Paylaş
Yeni bir eğitim-öğretim dönemi başladı. Kimi aile henüz tatil bitmeden telaşa başladı, kimiyse okul başlangıcı ile birlikte akademik başarı telaşına düştü. Başarının iyi ve önemli bir şey olduğu muhakkak ancak ölçütleri ve dengesi iyi belirlenmediğinde –genellikle- mutsuzluk ve başarısızlıkla sonuçlanmakta. Peki, öğrencinin başarısı için aileler sağlıklı ve işlevsel neler yapabilir?
Önümüzdeki birkaç yazıyı bu konuya ayıracağım ve bu hafta daha çok başarı, mutluluk, çocuk, okul ve aile kavramları üzerinde duracağım. Sonraki haftalarda ise detaylara girerek sizlere yapılandırılmış öneriler sunmaya çalışacağım.
Geçtiğimiz Pazartesi (Eylül 2019) 1. sınıfa başlayan bir çocuk; 12 yıllık zorunlu eğitim sonrası en az 4 yıllık bir üniversite eğitimi de tamamladığında takvim yılı 2034 olmuş olacak. 2034! Bu tarihi daha önce hayal edeniniz oldu mu? Şimdi yazıya kısa bir ara vererek düşünmenizi istiyorum: sizce 2034’de nasıl bir hayatınız olacak, dünya nasıl bir yer halini alacak, çocuğunuz ne yapıyor olacak, meslekler, kurumlar, başarı kavramı nasıl değişimler geçirmiş olacak ve dahası? Her şeyin çok hızlı ve büyük bir döngüde değişime uğradığı günümüzde çocuklarımızla ilgili ‘başarı’ beklentilerimizi iyi analiz etmemiz gerekir. Aksi durumda ihtiyaçlarıyla örtüşmeyen başarı ve becerilerle hayatta başarısız olması kaçınılmaz olabilir.
Çocuğun ilk okulu ailedir ve okul ailenin halefidir. Çocuğun okula başlayana kadar geçen süredeki başarısını neyle ölçebiliriz? Birçok kriter sıralayabiliriz ancak en kıymetli ve zor olanı muhakkak mutluluk olacaktır. Herkes mutlu çocuk yetiştirmek ister ancak sonuç her zaman yüz güldürücü olmayabilir. Mutluluğu sağladığımızda sonrasındaki konular –başarı da dahil- emin olun çok daha kolay çözülebilir olmaktadır.
Araştırmalar mutlu çocukların öğrenmeye daha açık ve istekli olduğunu gösteriyor. Bunu doğrulamak ve içselleştirmek için kendi yaşamlarınıza bakabilirsiniz; mutlu olduğunuz dönemlerdeki yeni bir şeyler öğrenme ve yapma heyecanınız ile mutsuz olduğunuz dönemlerdeki heyecanınızı düşünün. O zaman başlığımıza geri dönerek öğrenci başarısında bize –aileye- düşen ilk görev mutlu çocuklar yetiştirmeyi hedeflemektir diyebiliriz.
Mutluluk meselesini hallettiğimizde ‘okul başarısı’ konusu hem sizin hem de çocuğunuzun hayatında farklı bir yer alacaktır. Daha esnek, daha rahat ele alabildiğiniz ve çözümler üretebildiğiniz bir konu olacaktır. Kaygı, korku, panik, mutsuzluk temalarıyla değil umut, motivasyon, heyecan, mutluluk temalarıyla ilintili hale gelecektir. Bunun için de adım adım gitmemiz bizi doğru sonuçlara yönlendirecektir. Bu haftaki yazımı sonraki haftalarda detaylandırmak üzere “aileler neler yapabilir” listemiz ile bitireceğim.
• Çocuğunuzu tanıyın, ondan beklenti ve hedeflerinizi gerçekçi belirleyin.
• Aile içi iletişiminizin iyi olduğundan emin olun.
• Çocuğunuzun ruhsal ve fiziksel açıdan sağlıklı olduğundan emin olun.
• En önemli destekçisi olan kendinizin (anne ve babalar) iyi olduğunuzdan emin olun.
• Öğretmenleri ile yakın iletişimde olun, istişarelerde bulunun, öneriler alın.
• Okul ve dersler tüm hayatını kaplamasın, sosyal bir programı da olsun.
• Kendisini ifade etmesine, konuşmasına zaman ayırın.
• Bardağın dolu tarafını görmeye çalışın, onu motive edin.
• Ortak takip edebileceğiniz bir program geliştirin, güncelleyin.
• Ev ödevleri konusunda yapan değil yardımcı, yönlendirici olan olun.
• Okul başarısızlığının tek sorumlusu öğrenci değildir.
Destekleyici tutum sergileyen ailelerin çocuklarının daha mutlu ve başarılı olduğunu unutmayın. Haftaya görüşene kadar “çocuğumun okul yaşamında daha mutlu olması için ne yapabilirim” diye düşünebilir, yakınlarınızla, öğretmenleri ile istişare edebilir ve mutlaka çocuğunuzla bu konuda fikir alışverişi yapıp onun duygu ve düşüncelerini alabilirsiniz. Mutlu günler…
Paylaş