Kitaplar konuşur mu?

Hepimiz kendi imkanlarımız dahilinde sosyal sorumluluk projelerinde yer alabiliriz.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz günlerde Türkiye'de radyo yayıncılığının başladığı günü kutladık sessiz sedasız. 6 Mayıs 1927'de Sirkeci Büyük Postane'nin bodrum katında Eşref Şefik'in "Alo, alo muhterem samiin, burası İstanbul Telsiz Telefonu" şeklinde başlayan ilk anonsuyla Türkiye, "radyo" ile tanışmış oldu, ben doğmadan 49 yıl önce! (Tevellütü de açık etmiş olduk iyi mi?) Sonra 90'ların başında özel radyolar yayın hayatına başladı. Önce televizyon sonra internetin icadıyla tahtı biraz sarsılsa da radyolar hep hayatımızda oldu.

Ben de lise yıllarında gönül verdim radyoculuğa, Türkiye'de sevdiği mesleği icra edebilen şanslı kişilerden birisi olmak mutluluk verici. Daha önce bir yazımda bahsetmiştim, “çocuklarınızın kendilerine, ileride kuracakları ailelerine ve ülkelerine faydası olan, mutlu bireyler olmalarını istiyorsanız sevdikleri meslekleri seçmeleri konusunda onları destekleyin.”

Haberin Devamı

Ben lise yıllarında karar verdim radyocu olmaya ve dile kolay 18 yıl oldu radyoculuğa başlayalı...

Artık mesleğimin tecrübeli isimlerinden biri olarak yeni nesile de bir faydam dokunsun istiyorum. Yıllardır Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler Ödülleri'nde İşitsel Dalda jüri üyeliği yapmaktayım. Yarışmaya katılan genç arkadaşlarımızdan ışık gördüklerimin mesleğe profesyonel anlamda adım atmasına ön ayak oldum.

Ayrıca yine Doğan grubu bünyesinde staj yapan iletişim meslek lisesi öğrencilerine meslek koçluğu yapıyorum. Sektördeki ilk günlerinde, ilk adımlarında yanlarında olarak kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olmaya çalışıyorum. Meslek liseleri ve iletişim fakültelerinin davetlerine icabet ederek radyoculuğu anlatmaya gayret ediyorum. Sadece "2-3 saat bir program yapıp gideyim"den ibaret olmasın mesleğim, elimden geldiğince başkalarına da faydam olsun istiyorum.

Sesimle katkıda bulunabileceğim bir sosyal sorumluluk projesi için aradı radyocu arkadaşım Esin Görür. Ege Üniversitesi'nin "Konuşan Kitaplar" isimli bir projesi olduğunu, bu yıl radyocuları da dahil etmek istediklerini söyledi ve "Katılmak ister misin?" diye sordu. "Seve seve" dedim. İyi ki de demişim. Bu proje sayesinde hem çok güzel insanlarla tanıştım hem de görme engelli arkadaşlarımız için Milli Kütüphaneye ufak bir katkıda bulunmuş oldum. 7 Mayıs Çarşamba günü Ege Üniversitesi'nin davetlisi olarak İzmir'e gittim. Bizi çok güzel ağırladılar ve düzenledikleri törenle bizlere birer teşekkür belgesi ve plaket verdiler. Ben de Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Müge Elden, Yardımcı Doçent Özlem Ataman ve projeye emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Haberin Devamı

Ben yetişkin kitabı seslendirdim ama birçok arkadaşım görme engelli çocuklar için çocuk kitapları seslendirdiler. Biz kendi çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışırken görme engelli çocuklarımızı da bu kitaplarda mahrum etmemeliyiz değil mi? İlk kez bu yıl katıldım ama bununla sınırlı kalmayacak. Allah sesime zeval vermediği ve proje devam ettiği sürece ben bu projede hep var olacağım. Hatta önümüzdeki seneyi beklemeden seslendirmelere başlayıp, bir sonraki buluşmaya kadar bir kaç kitaba ses vermeyi düşünüyorum. Bunlardan bazıları çocuk kitapları olacak, radyocu bir anne olarak bunu kendime görev edindim.

Hepimiz kendi imkanlarımız dahilinde sosyal sorumluluk projelerinde yer alabiliriz. Benim de sermayem sesim ise bu kadar faydalı bir işte kullanmaktan mutluluk duyarım.

Haberin Devamı

Çevremize fayda sağlayabileceğimiz yepyeni organizasyonlarda buluşmak dileğiyle... 

Kitaplar konuşur mu

Yazarın Tüm Yazıları