaka denemelisin. Büyük kızın galiba biraz o işlere adım attı.
Evet, o tiyatro okuyordu Mimar Sinan'da. Dondurdu, Londra'ya gitti 4 ay kadar. Şimdi geri geldi. Bakalım ne yapacak, hayırlısı. Ara sıra benimle konserlerde vokale çıkıyor.
Demek müzikte de yeteneği var, hem oyunculuk hem müzik var genlerinde. Hangisini seçmesini istersin?
Doktor olsun falan diyormuşum (gülüyor). Yani aslında ben onun gastronomi okumasını istiyordum ama o istemedi.
Meraklı mıydı normalde mutfağa?
Sever o mutfağa girmeyi. Bakalım, henüz 22,5 yaşında.
Ama şunu düşünsene sen o yaşlarda kızını doğurmuşsun, şu anda kızının anne olacağını söyleseler nasıl bakarsın?
Sus, sus aman sus, ay aman çok erken onun için. Ben çok daha sert, çok daha tek başına yapabilir bir kızdım, 18 yaşında çalışmaya başladım.
Ama anneye her zaman öyle gelir, belki senin annene de o zaman senin anne olman çok erken gelmiştir.
Tabii öyle geliyordu, annem sonuna kadar karşıydı zaten. Deli misin, hayatını mahvediyorsun falan diyordu. İyi ki de dinlememişim.
Peki, arada Bodrum-İstanbul arası gidip geliyorsun ya, ruh hallerinde değişmeler oluyor mu?
Oluyor tabi ki, Bodrum'a gittiğim zaman “Allah’ım evime geldim, şükürler olsun” diyorum. İstanbul’a kısa sürede gelince yoğun koşturmaca oluyor. Dafne'yi getirmiyorum İstanbul'a orada çok güzel bir hayatı var çünkü, onu oradan koparmanın alemi yok ama çok özlüyorum, fotoğraflarına bakamıyorum. Baksam koşarak Bodrum'a gideceğim.
Sen yokken kim bakıyor?
Babası bakıyor, dayısı bakıyor. Zaten günde 4 saat kadar bizim derneğin kreşine gidiyor. Yardımcılarımız var tabii.
19 yıl sonra mı anne oldun tekrar? Zor oldu mu tekrar hamilelik ve doğum?
Yok, her şey çok kolay, çok güzel oldu. Bodrum'da hamilelik geçirmek, çocuk doğurmak harika bir deneyimdi. Ben de kendime çok iyi baktım, çok iyi beslendim ve baştan sona çok keyifliydi. Sonrasında çok yoruldum. İlk 9 ay tek başıma baktım Dafi'ye. Tahsin çok çalışıyordu, Ceren İstanbul'daydı, çok yoruldum ama çok keyifliydi yine de.
22 yaşında geçirdiğin hamilelik ve anneliğinle, 19 yıl sonraki hamileliğinle arada fark görüyor musun?
Tabi ki, Ceren'in hakkını ödeyemem, biz beraber büyüdük, yazık çocuk ne çekti benden. O yüzden ona hiç kıyamam. Dafne tam bir saltanat içinde. Maşallah hep şansı bol olsun, bir kere gerçekten acayip bir babaya sahip. Bazen çok kızıyorum aslında Tahsin'e. Bu çocuk erkek modeli olarak seni görüyor ve senin gibi birini hayatı boyunca bulamayacak. Kızlar için babaları daha bir özeldir herhalde Çok çok acayip. İnanılmaz bir ilişkileri var.
Dafne daha çok küçük 3,5 yaşında ama kulağı falan iyi mi, gözlemliyor musun?
Öyle böyle değil acayip bir kulağı var ama bilmiyorum üstüne gider mi. Göreceğiz bakalım, ne yapacak o da, Aslan hanım. Tam bir Aslan burcu.
Ben de Aslan burcuyum, anladım onu. Evin prensesi, kraliçesi o olacak, hiç boşuna galip çıkmaya çalışmayın.
Ben onu hemen anladım zaten, bıraktım. Bir de laz damarı var. Böyle bir şey olamaz. Yeni yeni yürümeye başladığı zaman bir yere çarptı ve "uy" dedi hemen, ben gülmeye başladım, bu nasıl bir gen, hayatında uy lafını duymadı. Tahsin dünyanın en iyi Türkçe konuşan adamlarından biri ama genlerde varmış.
Eşinin müzikle arası nasıl? Bir müzisyenle evli olmanın dışında ilgisi var mı?
Var, klasik müzik ve caz çok sever, ben uyanır uyanmaz gidip kahve makinesini açarım, o müzik açar. Çok iyi sesi var aslında ama biz bisiklete binerken ikimiz baş başayken bazen Türkü falan söyler, o kadar.
Aktivist yönünden bahsedelim mi biraz?
Ben 6 yaş civarında yürüyüşlerde pankart taşıdığımı biliyorum, hep vardı bende bu ruh hali, aktivist olmaktan hiç bir zaman vazgeçmedim. Tanınırlığın arttığı zaman bunu iyi kullanman lazım. Şu anda Hayri Dağlı ile birlikte bir proje yapıyoruz. O hem bir gezgin hem bir ekolojist hem çocuklarla projeler yapıyor Birleşmiş Milletler'de. Gençlere birtakım konferanslar vermeyi planlıyoruz, doğayı nasıl koruyabiliriz, neyi nasıl dönüştürebiliriz ve durum nedir diye. Bu konu da beni çok heyecanlandıran konulardan bir tanesi. Bir de yeme alışkanlıklarımı değiştirdim.
Bunu da soracaktım zaten, hayvanlarla ilgili olarak mı vegan olmaya karar verdin?
Ben hiçbir zaman et yemeyi sevmedim, hayvan yemeyi sevmedim ama yiyordum tabii. Tahsin'le tanışmadan önce bir karar verdim, ben öldürülen hayvan yemeyeceğim yani hayvan yemeyeceğim diye. Tahsin'le de tanıştım, o benden onlarca sene önce başlamıştı zaten. Etik olarak yanlış buluyorum, bu çok uzun ve derin bir mevzu aslında.
Zorlandın mı veganlığa geçerken?
Hiç zorlanmadım, şunu söyleyeceğim sana; beslenme alışkanlığı kökten şu anda çok yanlış zaten, yenilen yedirilen şeyler. Bu hayatta, bu dünyada tercih yapabilecek akla sahip olan tek canlı insan, bu kadar söylüyorum kısaca. Çünkü çok uzun bir konu, girersem uzun sürer. Çok memnunum yeme düzenimden.
Vegan olunca sadece et değil, hayvansal hiçbir şey tüketmiyorsun değil mi? Yumurta, süt, peynir de yemiyorsun.
Evet aynen, hayvanları sömürerek yapılan hiçbir şeyi tüketmiyorum. Ne kadar büyük bir yelpaze var sonra keşfediyorsun.
Kızını da vegan değil ama vejetaryen olarak yetiştiriyorsun, doğduğundan beri, değil mi?
Evet, evet.
Bu sebepten herhangi bir sağlık problemi oldu mu?
Maşallah yok, o da süt, peynir, yoğurt, yumurta da yemiyor ama tereyağı seviyor mesela.
Kendi tercihi mi onları yememesi?
Sevmiyor tereyağı haricindeki süt ürünlerini. Tereyağı giriyor bizim eve zaman zaman ama kendi köylümüzden, biliyoruz ki buzağı emdikten sonra kalan az sütle yapılan tereyağı, dolayısıyla etik olarak da sakıncalı bulmuyorum.
Anne sütü aldı mı?
3 sene.
Ooo, maşallah. Madem inek sütü içmeyeceğim bari anne sütünün tadını çıkarayım demiş.
Ama ben her sabah badem sütü yapıyorum ve Dafne bayıla bayıla içiyor. Bir vejetaryenin, veganın hayatında çok önemli şeyler badem, ceviz, fındık, fıstık. O yüzden çok kaliteli besleniyoruz.
Bir ara sana biraz yüklenmişlerdi galiba, çocuğu yetiştirirken hayvansal ürünler yedirmediğin için.
Herkes kendi çocuğunu yetiştirsin, kimse kimseye karışmasın bence. Böyle şeyler olunca çok sinirleniyorum, ben karışmıyorum çünkü kimseye. Herkes kendi bildiği, inandığı gibi yiyip içip yaşamalı. Ben böyle inanıyorum, bilgilenmek isteyen olursa seve seve kucak açıyorum. Ama önce bir kendi hayatlarına baksınlar insanlar.
Hayatını çok minimale indirmiş birisin, bir konuşmamızda evde televizyon yok demiştin. Özellikle çocukla nasıl geçiyor zaman?
Harika geçiyor, televizyon izlemeye zaman yok zaten, biz çok aktif bir aile olduğumuz için sürekli bahçede, kırda, sokaktayız. Şu aralar da Daphne'nin en sevdiği şey oyun hamuruyla oynamak, bol bol hamur oynuyoruz. Bir eksiklik hissetmiyoruz, bakmak gereken bir şey olduğunda bilgisayardan bakıyoruz. Daphne İngilizce ve İtalyanca çizgi filmler izliyor bilgisayardan. Zaten yoğunluktan Tahsin'le birbirimizi göremiyoruz. Nerede oturup TV izlemek için zaman?
Güzel sohbetin için teşekkür ediyorum. İstanbul'a geldiğinde yine buluşalım.
Ben teşekkür ederim. Kesin görüşelim. Herkese sevgiler.
Paylaş