Paylaş
Sevdiğimiz için aldatırız, cinsellik için aldatırız, intikam almak için aldatırız, heyecan olsun diye aldatırız, aldatmış olmak için aldatırız.
Nedenleri kişiden kişiye değişir. Bahaneler aldatmayı haklı çıkarmaz. Çoğu insan aldatmak için başlamadığı ilişkilerde bir anda kendisini bu durumda bulabilir. Başlangıçta gayet masumane başlayan dostluk ve arkadaşlıklar bir süre sonra boyut değiştirip sevgili ilişkisine dönebilir.
İnsanın kafasında duyguları değiştiği zaman aldatma da başlamıştır. Bu cinselliğe dönmese bile başka bir insanı sevmeye başlamak aldatmayı getirmektedir.
Aldatmanın sınırlarını genişlettiğimizde bu sınırlara daha çok insan girmektedir. O zaman da “Aldatmayan erkek var mı?”sorusu gelmektedir.
Peki, bu erkekler sevdiklerini, eşlerini erkeklerle mi aldatıyor? O yüzden aldatmayan erkek var mı diye soruyoruz. Yoksa erkekler yakalandıkları için biliniyor, kadınlar yakalanmadıkları için bilinmiyorlar mı? Bu ikincisi daha çok ama erkeklerin bir kere adı çıkmış durumda. Yoksa benim bu güne kadar gözlemlediğim erkekler ne kadar aldatıyorsa kadınlar da o kadar aldatıyor.
Aslında aldatmak için aldatılmıyor. Aldatan insan eğer sevdiği insandan çok soğumamışsa bir başka insanı da sevebildiğini, ikisinden de kopamadığını söylüyor ki bu erkeklerde daha çok. Kadınlar ellerindekini bırakmadan gerçek sevgiyi bir başka insanda bulmak için aldatıyorlar. Bunun yanında gene erkekler için günübirlik bir macera isteği, “Bağlanmazsam aldatmış olmam” düşünceleri aldatmayı kendi düşüncelerinde makul hale getiriyor. Sonuçta aldatan kendisini aldatıyor. Çünkü bedelini ödemek kaydıyla herkes aldatabilir. Ama sonuçta sevdiğini kaybedebilir. Her ne kadar o affettiğini söylese de ömür boyu başına kalkacaktır. Bir daha da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Paylaş