Paylaş
Geçen hafta başlığımızda “Sorumluluklarımız Taşıdıklarımızdır” demiş ve “Sorumluluklarımızdan şikâyetçi olduğumuz dönemlerde kendimizi ezilmiş, sıkılmış, sıkışmış, bunalmış, yorulmuş, nefes alamaz hisseder bulabiliriz. Bunun en önemli nedeni sorumluluklarımızı ‘yük’ gibi hissetmemizdir.” diye ifade etmiştik. Bu hafta sorumluluk yönetimi meselesi üzerinde duracağız.
Sorumluluk tanımı için en özetle kendi alanımızda/hayatımızda bulunan her şey için sonuçlarını üstlenme duygusu diye hatırlatmada bulunabiliriz. Yönetim için TDK’nın tanımı; çekip çevirme işi, idare etme şeklinde. Sorumluluk yönetimi için o halde; sorumluluklarımızı çekip çevirme, hayatımızı idare etme/yaşama becerisi diyebiliriz. Tabi bunun yanında dilimizin zenginliğinin bir sonucu ‘idare etmek’ ilk anlamıyla yönetme işini tarif ederken diğer anlamları ile göz yummak, hoş görmek ve örtbas etmek durumlarını açıklamaktadır. Tam da bu ikilikle nasıl başa çıktığımız, hangi yönü tercih ettiğimiz sorumluluklarımızla ne yapacağımızı belirlemektedir.
Benzer durum ‘halletmek’ meselesinde de bulunmaktadır. Bir yandan çözüm bulmak anlamı taşırken diğer taraftan yok etmek anlamına gelmektedir. İdare etmek ile birlikte düşünürsek; sorumluluklarımızı kenara mı atıyoruz, halının altına süpürüyor -bastırıyor-, yok mu sayıyoruz yoksa çözüm yolları ile birlikte çekip çevirip yerine mi getiriyoruz iyi düşünmemiz gerekir. Aldığımız sonuç sorumluluklarımızı yönetirken neyi tercih ettiğimizi, kullandığımızı bize gösterecektir.
Aldığımız tavır her zaman tek bir nedene bağlı olmamaktadır. Bazen duygusal bağlarımız ve hikayelerimiz davranışlarımız ve seçimlerimiz konusunda daha belirleyici olmaktadır. Aynı şekilde yaşamımızda geçtiğimiz süreçler de aldığımız karar ve sorumluluklarımız karşısındaki tavrımızı derinden etkilemektedir. Örneğin büyük bir emek harcadığımız, yatırım yaptığımız bir iş ile çok coşkulu bir biçimde belki aşkla başlamış bir ilişki ile ilişkimize karşı duygumuz ve davranışımız ile hayatımızdaki herhangi bir iş ve kişiye karşı tutumlarımız elbet aynı olamayacaktır. Ancak aynı durum ve kişiler olmasına karşın dönem, zaman farklılığı ve belki başka bir olayın etkileri nedeniyle duygu ve davranışlarımızda değişiklikler, dalgalanmalar gözlememiz pek mümkün. “O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı” diyen bir sesin sitemi gibi düşünebiliriz dışarıdan gelen etkinin yatırım olan ilişkiyi de derinden etkileyebildiğini.
Yazıda geldiğimiz nokta itibariyle ‘sorumluluk’ değil de sanki ‘ilişkiler’ konuşmaya, tartışmaya geçmiş gibi görünebiliriz ancak sorumluluk konusu tam da ilişkinin konusu değil mi bir anlığına düşünün. Sizi çok zorlamamak için “Ben gülümden sorumluyum.” diyen Küçük Prens’i imdadınıza yetiştireceğim. Evcilleştirdiğimiz her şeyden / herkesten sorumlu olduğumuzu söyler bu kitap bize. Bu haliyle tekrar ilk yazımızdaki sorulara göndermede bulunabiliriz: “annemize, babamıza (ebeveynlerimize), kardeşlerimize, arkadaş ve yakınlarımıza, çalışanlarımıza, ast ve üstlerimize, çevremize, yaşadığımız dünyaya, doğaya karşı sorumluluklarımız nelerdir ve bunları nasıl bilebiliriz?” Soruları hatırlatma nedenim, aslında tüm ilişkiler belli bir sorumluluk taşımakta ve her ilişkimizdeki sorumluluklarımız farklılaşmakla birlikte sorumlulukla ilişkimiz hepsindeki tavrımızı temelden etkilemektedir.
Son kısımda sorumluluklarımız karşısında sağlıklı ve işlevsel bir tutum sergileyebilmek için Doğan Hoca’nın (Cüceloğlu) -mış gibi yapmamak önerisini size önereceğim. Bir olay karşısında -mış gibi yaptığımızı anlamak için ya da sorumluluğumuzu iyi bir şekilde yerine getirdiğimizi teyit edebilmek için şunu öneriyor hoca. Bilgi, beceri, niyet ve sorumluluk temaları üzerinden değerlendirin diyor. Yaptığınız iş, aldığınız sorumluluk, söylediğiniz söz, konu üzerinde bilginiz var mı? Bu konuda becerikli misiniz, bu işin üstesinden gelebilir misiniz, yetenekleriniz bu işi tamamlamaya uygun mu? Sonrasında ise niyetinizi sorgulayın diyor Doğan Hoca. Bu işi yapmaya, sözü söylemeye, sorumluluğunu almaya niyetiniz var mı bakın diyor. Son olarak da sorumluluk alıyor musunuz kontrol edin diye uyarıyor. Yani; bilgimiz tam, becerimiz uygun, niyetimiz net ise ve sorumluluk alıyorsak bir eylemi -mış gibi yapmadığımızı söyleyebiliriz. Tam da bu bağlamda olaylar karşısındaki tavrınızı bu temalarla değerlendirdiğinizde her birine evet cevabı verebiliyorsanız iyi bir sorumluluk yönetimine sahip olduğunuzu söyleyebiliriz.
Paylaş