Paylaş
Meslek hayatım nedeniyle şantaja uğrayan çok fazla insana rastladım. Ama şantajcının istediğini yaparak sonuçta şantajdan kurtulan görmedim. İnsanın çaresiz kaldığı, ne yapacağını bilemediği, hiç kimselerle paylaşamadığı durumda çaresizlikle şantajcının dediklerini yapması, onu çok daha büyük açmazlara götürüyor. Kaçtığı yere sonunda çok daha kötü olarak dönebiliyor.
Şantajın hedef kitlesi her yaştan insanlar olabiliyor. Erişkinler yine biraz daha sağlıklı kararlar verebildikleri halde çocuk ve gençler çok daha büyük bedeller ödüyorlar, gördükleri zararın izleri yaşam boyu silinmiyor. Günümüzün gelişen teknolojisi ve bunun her geçen gün yaygınlaşan kullanımı ile masum gibi başlayan davranışlar; örneğin kamerada kendini göstermeler, kişisel bilgilerini paylaşmalar artmakta ve çok olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. İnsanlar görüntülerinin kaydedildiğini öğrenip bunun diğer insanlara gösterileceği şantajıyla karşılaştığında ne yapacağını bilememekte, özellikle gençler bu görüntülerin ailelerine ulaşacağı veya paylaşım sitelerine yayacağı şantajı karşısında taciz ve tecavüze boyun eğmek de dahil pek çok taviz verebilmekte. Ayrıca bu bir kişi ile sınırlı olmayabilmektedir. Aylarca şantajcının istediklerini yaptığı halde sonunda yine de görüntüleri internetten yayımlaması sonucu intihara kadar başvuran genç kız ve erkekler ne yazık ki bir daha normal hayata dönemiyorlar.
Erişkinlerin de çok basit sohbet amacıyla başlayan yaşantıları yine istenmeyen boyutlara varabilmektedir. Öyle ki, kimi zaman şantajcısını öldürdükten sonra “Benim hayatımı yaktı, pişman değilim” diyenlere kadar, çok çeşitli sosyo-ekonomik ve eğitim düzeyden kadına, erkeğe rastlayabiliyoruz. Ancak bunların içinde en acısı daha ergenliğe yeni adım atmış hatta ergen bile olamamış kız ya da erkek çocuklara yapılan şantajlar. Taciz edip sonra bu tacizi “Kameraya kaydettim, kimseye söylersen bunu ailene gösteririm, ailen sana çok kızar” diyerek tacizlerini sürdüren ergen ya da erişkinler bu çocukların hayatını söndürmektedir. Cesaret edip ailesine söyleyebilenler ailelerinin peşine düşmesi ile bu durumdan kurtulabilmekte ama başta gelinmesi gereken noktaya sonda geldikleri için yaşadıkları ruhsal travmayı psikolog ya da psikiyatrist desteği olmadan atlatamamaktadırlar.
Sonuç olarak herkes şunu bilmelidir ki, şantaj giderek artan ve çığ haline dönüşen kartopu gibi önüne kattığı herkesi felakete götüren bir yaşamsal tehdit olup buna boyun eğmek sadece süreci uzatmakta ama sonucu engellememektedir. Yapılacak en iyi iş mutlaka bunu yakınlarımıza anlatmak, geri dönülmez bir noktaya varmadan önüne geçmektir. Çocuklarımıza da hata yapabileceklerini, hata da yapsalar her zaman yanlarında olduğumuz mesajını vermek onları şantajcının insafından uzak tutacaktır.
Paylaş