Paylaş
Sevgililer günü gelip çatınca, aşkla, sevgiyle sorunu olanlar birer "anti 14 Şubat'çı" oluveriyor. Neymiş efendim; sevginin günü mü olurmuş, bize her gün 14 Şubatmış, bunlar hep kapitalizmin dayatmasıymış, her yer mıç mıç aşk kokuyormuş, kırmızı kalpler görmekten bunalmış falan filan. N'olur yani senede 1 gün aşk günü olsa, bir iki hafta aşk konuşulsa? Sen yine istiyorsan her gününü Sevgililer Günü gibi yaşa ama bırak da aşkı, sevgiyi mumla aradığımız şu günlerde etrafımız aşkla dolsun.
Dünya zaten yüz yıllardır kitlesel bazda nefretle dolu, savaşlar, soykırımlar tarihte birer kara leke olarak durmuyor mu? Bir de günümüzde buna bireyselleşme, bencilleşme eklenince insanlar birbirine sevgisini, saygısını iyice yitirmedi mi? Bari Sevgililer Günü bahanesiyle biraz hatırlayalım aşkı, sevgiyi. "Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey" demişti Sait Faik. Çok mu iyimserdi? Ben hala bu söze inanıyorsam bir nevi Pollyanna mı oluyorum acaba? Tamam, tamam sorularla sizi bunaltmayacağım ama bilin ki, pozitif düşünmekten yanayım.
Olaya biraz da anne gözüyle bakarsak en büyük aşklarımız çocuklarımızı yetiştirirken etrafta bolca aşk konuşulmasında bir sakınca yok bence. Bizler tabiri caizse birer insan mimarıyız ve eserlerimizi gelecek günlere hazırlarken içlerine bolca sevgi tohumu serpiştirmekte fayda var. Geleceğin yetişkinlerinin temelleri şimdilerde bizler tarafından atılıyor. Büyüdüklerinde sevgi dolu, vicdanlı, mutlu olmayı ve mutlu etmeyi bilen, kendiyle barışık bireyler olmaları için onlara hem bol bol sevgi vermeli hem de iyi birer rol model olmalıyız. Tabii içinde bulundukları aile hayatı çok önemli. Anne-babanın ilişkisi, birbirlerine hitapları, davranış şekilleri bizim minikler tarafından teker teker kaydediliyor. Çok sevdiğim bir söz o kadar güzel özetliyor ki her şeyi; "Bir babanın çocuklarına verebileceği en güzel hediye; annelerini sevmektir" Hayat koşuşturması içinde birbirine sevgi sözleri söylemeyi unutanlara bir nebze olsun hatırlatıyor bunları özel günler. Normalde bir çiçek ya da bir hediye almayı aklına bile getirmeyenleri biraz dürtüyor belki.
Aşk, sevgi modern insan profilinin dilinden düşmez oldu, dikkat edin herkes birbirine "Aşkım" diye hitap ediyor. Ama kavramların içi o kadar boş ki, bugün "Aşkım" dediğini yarın bir kaşık suda boğacak duruma gelebiliyor insanlar. Tatlı dilden zarar gelmez diye düşünürüm ben aslında ama sağa sola "aşkım"lar savururken 14 Şubat gelince aşk konuşulmasından rahatsız olmasanız diyorum.
Bence özel günleri çocuklarımıza bebeklikten itibaren öğretmekte fayda var. Ne görürlerse onu yaparlar. Ben bu yüzden oğlumu böyle günlerde özel olarak giydiririm, sadece 14 Şubat değil, doğduğundan beri 23 Nisan, 29 Ekim gibi Milli bayramlarda da kıyafetlerini özenle seçerim ki o gün farklı bir şeyler olduğunu anlasın. Eşinize bir sürpriz düşünüyorsanız, hazırlık aşamasına çocuklarınızı da ortak edebilirsiniz, böylece bugünün anlamını ve neden bunları yaptığınızı anlatma imkanınız da olur. Yaşı küçük ne anlayacak demeyin sakın, sizin eşinize karşı gösterdiğiniz sevgi ve özene hayran kalacağını söyleyebilirim. Aslında evli ve çocuklu insanların ufak bir kaçamak yapmaları için de 14 Şubat güzel bir fırsat. Eğer çocukları bırakabileceğiniz birileri varsa, başbaşa plan yapabilir, bu bahaneyle eşinizle başbaşa yemeğe,sinemaya,konsere gidebilirsiniz. Çocuklarınıza da neden onlar olmadan plan yaptığınızı da mutlaka anlatın. Eminim ebeveynlerini mutlu görmek onları da mutlu edecek ve sizi anlayacaklardır.
Keşke kalplerimiz daha çok sevgi dolsa, keşke gerçekten her gün Sevgililer Günü olsa, keşke çocuk gelinler, kadın cinayetleri yerine daha güzel haberler alsak, keşke hiç bir üniversite öğrencisi savunmasız bir kediye işkence yapacak kadar sevgiden yoksun olmasa... İşte bu keşkeler yüzünden kalplerinde sevgi, karakterlerinde saygı eksik olmayan yeni nesiller yetiştirebilmek adına Sevgililer Gününüz kutlu olsun.
Aşkla kalın...
Paylaş