Paylaş
İşimden soğuduğumu hissediyorum.
Nedir peki bu tükenmişlik? TDK, tükenmek kavramını; ‘bitmek, sona ermek, kalmamak’ olarak tanımlamış. Tükenmişliğin bize ne yaptığını anlamak için bu tanımdaki üç anahtar durumu hatırda tutmakta fayda var: ‘bitmek’, ‘sona ermek’, ‘kalmamak’.
Öncelikle bu yazımızda daha çok iş hayatında yaşanan tükenmişlik meselesine değineceğimizi paylaşalım. Başka bir yazımızda ilişkilerde tükenmişlik meselesini ayrıca inceleyeceğim.
Tükenmişliğe giden yolda; başta kişinin hedef ve idealleri vardır, sorun yaşadıkça kişinin hedefi şaşmaya başlar, her şey karışık, çözümsüz görünür. Devamında başarısızlıklar, mutsuzluklar yaşar kişi. Mutsuzluk daha fazla başarısızlık ve motivasyon eksikliğini beraberinde getirir. Sonrasında ise kişi kendini yetersiz hisseder ve hayal kırıklığı yaşar. Bu noktada yaşanan hayal kırıklığı, tam da bardağı taşıran son damladır. Sonrasında ise kaçınılmaz olarak kişi tükenmişlik yaşar.
Tükenmişliğe en sık yakalanan, yatkın kişilerin genellikle en hırslı kişiler olduğunu ve bir işe başlarken genellikle çok yüksek bir motivasyon, tutku, hatta aşkla başlayan kişilerin tükenmişliğe daha sık yakalandıklarını biliyoruz. Burada şunun hemen altını çizelim; bir işi aşkla yapmakla, beklentilerin gerçeklerle uyumsuz olduğu durumlarda gerçekleri göremeyerek, tamamen havada gezinen bir senaryo ile işi yapmak arasında çok fark olduğunu, ikisinin ayrı durumlar olduğunu belirtelim.
Tükenmişlikten bahsederken Minik Serçe’nin ‘tükeneceğiz’ isimli parçasından bahsetmemek olmaz. Şarkıda ‘işte biz o gün tükeneceğiz’ diyor ya Minik Serçe, bizim de tükenmişlik yaşamamamız, yaşıyorsak kurtuluşumuz için elimizde ‘ne zaman tükeniriz, tükendiğimizde bize ne olur, hangi durumları gözleriz?’ sorularına cevap vereceğimiz bir listemiz olması işimizi çok kolaylaştırır.
Bu liste herkes için değişken ve özel olmakla birlikte en genel tanımıyla; kendimizle ve çevremizle ilişkilerimizde uyum becerimiz azalmışsa, evde, işte, okulda duygusal açıdan kötü hissediyorsak ve yeni bir işe başlamak için heyecan duymuyorsak ‘acaba tükenmişliğe doğru giden bir sürecim mi var’ diye sorabiliriz.
Tükenmişlik meselesini anlamak ve kendimizdeki etkilerini gözlemlemek için tükenmişliğin, ‘hayal kırıklığı’nın bir durak sonrası ve ‘depresyon’un hemen öncesi bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Durak metaforu üzerinden gidince akıllara ‘köprüden önceki son çıkış’ metaforu gelebilir. Tükenmişlik tam da girilmek istenmeyen ve son çıkışı kaçırılan, mecbur üzerinden geçeceğimiz köprüdür dersek durumu tam tarif etmiş oluruz.
Böyle tanımladığımızda haklı olarak cevap arayacağımız temel sorular şunlar olacaktır: Son çıkışı kaçırmamak için ne yapmalı ve kaçırdıysak ne yapabiliriz? Bu iki soruya cevap ararken başlığımızda ‘ya tükendiysek ve haberimiz yoksa?’ dedik ya tam da burada ‘bu durum mümkün mü diye soralım? Hızlı cevabımız ‘neden olmasın?’ olur. Tükenmişlik bir sonuç ve bizi bu sonuca götüren nedenler, durumlar var. Yaşadığımız durum üzerinden hangi aşamada olduğumuzu, tükenip tükenmediğimizi anlamamız mümkün.
Tükenmemek için daha sonra başka bir yazımızda değineceğimiz bir kavrama atıfla ‘yeterince iyi bir çalışan’ olmaya özen göstermemiz, mükemmel olmaya çalışmaktan vazgeçmemiz bizi ruhsal açıdan daha sağlıklı yapacaktır. Hep daha iyisini istemek iyi bir hedef olabilir ancak, en iyisini, mükemmelini istemek bizi imkânsız bir sürece zorlar ve sonunda tükenmeye sürükler. Önlemenin ilk adımının ‘yeterince’ kavramında gizli olduğunu söyleyelim.
Devamında da ‘mola vermenin’ ve ‘ruhsal esnekliğin’ çok önemli olduğunu belirtelim. Dinlenmenin; gün içinde, iş arasında, gün sonunda, hafta sonunda, ay içinde, yıl içinde, araları ve sonunda mola vermenin önemini vurgulayalım. Aynı şekilde ruhsal elastikiyet diye somutlaştıracağımız esneklik kavramını; olaylar karşısında kaskatı kesilmek yerine ruhsal esnemenin bizdeki kötü etkilerini azaltmada önemli katkıları bulunmaktadır.
Tükenmişliğe giden yolda önleyici tavır almak bizi sürecin kötüye değil iyiye gitmesi yönünde korur. Hayır diyebilme becerisini de bu bağlamda örnek verebiliriz. Ruhsal esneklik ve büyüme için de önemli becerilerden biri olan hayır diyebilmeyi daha fazla pratik etmemiz bizi daha esnek ve mutlu kılar.
Önleyici becerilere sempati yerine empatiyi tercih etmek; olaylar ve kişiler karşısında bizi dengeli, sağlıklı ve çözüm odaklı kılarken sempatik olmak bizi olayların duygusal yükü içine çekerek daha fazla yükle sağlıksız düşünmeye ve tükenmeye doğru sürükler.
Tükenmişlikten korunmak için; en başta kendimizi sağlıklı değerlendirmemiz, değişim ve dönüşüme uyumlu olmamız, hobilerimizden beslenmemiz, sağlıklı beslenmemiz, düzenli egzersiz ve spor yapmamız, oyuna ve eğlenceye zaman ayırmamız, gülmemiz, aile, arkadaş ve sevdiklerimize zaman ayırmamız ve mutlaka profesyonel yardım almamız en sağlıklı yollardır.
Bu haftaki yazımızı hem konumuza büyük katkı sağladığını düşünerek hem de bir dehayı anmak adına Steve Jobs’un sözleriyle bitirelim istiyorum. Mutlu günler…
"İşiniz hayatınızın büyük bir kısmını dolduracak ve bununla gerçekten tatmin olabilmek için gerçekten harika olduğuna inandığınız işi yapmalısınız. Ve harika bir iş yapmanın tek yolu sevdiğiniz şeyi yapmaktan geçer. Eğer henüz onu bulamadıysanız, aramaya devam edin. Hemen razı olmayın. Kalple ilgili tüm konularda olduğu gibi, onu bulduğunuzda bunu anlarsınız."
Paylaş