Paylaş
Ben de küçükken hayvanat bahçelerini çok severdim. Babam sürekli Gülhane Parkı'na götürürdü bizi, en bilinen hayvanat bahçesiydi İstanbul'da. Tabii o zaman anlamıyoruz hayvanların esaretini, bize heyecan veriyordu değişik hayvanlar görmek. Biz çocukken safmışız, şimdikiler daha akıllı ve mantıklı, net! Aşağıda yazacaklarımdan ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Canım arkadaşım, sırdaşım, can dostum Sibel'in doğum gününü kutlamak için toplandık geçen hafta. Önce fikir piknik yapmaktı, sonra zahmetli olur diye vazgeçtik, biz annelerimize göre tembeliz vesselam. Bir pazar günümüz var onda da kendimizi mi yoralım diye vazgeçiyoruz böyle etkinliklerden.
Sibel "Darıca Hayvanat Bahçesi'ni gezelim, sonra da açık hava bir yerde yemek yer kutlamamızı yaparız" dedi. Doğum günü kızının isteğini yerine getirmek boynumuzun borcu, bir de açıkçası merak ediyordum adını sürekli duyduğum bu parkı. Aslında artık farklı bir bilinçle hayvanat bahçelerine sıcak bakmıyorum, akvaryumlar, yunus parkları bana cazip gelmediği için çocuğumu da götürmüyorum.
Tam adı Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı. İsmi çok havalı değil mi? Doğal yaşam parkı da diyorlar ama gördüm ki pek de öyle değil.
Bir yetişkin olarak gittiğim tek hayvanat bahçesi balayı için bulunduğumuz Mallorca'daki "Safari Zoo" isimli mekandı. Arabanızla gezebiliyorsunuz, maymunlar falan açıkta dolaşıyorlar . Her yerde "Dikkat, maymunlar arabanızın üstüne çıkabilir, camlarınızı kapalı tutun" gibi uyarı tabelaları var. Gerçekten de gelip arabanızın üstüne çıkıyor ya da yolun ortasında duruyorlar, oradan çekilmesi için keyfini bekliyorsunuz. Bir anlamda doğal bir park diyebiliriz ama yine de onları arabalarla, egzoz dumanıyla muhatap ediyorsunuz. Biraz geniş alanlı esaret. Ayrıca vahşi hayvanlar dediğimiz aslan, kaplan gibi türler mecburen kafeslerde tutuluyor. Bu durumda pek de doğal yaşam parkı olmuyor.
Bizde durum daha farklı. Ne kadar doğal ortam gibi yapılmaya çalışılsa da sonuçta kafes, cam ya da duvarlar arkasındalar. Penguenler sıcaktan kaçacak yer arıyorlar ve ne yazık ki onlara pek uygun bir ortam yok, küçücük havuzlarındaki su bile pislikten yemyeşil olmuş. O gün de tam yaz sıcağı vardı.
Tropik ortamlardan getirilen hayvanların bir çoğu kapalı bir alanda oluşturulmaya çalışılan camlı ya da demirli kafeslerde. Yaz sıcaklarında dışarıdaki kafeslere çıkarılıyorlarmış, havalar ısınana kadar bu pek de iyi görünmeyen ortamlarda takılmak zorundalar.
Aslan ve kaplanlar sıcaktan ve hareketsizlikten mayışmış durumda, bazıları uyuşuk uyuşuk uyuyor bazıları sinirli sinirli volta atıyor. Aslanların kafesinin hemen arkasında ceylanların bulunduğu alan var. Rüzgar estikçe burnuna buram buram ceylan kokusu gelen aslanın neden sinirle volta attığı belli. Survivor'ın aç yarışmacıları önünde yemekleri hüpleten Acun kadar insafsızız hepimiz.
Oğlum Işık 3 yaşında ve hayvanat bahçesini gezerken "neden dışayı çıkamıyoyyay? Neden kafesteley?" diye sordu. İşte bu yüzden bu nesil bizden daha akıllı ve bilinçli diyorum.
Hayvanların esaretine üzüldüğümü ve hayvanat bahçelerine karşı olduğumu yazdığım zaman farklı tepkiler gösteren arkadaşlarım oldu. "Bu mekanlar olmasa o hayvanları nerede göreceğiz? Bu yüzden karşı değiliz" diyenler oldu. Ben o kadar bencil düşünemiyorum, biz de canlı canlı görmeyiverelim o hayvancıkları ama insanoğlunun egosu yüzünden hapsetmeyelim. Henüz Türkiye'de akvaryumlar yokken Barcelona'da akvaryuma gitmiştim. Orada gördüğüm bir balık için tabelada "sürekli yüzmesi gerektiği' durursa öleceği" yazıyordu. Siz böyle bir balığı alıp sınırları belli bir akvaryuma hapsediyorsunuz. Neyle karşılaşacağımı bildiğim için İstanbul'da akvaryuma gitmedim, oğlumu da götürmedim.
Onun yerine çok defa Yedikule Hayvan Barınağı'na götürdüm, ha orada zürafa yok ama çok tatlı köpekler var envai çeşitinden. Golden, labrador, Husky gibi çok bilinen cinsler var. Ayrıca engelli köpekler var. Tutmayan bacaklarına tekerlek takılmış köpekler görebilirsiniz.bu da değişik bir deneyim. Manevi tatmini de bambaşka.
Seçim sizin ama ben bilgilendirmek adına yazmak istedim. Bazen insan burnunun dibindeki gerçeği göremiyor ya da inanmak istediğine inanıyor. Örneğin yunus parklarındaki balıklar için "bunlar burada doğmuş zaten açık denizde yaşayamaz" gibi bahaneler üretiliyor. Evet belki doğal ortamına bırakılması için bir rehabilitasyon sürecinden geçmesi gerekebilir ama her canlı doğal ortamına uyum sağlayabilir ve buna hakkı vardır.
Hayvanların kullanıldığı hiç bir gösteriye, hayvanların hapsedildiği hiç bir mekana gitmemeniz dileğiyle...
Paylaş